edmund henry allenby(1861-1936) ingiliz komutan.
ingiliz mandaterliğindeki filistin'in ilk valisidir. birinci dünya savaşı'nda ingiliz-mısır biliklerinin komutanlığını yapmıştır.
kitaplar yazmayı pek sevmez ama bu büyük kumandan 1918 yılında mustafa kemal'in kumanda ettiği 7. ve 8. orduyu hepten esir etmiş, osmanlı ordusuna büyük de bir darbe vurmuştur. kudüs fatihi olarak da anılır.
tanınmış bir ingiliz komutandır. 1861-1936 yılları arasında yaşadı.
aslında meslek olarak baştan askerliği düşünmediği halde, hindistan'da memuriyet görevi için girdiği sınavda iki kez başarısız olunca askerlik için başvurdu.
harbokulunu süvari sınıfı olarak bitirdikten sonra 1882'de güney afrika'ya gönderildi. orada ve güney afrika'nın kuzeyindeki ingiliz sömürgelerinde görev yaptı. ingiltere'ye döndükten sonra kurmay okuluna başvurdu. ilk sınavda başarısız oldu. ancak ikincide geçerek kabul edildi. kurmay okulunda yüzbaşı douglas haig ile kişisel bir rekabet içine girdi. ana merakı askerlik olan haig'den farklı olarak allenby'nin farklı ilgi alanları ve hobileri vardı.
1900-1901'de boer savaşları'nda görev aldı. daha sonra ingiltere'ye döndü ve kariyerinde yükselmeyi sürdürdü. 1909'da tuğgeneral, 1910'da tümgeneral oldu.
ihtisas alanı olan süvarinin rolü o dönemdeki savaş tecrübeleri ışığında farklı iki görüş arasında bölünmüştü. bir görüş kılıç çekmiş süvarinin ani saldırısını ön planda tutarken , diğerleri ata binmiş piyade mantığında, daha yüksekten atış yapma şansına sahip şekilde ateşli silah kullanımı ağır basan süvari kullanımını savunuyordu. allenby bu iki görüşün bir sentezini yaptı. ayrıca o dönemde kuzey fransa'da askeri manevralara katıldı.
1. dünya savaşı başlayınca önce "batı cephesi"nde görevlendirildi. ancak bir süre sonra buradaki görevinden alındı (bunda uzun süreden beri rakibi olan mareşal haig'in rolü de olduğu düşünülmektedir). mısır'a gönderildi.
mısır'a gelince , daha önceki komutandan farklı olarak sık sık ön cepheyi ziyaret ederek (ve sonra da karargahını kahire'den cephe yakınına taşıyarak) adamlarının saygısını kazandı. ajan lawrence'ın faaliyetlerini finansmanını arttırarak destekledi.
31 ekim-7 kasım 1917'de filistin cephesindeki 3. gazze savaşı'nı kazandı (daha önce bölgeye olan ingiliz taaruzları başarısız olmuştu) ve kuzeye ilerleyerek aralık ayı başlarında kudüs'ü ele geçirdi. usta bir süvari generali olmasına rağmen kudüs'e olan saygısını kudüs'e maiyeti ve müttefikleri ile birlikte yaya girerek gösterdi.
batı cephesindeki şiddetli savaş nedeniyle takviye alamayan allenby amman'a mart-nisan 1918'de yaptığı saldırılarda başarısız oldu ve bir süre ilerleyişini durdurmak zorunda kaldı. ağustosta takviye gelince tekrar harekete geçti ve ekim ayında sırayla şam, humus ve halep'i işgal etti. 30 ekimde mondros mütarekesi imzalanınca bu cephede de çatışmalar durdu.
allenby 1919'da feldmareşalliğe terfi etti. vikont ünvanı aldı. 1925'e kadar mısır ve sudan'ın yöneticisi olarak kaldı. 1925'te emekli oldu. 1936'da çok hızlı ilerleyen bir hastalıktan öldü.
(kaynak : ingilizce wikipedia sitesinden derlenmiştir.)
ingiliz mareşal. 9 aralık 1917'de düşen Kudüs'e, kentin dini kimliğine saygı ifadesi olarak yaya girdi ve Selahattin Eyyubi nin mezarının başına ayağını koyarak işte yeniden geldik Selahattin deme cesaretini göstermiştir.
Şubat 1919'da işgal orduları komutanı sıfatıyla istanbul'a gelen Allenby, kente beyaz bir at üzerinde girerek Fatih Sultan Mehmet'in 1453'teki jestine sembolik bir cevap verdi.
bir islam ülkesini işgal ettiği için islam aleminde haliyle sevilmeyen bir askerdir. adam bir hıristiyan olarak hıristiyanlarca da kutsal şehir sayılan kudüs'e saygı duymuş, şehri ele geçirince yaya olarak girmiş. bunu yazmak övmek mi oluyor? adamın hayatını anlatmak da övmek zannediliyorsa sözlükte ne yapmalı acaba? gerçi bunu birilerine küfür etmeden, kendince laf dokundurmaya çalışmadan entry giremeyenlere anlatmaya çalışmak da anlamsız galiba.
islam düşmanı ingiliz generali. kudüs'ü aldığında selahaddin eyyubi'ye yaptığı saygısızlık hala kanımı dondurmaktadır.(ayağını mezarına koyup haçlı seferleri işte şimdi bitti demiştir orospu çocuğu.) yere düşüp kurtarılmayı bekleyen bir namus gibidir. kudüs'ün yönetimini müslamanlara geçirip selahaddin'in mezarına gidip de 'islam orduları hala dimdik ayakta, merak etme emanatin layıkıyla korunuyor.' diyecek bir aslanı dünya gözüyle görürüm inşallah. hele ki istanbul'a fatih'e gönderme yaparak girmesi ecdadına sövdürtecek cinstendir ama istanbul'un hala türk şehri olarak kalması, onun da sadece istanbul'a girdiğiyle kalması gerekli ayarı kendiliğinden vermiştir. israilliler de pek sever bu pezevengi. başkentlerindeki en ünlü caddeye bunun ismini vermişler.
mustafa kemal suriye'ye atandığında allenby zaten zaferi kazanmıştı. çekilmekte olan bir orduya mustafa kemal atandı.
osmanlı ordusundaki alman generaller filistin cephesinde işleri batırdı. esasında ordunun donanımı da bozuktu.