15 Haziran 1843'te Bergen'de doğdu. Babası Alexander Grieg, ingiltere'nin Bergen konsolosu, annesi Judith Hagerup, Norveç'in köklü ailelerinden. Altı yaşında, annesinden piyano dersleri aldı. 1858'de Leipzig Konservatuarı'na girdi. Burada Mendelssohn ve Schumann geleneğinin etkisinde kalarak yetişti. 1863'te Kopenhag'a gitti. Bir yıl sonra da ulusal müzik yanlısı Rikard Nordraak ile çalışmaya başladı. Amacı ulusal bir Norveç müziği yaratmaktı. Bunu başardı da... 1866'da o zamanki adı Kristiania olan Oslo'ya yerleşti. 1867'de kuzeni Nina Hagerup ile evlendi. 1874'te Norveç hükümeti tarafından maaşa bağlandı. Bu parasal destekle, bütün zamanını besteciliğe ayırdı. Bu arada sağlığının elverişli olmamasına karşın bütün Avrupa'yı adım adım dolaştı, çağının ünlü bestecileriyle tanışma şansını yakaladı. Külleri, 4 Eylül 1907'den beri, Bergen'de evinin yakınlarındaki bir fiyordun yamacında yatmakta hâlâ...
norveçli ünlü bestecidir. en ünlü eseri peer gynt suitidir bu eser de henrick ibsen'den etkilenmiştir. bunun içinde de en önemli sayılcak nitelikkte olanlar.[kendi açımdan daha doğrusu benim en çoık beğendiklerim] in the hall of mountain king ve morning mood'dur. in the hall of mountain king aynı zamanda apocalyptica tarafından da coverlanmıştır bunun yanında ünlü gadget amca'nın müziği olarak bilinir. ama gerçek hikayesi dağ kıralının mağarasında son bulan ve yaramaz bir genç olan peer gynt'in hikayesidir.
morning mood ise salt dinginliği ifade edebilen bir müzik yapısına sahip olup;norveç'te bir sabahı anlatır.
grieg'de yaşadığı dönemdeki bir çok besteci gibi özellikle kendi ulusal yapısını ve özelliklerini müziğine aktarmıştır.
norveçli romantik üstad, besteci, piyanist. kuzeyin chopin i olarak bilinir. kuzey avrupa ülkelerinin iklim ve matematik konumunun doğurduğu karamsarlık grieg de yoktur. dvorak ın müziğindeki coşkunluk ana temalarda özellikle belirgindir. müziği sanki pastoral bir tablonun seyredildiğinde yaşanan dinginlik hissini verir.
eğer entelektüel orgazm diye bir şey varsa ben onu opus 16 piano konçertosunun adagio bölümünde yaşadım. bir samuel barber veya albinoni adagio'su değil ama hem çok yalın hem çok derin, çok vurucu, her şeyiyle çok güzel ve her güzel şey gibi kısa sürüyor.
