Efendilik Peygamber Efendilerimizde sıfat olarak tecellî etmiştir.
Vârisleri de bu sıfata lâyık görülmüş. Mevlânâ lafzı da aynı mânâyı taşır.
ALLÂHı bir bilip kul olmak için irâdesini kullanan sâlih kişilere de tarih boyu Efendi dene gelmiştir vakı-a bu asırda apartman kapıcılarının başka ismi yok! soy adını efendi olarak telaffuz ederler..
Tekrar ediyorum: Efendilik, isim olduğunun ötesinde kişiye bahşedilen manevi sıfat ve mana halinin ifadesidir.
Bu meziyeti taşıyan işine bakılmadan her kişi efendidir. Hanımefendilerin de bu taltif-i ilâhiye lâyık olanlarını unutmayalım!
(piri galibi)
belki de kalın olmasından dolayı okunmaya üşenilern bir kitaptır.
ama okumaya başlayıp bırakmak kitabın kalınlığı değil kafanın kalın olmasından kaynaklanır. kitap türkiye deki masonları üstü kapalı bir şekilde anlatıyor. okuyun anlayacaksınız amk.
aylar önce kaleme aldığım yazıyı çaylaklıktan kurtulma adına paylaşıyorum;
EFENDiLER VE ONLARIN SAHTE YÜZLERi!
Efendilik,yaşanılan bu yüzyılda en fazla prim yapan bir müesssemizdir!
Bir kere efendi olmaya görün,bütün kapılar size açılacaktır...O zaman bu başarı kapısının anahtarı olan efendiliği biraz deşelim...
Efendi adamlar, ilk eylemine milyonlarca rakibini sollayarak ana rahmine kurulmakla başlarlar...Uslu uslu oturup,annesini üzmemek için tekme atmamak, ilerdeki mizacını gösterme açısından bir ayraç olarak görülebilir...
Çocukken ağlama eylemlerine geçtiklerinde ağzına emzik sıkıştırılarak derhal ağlamaları kesilebilir...Altına etme mühleti kısa sürelidir ve ''afferin çocuğa ne kadarda akıllı'' diye sevecen ebeveynlerinden iltifat alırlar...Birkez olsun kolundaki elbiseyle sümüklü burnunu silmemişlerdir.Bu sorunu genellikle çıkan sıvıyı burnuna geri çekerek ifa ederler...
Beslenme çantalarına protein dolu yiyecekleri, annelerine hazırlattırmadan, okula kat'i gitmezler...Eğer efendi olan cocuğun cinsiyeti kızsa prenses gibi,erkekse, tahta aday prens gibi yetiştirirler...
Kafaları çalışıyorsa geleceğe dair meslek beklentilerine ortaokuldan itibaren başlarlar,kafaları çalışmıyorsa eğer dersanelere milyarlar harcanaraktan öküz gibi çalıştırılaraktan, en azından 3.ÖSS sınavı girişinde hedefine ulaşırlar..
Gözleri bir kartal keskinliğinde olsa da, karizma yapma adına,kendilerine gözlük edinirler.Sürekli son model çantalarıyla da resmi ideolojinin istediği ''işte ben üniversite gençliği' idolüyüm'' diyerek ortalıkta endam ederler!
Bu efendi çocuklar üniversitede burs bulmakta sıkıntı çekmezler...Burs mülakatları cevaplarında hazır cevaplıkları ve profesyonelleşmiş sevimli yüzleri,onlara her ay bankamatikten para alma şansı doğurur...
Eğer muhafazakarlarsa namazlarını gizli kılarlar,başörtüsüne özgürlük eylemlerine ''hele bir okul bitsin tedbirinde'' iştirak etmezler.Ola ki imza kampanyalarına kendilerinden destek istenmişse, fazla kafa yormayacak isim ve soyad uydurmasıyla katılmayı borç bilirler!
Üniversitenin son senelerine doğru meslek edinmeden evvel, yalakalığı meslek edinirler ve hayatlarını garanti alma yönünde emin adımlarla ilerlerler.
Alafranga tuvalet kullanmayı herkesten önce öğrenirler,kravat onlar için hayat kaynağıdır.
Kız arkadaşları erkek arkadaşlarından çoktur.Nedeni ise onlara karşı ilan-ı aşk etmeyen zararsız bir kişilik olmalarındandır...
Çalıştığı işyerlerinde en fazla sevilen tiplerdendir.Çünkü iş arkadaşlarının tüm yükünü, ''sırf iltifat alma karşılığında'' yüklenebilecek bir mantaliteye sahiptirler...
Sigara alışkanlığı kat'iyen yoktur..Her zaman pasif içici olarak sigara içenlerin hakkına girerler!Bu alışkanlığının olmaması hasebiyle maçlarda gollük pzisyonlara sıkça girerler, merdivenleri hızlıca çıkma yönünde de maharetlidirler...(ama bu konuda efendilere hak vermekteyim bilesiniz!)
Kiracıysa eğer sabit maaşı olduğu o günden beri, ev alma yönünde kredi faizleri haberlerini her gün gözden geçirirler.Bu süre içerisinde Kiracısı olduğu evin sahibi %200 zam yapsada mülkiyete ve zenginliğe saygıda kusur etmediklerinden dolayı pek ses çıkarmazlar.
Kendileri çok kibardırlar..Kalplarini kolayca kırabilirsiniz...Ama Onlardan özür dilediğiniz vakit,derhal affedilebilirsiniz...
Her akşam işten eve dönüşünde -ki mesai saati sonunda derhal yollara çıkma manasındadır-biricik karısına evin bir ihtiyacı olup olmadığı konusunda telefon açar...Kahvahane kültürü, karısıyla haftada bir çıktığı ve Sevgilisi veya karısıyla oturduğu''kafe''kültürüne mübadele edilmesi gereken bir vakıadır!(sevgilisi veya karısıyla derken yanlış anlaşılma olmasın,bir türlü yerine tercih edilecek cümle bulamadım:))
Karısına karşı ''aşkım'' hitabında o kadar çok bulunur ki yengenin ismini sorsanız bir an için hatırlayamayabilir!
Siyasi tartışmalara pek girmezler.Eğer bir seçim anketine katılmışsa mutlaka ''kararsızlar'' hanesinde kendilerine yer bulurlar...Gerektiği zaman susmasını bilirler..En sevdikleri atasözü ''erken öten horozun başını keserler''dir..Bu söz, sık sık efendi zatlar tarafından tekrarlanır ve ne enteresandır ''HAYAT HALA DARAĞAÇLARINDA SALLANAN EFENDi iNSAN ''görmemişdir!!!
Hiç adli vakaları olmamışdır!''Paran varsa kefil,zamanın varsa şahit ol'' sözüne şartsız biat ederek, Hiçbir borca kefil,hiç bir olaya da şahitlik etmezler!
Çocuklarına ''aman oğlum hayat kötü,etliye sütlüye karışma!'' derler ve akabinde şu güzide sözü eklerler;''ne önde ol ,ne de arkada!''
Yemek adabına kesinlikle uyarlar,Bıçak ve çatalı hangi eliyle tutacaklarını bilirler...Bunu bilmeyen insanlara da eşşek muamelesi yaparlar...
Onlar için ütülü gömlekleri ve kravatları mukaddes eşyalardır.Diş macununu ise hayatta ortadan sıkmazlar!
Naziktirler.Üsluba çok dikkat ederler.Kimsenin kalbini kırmak istemezler.Pazarcının çürük elmaları poşate koyduğunu görse bile sadece içinden yakınırlar.Haksızlıklar karşısında susmayı ''sabır'' zannederler!
Müslümansalar hoşgörülüdürler...Yardım kermeslerine katıldıkları vakit,gözleme alırlar ve vicdan azaplarını ve açlıklarını dizginlerler.
Sinirlendikleri vakit, sanal aleme girerler ,nick alıp bazen oraya buraya söverek orgazm olurlar!
Ama yüzyüze oldukları vakit,yine efendi kimliklerine bürünürler ve zor sorulara ''bir fikrim yok!'' yanıtı vermekle karşındakinin heyecanını yerin dibine geçirirler.
Çağırıldıkları tüm düğünlere katılır ama en arkadaki masaları tercih ederler.Lakin aldıkları küçük altının anonsta duyurulmasına, azami gayret gösterirler!
Kızlarına paralı damat adayı ararlar...Erkek çocuklarına ise, hayatı güvencede olsun diye '''öğretmen veya hemşire gelin'' profili tercihleri, gözde seçenekleridir!
SSK, Allah'a teslimiyetten sonra sığınılacak ikinci kapıdır onlar için...Arabalarına zaten kaskosuz binmezler!
Efendi kardeşlerimiz için daha söylenecek çok söz var ama Şimdilik bu kadar...
Soner Yalçın'ın araştırma kitabıdır. Kitabın çok önemli bir çalışma olduğunu söylemek doğru değil. Nedeni de türkiye tarihinde önemli roller üstlenmiş bir ailenin yaşamını anlatırken gereksiz şüpheler uyandırmasıdır. Her evliliği, her ismi irdelemek; bunlarda bir sır aramak gibi şüphelerdir bunlar. ilginç olan çok satarak sabetayizm gibi insanların çoğunun bilgisi olmayan bir konuda kitleleri bilgilendirebilmesi. Ne kadar dedikodu tadında da olsa kitap bir gerçeğin altını çiziyor. Bir kültürün içinde, o kültüre adapte olan - ya da olmuş görünen - bir kitlenin varlığını; hatta bu kitlenin osmanlıdan cumhuriyet dönemine kadar türkiye'nin yaşamında söz sahibi olması ülkenin gerçek sahiplerinin kimler olduğu sorusunu da akla getiriyor. Osmanlının son döneminde levantenlerle sıkı ilişki içinde gelişmekte olan bir ticaret burjuvazisi, aynı zamanda bürokrat kadroları da barındıran geniş bir aile... Türkiye'nin kaderinde söz sahibi olmaktan bir türlü vazgeçememişler.
tek başına sarfedildiğinde aklı başında, ağır başlı insan modelini çağrıştırır. iki kez üst üste söylendiğinde ise kavga başlatıcı tümce olarak örneklendirilebilir.
sabetayistlerin nüfusunun hiç de azınmsanmayacak kadar çok olduğunu kanıtlayan müthiş kitap. ayrıca osmanlı döneminde selanik'teki yahudi dönmelerine diğerleri efendi derlermiş.
tdk'da var mıdır doğrudan bilmem ama, genellikle diğer saygı ifadeleriyle beraber, pozisyon bakımından yüksekte olan, ama aslında kinayeli bir şekilde küçük görülen kişiler için de kullanılır. hani, kapıcılarla da bir problemim yok ama, mesela "duran efendi" diye sesleniriz ya, işte bunu bir patrona ya da yöneticiye yaptığımızda onu küçültmüş oluruz pozisyonca.
aydın doğan'dan bahsederken "aydın efendi" der gibi.
çaylak olmuş enerjik yazar. sanırım tek suçu sweet dreams'ın çaylak oluşuna sevinen bir kaç (bir de olabilir) kendini bilmez yazara ağzının payını vermesi.
hükmeden, saygıgören.saygu duyulan anlamındaki sözcüktür.
ama günümüzdeki anlamı biraz değişime uğramıştır. gündelik hayatta bakkal, kapıcı vb kişilere küçültme sıfatı olarak kullanılmıştır.
- ahmet efendi bize şurdan 3 ekmek
- veli efendi şu çöpleri de alsan iyi olur