bunun adı deneyimdir zamanla yavaş yavaş yenilen kazıklar ve acı tecrübelerle insan ustalaşır ve kalbi katılaşır. demem o ki piclik yaşanılan acı hatıraların toplamıdır.
Kendi olamayan erkegin viraji alamayip ucuruma dusmesidir. Zira efendiyken alamadigini alabilmek icin pic olmamismidir bu insan ? Ruhunu seytana satmamismidir bir amcik ugruna o zaman. Once adam olun kendiniz olun. Sonra ne istediginize bir bakin karar verin. Hayat kari kizdan sari sac yesil gozden ibaret degil. Ve gercek bir erkegin hayat merkezinde yada yakinlarinda amac olarak asla bir kadin olmaz olamaz. Olsa olsa o erkek gorunumlu insan bozuntusudur. Cunku yukumuz agir yolumuz uzun isteyin yada istemeyin tum eli ayagi tutan erkekler bu kervanda dogdu bu kervanin ekmegini yedi. Kariya kiza makama paraya karakter satanlar erkekler degil ancak kopeklerdir.
Sebebi bir kız olan metamorfik olay. Her şey bir bakışla başladı...
Efendi erkeğimiz(ergenimiz) bir gün okulda bir kızın varlığını keşfetmistir. O kizdan öncesine kadar da hoslandigi pek kiz olmuştur ama bu başka bir şeydir. Ne oldugu belirsizdir belki sadece bir göt patlamasıdır. (Her neyse zaten efendi ergenimizde buna anlam verememişti.) Kız da bizim bu biyikli efendi ergenimizden nasil olduysa hoslanmistir. (Çoğacayip) tabi erkekte cesaret yok ya kız gelip merhaba der ve olaylar gelisir.
+merhaba, ben pınar.
-me-me-me..
+meme?
-h-ha-ha-hay..
+bir de gülüyor gerizekalı.
Der ve kız bir daha geri dönmemek üzere çeker gider. Tabi erkek klasikik bir ergenus donemine girmistir. Depresyondadir ve efkarli sarkilar dinlemeye baslamistir. Bundan sonra hic bir kizla konusmaktan cekinmemeye karar vermistir. Çunku bu sekilde meme.. pardon kaybeden kendisi oluyor. Iste bundan sonra ergen efendi erkegimiz metamorfoz gecirerek piç serseri erkege donusmustur. Biyiklarini da kesmistir ustelik. Ilerki yaslarda da top sakal bırakacaktir.
yoktur öyle bir şey. efendi görünümlü karaktersizin içindekini açığa çıkarmasıdır burdaki olay. efendi erkek her zaman efendidir, yaşadığı hiçbir şey kişiliğini değiştiremez.
