tam bir stoperdir kendileri. en büyük eksikliği topu oyuna sokmaktaki beceriksizliğidir. onun haricinde kafa topları olsun , ilk müdahaleler olsun ekürisi lugano'dan daha iyidir. uche ve högh ikilisinden sonra fenerbahçe'ye uyum sağlayıp sağlam maçlar çıkartabilecek ikilinin bir parçasıdır. kadıköy'de bir fenerbahçe maçına gidip oyun okumadaki yeteneğini , ilk müdahalelerdeki pürüzsüzlüğünü yakından görmedikçe yorum yapılmaması gereken futbolcudur. kaybettirdiği maçlar yok mudur evet vardır ama bu fenerbahçe'ye tam uyum sağladıktan sonra mükemmel oynayacağı gerçeğini değiştirmez. bir stoperi sadece yenilen gollerde , kaybedilen maçlarda görürsek o stoperin kötü olduğu kanısına varabiliriz. edu ile alakalı yazan bazı arkadaşlar sadece bunları görmüş.
brezilya'nın meksika'yı 3-1 yendiği karşılaşmada ilk onbirde sahaya çıkan ve oynadığı güzel oyunla beğeni toplayan futbolcu. defansta lucio ile çok iyi uyum sağlamış, Bundan sonraki maçlarda takımda kalıcı olma yolunda önemli adımlar atmıştır. ayrıca ronaldinho'nun harika ortasında önemli bir gol fırsatından da yararlanamamıştır.
ben futboldan anlamam, ama sevgilimin yan odadan gelen çığlıklarına bakarak bu gece tüm türkiye'den aldığı beddualarla uyuyamayacağını anladığım oyuncu. hayır sevgilim sağlıklı bir erkekti, bu kadar bel altı ve sapıkça küfre süphe eder oldum birden.
futbolcunun yapmaması gereken en önemli olguyu üstüste 2 dakka içerisinde tekrarlamış bir kişi.
ha iyidir normalde biliriz. ama bu kadar önemli bir maçta üstüste iki adet şahsi hata sebebiyle takımına 2 gol yedirirse hayatında duymadığı küfürleri yer.
zira en ufak bir hatada hayvanlar gibi küfreden bir milletiz, maç 1-0 ken, takım iyiyken, bu kadar önemli bir maçta, bir de inter maçının akabinde bunları yapması bilemiyorum yani.
herhalde türkiye cumhuriyeti tarihinin bir gecede en çok küfür yemiş oyuncusu olmuştur.
götüme girebilecek entry yazma konusunda yanıp tutuşmaktayım. bu adamı fenere getireni, odan önce bu adamı futbolcu yapanı, ondan da önce bu adamı doğranı öptüğümü belirterek entryme başlayayım. futbolcu diye tanıttıkları varlığın asıl hikayesi aşşağıda yazacağım hikayedir. bu adamın brezilyada ikiz kardeşi var galiba bu kardeş brezilya da mazotçuluk * yaparak hayatını idame ettirmektedir. fenere transferi gerçekleştiğinde yanlışlıkla futbolcu olanı değil de mazotçu olan kardeşi alıp gelmiş bizim salaklar. ilk facia maçı değildi sanırsam ve yüksek ihtimalle son facia maçı da olmayacaktır.
günah keçisi ilan edilmemesi gereken adam. iyi niyetle oynayıp çok çalışan bir oyuncu olması itibariyle kendisine moral verilmesi fenerbahçe taraftarının görevidir kanımca. her insan hata yapar, edu da yapar, yılda 1-2 kez yapar o da bu maça denk gelir, olabilir. böyle adamları kaybetmek değil kazanmak lazımdır kanımca.
evet çok talihsiz ve yıpratıcı hatalar yaptı. hem kendi için hem de kulübü için. ama bu konuda servet çetin'leri ve baki mercimek'leri için pay çıkartmaya çalışan galatasaraylı ve beşiktaşlılara gülerim. mis gibi bir defans oyuncusudur edu dracena. arkadaşları da onun için çabalayıp, hatasını unutması için maç boyunca çalıştılar. hepsine teşekkürler.
rus mafyası tarafından satın alınmış geyiklerine meze olan futbolcu. cska moskova bu olmasa fenere gol atamayacak sanki.
özellikle bir grup fenerlinin arasında maç seyrediliyor ise o güne dek hayatınızda duymadığınız küfürleri duyup şaşırabilirsiniz, ne kelime haznesi var futbolda açığa çıkabiliyor işte.
kısa düşen bir geri pası resmen rakibe "al da at" denen bir pas,
öküz gibi dalınan bir rakip, hem de mekân kendi ceza sahası, evinin oturma odası değil.
son olarak da volkan'ın alacağı topa "dur bi gol atıym canım çekti" gibilerinden ayak sokmak. bakalım dördüncüyü de yapacak mı...
edit: am(am? yanlış yazdım ama hoş durdu kalsın -ahah-) itibariyle ilk beşiktaş seyircisinden duyduğumuz sözsüz tezahüratlar eşliğinde maç yapmaktadır kendisi.
takımın hissedarı roman abramowich'ten aldığı astronomik maç başı ücreti nedeniyle iki maçlığına cska moskova santraforluğu da yapan ve hiçte fena olmadığını attığı ve attırdığı gollerle gösteren futbolcu.
