genelde ne yaptıklarının farkında olan metalcilerdir, topuzları alıp siyahları çekip "yeah yeah metal bebeğim!" diye deli dana gibi ortalıkta dolaşmazlar. beyinleri bambaşka dünyalarda olabilir fakat kendileri gayet sıradan, gayet "toplumun içinden" yaratıklardır. sokakta gördüğünüz herhangi biri "efendi metalci"lerden birisi olabilir. aynı insan sizin kafanızı iskandinav dağlarından aşağı yuvarlayabilecek kadar nefretle dolu da olabilir.
ha bir de 6 yaşımdan beri metalciyim hiç topluma "uyanın!" falan demedim lan, aksine hep ben metalci gardaşlarımla kenarda uyudum, izledim böyle, "hehe ibnelere bak yea yaşadıkları da hayat mı yane?" dedim.
efendi ya da yeri geldiğinde hanımefendi metalcileriz biz. Üstümüz başımız kokmaz bizim. Saçımız başımız düzgündür. Normal insanız bildiğin. Konserde kafamı sallayabilirim, olduğum yerde zıplayabilirim. Diğer insanları rahatsız etmemek koşulu ile tabii ki. Başbakana el hareketi yapabilirim, küsmesin bana. küsedebilir, önemli değil. Benim başbakanım değil nasıl olsa. Dinlediğim müziği seviyorum. Sonradan Jazz dinlemeye başlamayacağım. Başlarsam da sağda solda metal müziği aştım ben diye konuşmayacağım. ilk bakışta anlayamayabilirsin ama ben metalciyim. En harbisinden. Sadece göstermiyorum, göstermek için çaba sarfetmiyorum
şımarık metalci olmadığından, gereksiz bir önermedir. adam hayata muhalefet ediyor. agresif ve aykırı. şımarıklık ise bir zenginlik ve burjuvazi simgesi. bu başlık çelişkili. metalci insan kendinden bir ışıkla hayata renk katar. ve bağnaz gelenekçi toplumun uyuşukluğuna bir iğne batıtır. uyan der o insanlara. hayata katıl.
bunlardan biri ev arkadaşım olup; hakikaten metalcilerin efendi olabilecekleri gerçeğine inanmamı sağlamıştır. insan gibi insandır.çok zor durumda olmama rağmen evini bana açmış, sokakta bırakmamıştır. dinlediğim müzik türüne bok atmamış, elektro gitar çalıyor olmasına rağmen ben ders çalışırken gürültü çıkarmamıştır. *