Dar-ül Nasr ( Kıyamete KAdar Yaşayacak Şehir), Dar-ül Saltana ( Sultanların Şehri) vb bir çok ünvanı olan 92 sene Dünya Başkentliği yapmış olan şehir. Şehre d-100 otoyolundan girerken Selimiye Camii'nin sadece iki minaresini görürsünüz. Aynı şekilde şehre giren diğer 3 ana yönden de bakıldığında yine iki minare görünür. insanları sıcak kanlı insanlardır. Yaşamayı seven, hayattan zevk almasını bilen bir yapısı vardır halkının. Genelde vurdumduymaz görünür ancak kesinlikle öyle değillerdir. Eğer siz ters davranmazsanız halkı size kesinlikle ters davranmaz. Ev fiyatları ve kiralar pahalıdır. Ancak kaliteyi ucuza alamazsınız. Geri kalan ihtiyaçlarınızı Türkiye ortalamasının altında karşılayabilirsiniz. Buna biz Edirne halkı ' Edirne'de bir evin olsa ....ni balta kesmez' diye adlandırırız.
Günübirlik gelip Edirne'yi gezmeye çalışan arkadaşlara hiç böyle bir şeye kalkışmayın derim zira bu imkansızdır. Her ne kadar istanbul'un yanında küçük gibi görünse de 1 günde sadece Selimiye Camii'ni ve Bayezid Külliyesi'ni gezebilir ve ancak ciğer yiyebilirsiniz. Edirne'yi ciğer ile tanıştıran abimizin o zaman ki kalfası şimdinin Ciğerci Kazım'ı dır. Bu abimiz ciğeri ilk yapan ustalarımızdandır. istanbul'dan turlarla gelecekler için Aydın Ciğercisi'nin önünde boş yere kuyruk bekleyeceğinize Kazım Usta'ya gidin ve ciğerin hasını yiyin.
Söz ciğerden açılmışken ciğerin yanında verilen tek garnitür kuru biberdir. Maalesef sofra zengin görülsün diye yanında domates, soğan ve hatta yoğurt getirirler, kanmayın... Bu kuru biber yine sadece Edirne ili ve birkaç ilçesinde yetiştirilen özel bir biberdir ve son derece vasıflıdır.
Yemek demişken Edirne'nin öyle köftesi falan meşhur değildir. Sizi aman harika köfte var diye gazlarlarsa sakın yemeyin asıl Uzunköprü'nün köftesi meşhurdur. Trakya'da yiyebileceğiniz en iyi köfte sıralamasında Hayrabolu'nun Çerkezmüsellim Beldesi'ndeki köfteyle beraber ilk sıraya oturur.
Ne yiyelim ne içelim derseniz işkembe çorbası sevenler için Antik Park'ın hemen yanındaki Aydın Köfte ve Çorbayı deneyin derim, tabii yer bulursanız. Şehri gezerken atıştırmalık ya da hediyelik Kavala Kurabiyesi ve Bazem Ezmesini mutlaka denemelisiniz. Eee tabii gelmişken Emirgan'da Meriç Nehri'ne nazır bir iki de bira içersiniz. Ya da siz en iyisi alın bir tane sinek oltası biraları da yanınıza alın gidin Tunca kenarında balık tutarken için biralarınızı.
Bunlar eğer bir gelişmişlik göstergesi ise Edirne hakkında birkaç bilgi vereyim: Edirne'de asayiş sorunu yok denecek kadar azdır. Minibüsler ayakta yolcu almazlar. Tüm pazar yerlerinin üstü kapalıdır. Sokak ve caddeleri temiz sayılabilecek düzeyde ve iltizamdadır. Yayalar kırmızı ışıkta yolda kimse yokken bile beklerler, şöforler dönecekleri zaman sinyal verirler. Trafikte çoğu zaman biri size muhakkak yol verir siz de başınızla selam verirsiniz. Kimse kimseye karışmaz, Ramazan Ayı'nda meyhaneler de doludur camiiler de. Camii demişken eğer yazın Edirne'ye yolunuz düşerse Üç Şerefeli (Burmalı) Camii'nin bahçesinde oturup muhakkak bir çay içmelisiniz.
Saraçlar Caddesi'ni, Kaleiçi Semtindeki en yenisi 100 senelik olan konakları, Şükrü Paşa Anıtı'nı, Karaağaç Semti'ni ve buradaki Lozan Anıtı'nı, Bayezid Külliyesini, IV. Mehmet Av Köşkü'nü ve Sarayiçi'ni ( Kırkpınar burada yapılır), Sırpsındığı Savaşı'nın yapıldığı yeri, Kiliselerini, Ali Paşa, Bedesten ve Arasta Çarşılarını, Fatih Sultan Mehmet'in doğduğu konağı, yapay gölü ve panaromik Edirne manzarasını ve tabii ki Selimiye Camii'ni muhakkak gezmelisiniz.
Edirne çok garip bir yerdir; bir sevgiliyi özler gibi özletir kendini. Alışanları başka yerde yaşatmaz. Eğer birşey arıyorsanız ya da birşeyden kaçıyorsanız Edirne memnuniyetle kucaklar sizi sonra da kimselere vermez...
Not: Bu arada o kadar yazdım ''te beyav, abe, üj bej'' gibi ifadeler dikkatinizi çekerse kullanmadım. Edirne'de çok da kullanılmaz bu sözcükler ( ya da bize öyle geliyor). Ayrıca Sanıldığı gibi Edirne'de herkes Çingene değildir. Eğer Edirneli biriyle tanıştıysanız ona 'çingene' ya da 'üj bej' esprisi yapmayın, inanın o kişiye bu esprileri yapan ilk kişi siz değilsiniz.
doğup büyüdüğüm,yıllarımı geçirdiğim şehir.gün içinde ansızın akıldan mutluluk dolu anları bir film şeridi gibi geçirebilen,eğer bir gün buradan ayrılırsam ben ülkenin başka köşelerinde nasıl yaşarım diye insanı hüzünlere gark eden,durup dururken arkadaşlarla birlikte meriç kenarına gidilip rakı-mangal yapılan,iyi ki buradayım dedirten ev.
kuvvetli ateste hizli pisirelen yaprak cigeri, arasta ve bedesten denilen kapalicarsilari, burma minareli camii, yore icin gures degil bir panayir olan kirkpinarin yapildigi sarayici bolgesi, emirgan denilen meric kiyisindaki cay bahcelerinin bulundugu bolgesi, tartismasiz türkiyenin en iyi koftecilerinden biri olan serhat koftecisi ve tabii ki selimiye ile taninmasina ragmen, bolgede yasayan ama edirneli olmayan kisilerin "edirne'nin kizi, tozu, buzu meshurdur" dedikleri sehrimiz.
Düşünülenin aksine kızların oyle kolay vermediği bu kuruntunun sadece denyo abazalar tarafından çıkarılan bi hurafe olduğu unutulmaması gereken. Asya gibi sikindirik bi kıtayı Avrupa gibi medeni bir kıtaya bağlama gorevini harfiyen yerine getiren. Türkiyenin tartışmasız en medeni, layık,Atatürkçü Şehri.
selimiye cami, ciğer, sınır, keşkek, kırkpınar yağlı güreşleri, davullu zurnalı köy düğünleri ile akla gelen ve osmanlı ya başkentlik yapmış güzel bir şehir.
şehir dümdüzdür ve hiç yokuşu yoktur. plaka no: 22
türkiye'nin en batı'sında yer alan tatlı,sevimli bir ilimiz.trakya üniversitesi'ni barındırması,içinde bulunmama sebep teşkil etmektedir.ulaşımı serhad birlik adı verilen tekel bir firma tarafından yapılır ve gelin market,köşe,baca gibi gülünesi durakları vardır.hee bi de nefis tava ciğeri vardır ki bu,insanı buraya bağlayan en önemli nedenlerden biridir.
not:gelin market diye bi market yoktur,zamanında olan bi marketin etkilerinin sürmesinden dolayı durağa bu ad verilmiştir zannımca.köşe,bildiğiniz köşe,baca da restorant,berber,büfe gibisinden yerlerin bulunduğu eğlence merkezi.
fazla yüz göz olmadan uzaktan sevilmelidir. çocukluk dönemi geçirilebilir fakat üniversite çağına gelmiş gençler için Edirne'de pek birşey yoktur, emekli şehridir, üniversite tercihlerinde acilen Edirne dışı yerler yazmalıdırlar.
Edirne Trakya Üniversitesi'ni yazıp kazananlara saygı ve selamlarımı iletirim.
kendini avrupalı sananların yoğunlukta olduğu bi şehir
umursamazlar
duyarsızlar
konformistler
oruç tutmamanız sorun yaratmaz
sokakta rahatça yiyip içebilirsiniz
krizden etkilenmeyen nadir yerlerden biri
işçi nüfusu çok az
tarım önemli bi gelir kaynağı
emekli ve yaşlı nüfusu çok fazla
öğrenci sayısıda gün geçtikçe artıyor
öğrenci üzerinden çok para kazanıyorlar
çigeri çok meşhurdur
ama güzel değildir
köftesi çok meşhurdur
ve çok güzeldir
meriç nehri güzeldir.
herhangi bi sokak köşesine çilingir sofranızı kurup rakınızı yudumlayabilirsiniz
garip karşılamaz kimse
ev sahipleri öğrencileri sevmez
öğrencilerde ev sahiplerini sevmez
şoförler öğrencileri sever
muavinler öğrencileri sevmez
her yer yürünebilecek mesafededir
minübüse binmenize gerek yoktur
ama minibüse binersiniz
büyük şehirden gidince alışmak zordur
çok fazla camii vardır
aynı anda 17 farklı imamın okuduğu ezan sesini duyabilirsiniz.
asker çok fazladır
ve hepsi abazadır
c. tesi pazarları tek gezmek rahatsızlık vericidir bu yüzden
pahalı bi şehirdir
kaçak sigara ve içki rahatlıkla bulabilirsiniz
eski osmanlı ahırlarının yerleşke haline getirildiği tek şehirdir
hapisanenin yanına yerleşke kurulan tek şehirdir
mülteci kampı yanına yerleşke kurulan tek şehirdir
öğrencilere yolunacak kaz gözüyle bakılır.
kırkpınar güreşleri yapılır
kakava şenlikleri yapılır
düğünleri eğlencelidir
kızları güzeldir
erkekleri çirkindir
jandarma ekipleri ipsala ilçesine bağlı paşaköy ile uzunköprü ilçesine bağlı eskiköy'de meriç nehri kıyısındaki 1. derece askeri yasak bölgede yaptıkları kontrollerde 2 erkek cesedi bulmuştur.
bu şehirde doğup büyüyen ve dahası üniversiteyi de edirne'de okuyanlar için fazla sıkıcılaşmış bir şehir olsa da insanı saran farklı bir yanı vardır.
eğer tarih kokan bu şehrin sokaklarında adım atıyorsanız mimar sinanın 80 yaşında yaptığı ve ustalık eserim dediği selimiye camini ziyaret etmeli, edirne'de gün batımının en güzel seyredildiği tarihi meriç köprüsüne gitmeli, karaağaç semtinin yeşillikleri arasından gökyüzüne uzanan sütunlarıyla lozan anıtını görmeli edirneye özgü meyve sabunun kokusunu almalı,şükrü paşanın edirnede döktürdüğü topların sesini duymak için şükrü paşa anıtının havasını solumalı, osmanlı devletinin şehre verdiği önemi anlamak için bayezid küllüyesini ziyaret etmeli, her yıl kutlanan ve yüzyıllar süren geleneğin uzantısı olan tarih kırkpınar güreşlerini izlemeli, şehrin meşhur badem ezmesinden ve tava ciğerinde mutlaka tatmalısınız.yüyıllık bir tarihi barındıran bu kentin her köşesinde geçmişe ait anılar bulacak, sesler işitecek ve bu şehirde olmaktan büyük haz duyacaksınız.