edip cansever

entry920 galeri57 video7
    95.
  1. cemal süreya'nın "her şeyin fazlası zarardır ya fazla şiirden öldü edip cansever" dediği şairdir.
    2 ...
  2. 94.
  3. küçük iskender'in en sevdiği şair.
    *
    0 ...
  4. 93.
  5. Bir plak gibi dönüyor gökte mavilik
    Sesi asağıda, çok aşağıda
    Üstünde bir duvarın. Duvarsa
    Dondurma yiyen bir çocugun eli sanki
    Taşmış akıyor
    Öpüyor toprağı kanatan, nar çiçeklerini.

    Öpülüyorum bembeyaz çimlerinde yalnızlığımın
    Sonsuzluk yarın.
    2 ...
  6. 92.
  7. insanın insana verebileceği en değerli şey yalnızlıktır...
    edip cansever
    4 ...
  8. 91.
  9. Şiirler yazdım, kitaplar okudum
    Elimde bir bardak aldım, onu yeniden oydum
    Derinlerde kaldım böyle bir zaman
    Kim bulmuş ki yerini, kim ne anlamış sanki mutluluktan
    Ey yağmur sonraları, loş bahçeler, akşam sefaları
    Söyleşin benimle biraz bir kere gelmiş bulundum
    3 ...
  10. 90.
  11. söyledim miydi sana
    bir düş olduğunu onun
    ödünç aldığım
    iki beklenti arasında bir düş
    onunla en yakınken uzanıyorum senin yanına
    onunla iç içeyken sarılıyorum sana
    çekilince ondan özlüyorum seni
    çünkü sen,
    sen benim sevmemin başlangıcısın olsa olsa...
    4 ...
  12. 89.
  13. ÖYLEDiR

    Her sevda başlangıçtır bir yenisine
    Öyledir, her yoğun günün sonu
    Ezip geçer yalnızlığın burukluğunu.

    Sen ki kendinden uzak binlerce tepedesin
    Bir kentin alınışını seyreden, onurlu
    Eski bir askerle içicesin.

    Kent alındı, gece, şehrayin
    Uzandın bitkin yatağına
    Şurup dursa da dışarıda
    Bıkkınsın, içindeki şenliği itersin.

    Sürekli utkulardır mutluluk
    Sustukça duruldukça yitersin.

    Sabahtır sümbüller açmış çadırında
    Ellerin bir başka kentin varışlarında.
    2 ...
  14. 88.
  15. Bir ağaç sürüsünün üstünden
    Çok ağaçlı bir ağaç sürüsünün üstünden
    Kesilmiş limon dilimleri gibi düşüyor güneş
    Votka bardağımın içine
    Benim olmayan bir sevinç duyuyorum.
    Kesiyorum durduğumuz yeri ortasından
    Ey görünüş! seni bir yerinden hiç anlamıyorum
    Dibimde değil ayaklarımın, damarlarında
    Derinliğini orda tutan, or...da harcayan
    Uçsuz bucaksız bir uçurum.
    Zamanla değil, bir yerde
    Benim olmayan bir şeyle yaşlanıyorum
    Geçiyorum ilk şeklimi tüketerekten
    Ağır ağır yanan bir tuğla harmanını
    Billurdan sarkaçlarıyla.
    Kalbim, sersemliğim benim...*


    Edip CANSEVER
    3 ...
  16. 87.
  17. EY !..

    Bu böyle kimin gittiği? Sen dur ey!
    Belki de ellerimiz mi? biraz ince, biraz da çok kelimeli!
    Bu sanki niye durduğumuz mu?
    Ay, pencere, göz! Siz git ey!
    Kim bilir neyi saldığımız bu da, yalnızlığımız gel
    Yırtıcı kuşları mı gözlerimizin, onlar mı bu sürüylen
    Yoksa onlar mı işte seninle sevişme biçiminde
    Oysa sevgimiz yerde, kara sevda sen uç ey!
    Sen usul, ben yavaş, kime yaraşır bu sessizlik
    Kim biner bu gemiye insandan kıyılar yapılırken
    Yetmez mi dalgası vursundu azıcık gözlerimize
    Gözlerin gözlerime, siz bak ey!
    Su sen de olmasan insan çıldıracak mı
    Hiç yoktan bir yerlere mi gidecek belki
    Olsun neresi olursa, git karanlık ama git
    Gecemizde duranı sen kal ey!
    Benim bu çok elli, bu çok gözlü delişmen
    Çok bildim sana yaraşır olmayı günlerce
    Şunu sevdim, şuna özendim, şununla yetindim sonunda
    Ben miyim şimdi nerede, ben çok ey!
    2 ...
  18. 86.
  19. bitti o sevda kesildi çığlıkları martıların
    su gibi bitti, suya karşıt gibi bitti
    itti kıyıyı adına deniz dediğimiz şey
    unuttuk ikimiz de her türlü yetinmezliği
    kaybetti kumarda gözlerim
    kaybetti kumarda gözleri.

    bir koru rüzgarlandı göğüs boşluğumuzda sanki
    uzaklaştı ağaçlar birbirlerinden
    yakınlaştı ağaçlar birbirlerine
    yani... her soluk alıp verişimizde bizim
    bir mekik gibi kalbin
    bir mekiği gibi kalbim
    işleyip durdu bu yitikliği yeniden.

    ne kaldı
    farkında mısın bilmem
    gündüzler..
    gündüzler biraz azaldı.

    Edip Cansever
    4 ...
  20. 85.
  21. Ne çıkar siz bizi anlamasanız da
    Evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar
    Eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da.
    2 ...
  22. 84.
  23. "Bir sure bakisiyoruz karsilikli
    Ben uykudan uyanir uyanmaz
    Benimle siir gibidir bu
    Tam karsimda ama yazilmamis
    Durmadan bileniyor aklimda"
    2 ...
  24. 83.
  25. sadece masada masaymış ha adlı şiirinin bilinmesinden ve kendisinin de sadece o şiirle anılmasından şikayet edermiş.
    1 ...
  26. 82.
  27. hiçbir şiirine "buda fena değilmiş" diyemediğim muhteşem şair.
    1 ...
  28. 81.
  29. metin altıok; şair'e selam durmuş memleket oteli'nde!

    sorularım var sana
    duyulsun bilinsin diye,
    bir şairin nedir gittiği.
    önce şuna cevap ver;
    ruhi bey dediğin de
    sahi kimin nesiydi?

    senin tenine giydiğin,
    günlerden sökülüp
    yeni baştan örülmüş,
    o uğursuz ürperti;
    düğüm düğüm tersiyle
    neyin kefaretiydi?

    ve bir ömür boyunca
    özellikle akşam vakitleri,
    elin içkilere giderken
    mendilinde kan sesleri.
    söylesene çaresiz
    içinde kıpraşan neydi?

    sadece ürpertiler mi,
    sevgili edip sen öleli
    adını ne koyarsan koy,
    oteller de değişti.
    bir kenti kullanmanın
    unutuldu tüm inceliği.
    4 ...
  30. 80.
  31. "Masa da masaymış ha" diyerek şiire bakışımı tamamen değiştiren edebi mucit.ikinci yeniciler in en realist şairi.
    0 ...
  32. 79.
  33. MASA DA MASAYMIS HA

    Adam yasama sevinci içinde
    Masaya anahtarlarini koydu
    Bakir kaseye çiçekleri koydu
    Sütünü yumurtasini koydu
    Pencereden gelen isigi koydu
    Bisiklet sesini çikrik sesini
    Ekmegin havanin yumusakligini koydu
    Adam masaya
    Aklinda olup bitenleri koydu
    Ne yapmak istiyordu hayatta
    Iste onu koydu
    Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
    Adam masaya onlari da koydu
    Üç kere üç dokuz ederdi
    Adam koydu masaya dokuzu
    Pencere yanindaydi gökyüzü yaninda
    Uzandi masaya sonsuzu koydu
    Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
    Masaya biranin dökülüsünü koydu
    Uykusunu koydu uyanikligini koydu
    Toklugunu açligini koydu.
    Masa da masaymis ha
    Bana misin demedi bu kadar yüke
    Bir iki sallandi durdu
    Adam ha babam koyuyordu.
    1 ...
  34. 78.
  35. UÇURUM

    Bir agaç sürüsünün üstünden
    Çok agaçli bir agaç sürüsünün üstünden
    Kesilmis limon dilimleri gibi düsüyor günes
    Votka bardagimin içine
    Benim olmayan bir sevinç duyuyorum.

    Kesiyorum durdugumuz yeri ortasindan
    Ey görünüs! seni bir yerinden hiç anlamiyorum
    Dibimde degil ayaklarimin, damarlarinda
    Derinligini orda tutan, orda harcayan
    Uçsuz bucaksiz bir uçurum.

    Zamanla degil, bir yerde
    Benim olmayan bir seyle yaslaniyorum
    Geçiyorum ilk seklimi tüketerekten
    Agir agir yanan bir tugla harmanini
    Billurdan sarkaçlariyla.

    Kalbim, sersemligim benim..
    1 ...
  36. 77.
  37. "Saatlerimize bakıyoruz hiç yoktan
    Çok uzaklara bakmaktır, diyoruz, durmadan saate bakmak"
    2 ...
  38. 76.
  39. "elleri getirin elleri
    diyorum, bir şeye karşı koymaktır günümüzde aşk."
    2 ...
  40. 75.
  41. infilak

    Ben gidince hüzünler bırakırım
    Bu senin yaşadığındır
    Bir ev sıkılır kadınlardaki
    Bir adam sıkılır kadınlardaki
    Seni sevmek bu kadar mı
    O benim yaşadığımdır.

    Bazan da bir yerde kuşlar vardır
    Ne uçmak, ne görünmek için
    Bir karanfil pencereyi deler
    Bir kapı kendiliğinden kapanır
    istesek sevişirdik, ama olmadı
    Biz değil yaşayan acılardır.

    Gitsem de her yerde biraz vardır
    Hatırda zamansız bir plak
    Bir otel kapısı, biraz istasyon
    Vardır o seninle birlikte olmak
    Buluşur çok uzaktan ellerimiz
    Ve nasıl göz gözeyiz ansızın bir infilak.
    3 ...
  42. 74.
  43. ikinci yenicilerin tiyatro sanatına en yakın olanı...
    satırlarını okurken üzerinize yazdıklarının kokusunu bırakan kırılgan bir adam.

    yeşil ipek gömleğinin yakası, büyük zamana düşer.
    her şeyin fazlası zararlıdır ya, fazla şiirden öldü edip cansever.

    cemal süreya
    4 ...
  44. 73.
  45. inceliklerin, ışık hızıyla kayıp giden, gerçekte derin, yabansı anlamlarla yüklü kısacık anların, pembe, şeffaf bir sabahlık giymiş, uykudan yeni kalkmış güzel, ince bir kadın kadar uçucu, baş döndüren imgelerin, öfkesini kendi kendine söylenerek dile getiren, hayata pes etmiş ihtiyar bir adamın mırıldanmasına, sayıklanmasına benzer başıboş dizelerin zarif ozanı.

    (bkz: adını funda oteli koy)
    (bkz: sona kalsa)
    4 ...
  46. 72.
  47. insanı darmaduman yapan şiirlerin şairi.

    su

    Bir gun, bir uzun gun hep denize baktik
    Miller ve agirliklar bitti
    Gelip gecmeler bitti, gemilerin
    Beyaz ve kocaman govdeleri
    Gozun kahverengi suyuna geldik.

    Palamutlar yaktik, calilar her zamanki gibi
    Susledi bizi bu ufak degisiklik
    Cok agir bir seydi gun dortgenleri ustumuze dusen
    Aydinliktan kopan aydinliktan kesilen
    Agir mi agir
    Kaldik ne kadar kaldiksa boyle
    Sonra gun diye bildigimiz ne varsa akitildi
    Duvarlar, sarmasiklar, evler akitildi
    Gunesler, hizarlar, kiymik taneleri
    Vinc sesleri, cekic sesleri bir bir.

    Sokagin bitiminde donup arkama baktim
    Her sey nasildi diye
    Sundurma hazin
    Carsi kararsiz
    Duzlerde yarlarda tepelerde
    Kurtlar, tavsanlar, yilanlar erimekte
    Herkes dunyayi bir yanindan onariyor sanki
    Meltem belli belirsiz birseyleri kipirdatiyor
    Gozumu kapatik sokaga baktigimda
    Sudur gun.

    Ah sudur, ne yandan baksam sudur
    Suyun imgesi sudur
    Trenlerin kalktigi her yerde
    Bavullar sudur
    Bir gun bir Erzurum calkantisi
    Obur gun Konya pasi
    Manisadan gorunen Istanbul kiyilari
    Cantasi acik duran bir kadinin anisi ve
    Dudak boyasi
    Ardahanli bir kartal
    Kizilca hamamli bir pirinc
    Tulbentler, yazmalar, krepler
    Hep sudur
    Askerin son defa memleketine baktigi
    Yuzunu cevirince bir bardak gibi dusup kirilan memleket
    Ve gemilerin agir agir limanlardan ciktigi
    Ah sudur.

    Bir gun, bir uzun gun bir aynanin onundeyim
    Kirpikler ve saclar bitti
    Govdem duvara surte surte inceltilmis bir nesne gibi
    Dalgin ve uzun
    Uzun ve sisli
    Ben ki govdemle tattim govdemi, iyi bilirim
    Bir hurma, bir basdonmesi
    Kokusu basdonmesinin
    Guzel kaplar aldim bu yuzden, ne kadar guzel kap varsa
    aldim
    Bilmek icin suyumu
    Ve hazirlikli degildim ve bildim
    Ben suyun bir dakika durdugu
    Durunca boguldugu bir yerdeyim.

    Bir kilimi yere sermek kadar guzel ne var
    Sonra puskullerini duzeltmek kadar
    Ya sofraya dilim dilim kesilmis bir domatesi koymaktaki
    gorkem
    Kamyon surmek yukunu bilmeden
    Ve ikimiz bir aksam ustu sirasinda
    Ve aksamustunun Anadoluya giden bir otobus gibi kalkmasi
    sirasinda
    Daglarda, tarlalarda, kopru altlarinda
    Sazlarin, taslarin, yasunlarin arasindan gecerek
    Bir akik gibi yansiyaraktan hem de
    Kirmizi bir karpuzun dogum sancisina
    Su akar ben akarim
    Ben akarim su akar
    Vakit yok bakismaya

    Gunlerden suya.

    Edip Cansever
    3 ...
  48. 71.
  49. Olmasan ne yapardık dedirten şair. Bazı insanlar vardır ki; bir yazıyla, bir şiirle başkalarının eksiklerini tamamlarlar, cümlelerin sonundaki noktalama işaretini koyarlar. işte o şairlerden bir Edip Cansever.Hiç yazmasan ne yapardık ?

    UÇURUM

    Bir ağaç sürüsünün üstünden
    Çok ağaçlı bir ağaç sürüsünün üstünden
    Kesilmiş limon dilimleri gibi düşüyor güneş
    Votka bardağımın içine
    Benim olmayan bir sevinç duyuyorum.

    Kesiyorum durduğumuz yeri ortasından
    Ey görünüş! seni bir yerinden hiç anlamıyorum
    Dibimde değil ayaklarımın, damarlarında
    Derinliğini orda tutan, orda harcayan
    Uçsuz bucaksız bir uçurum.

    Zamanla değil, bir yerde
    Benim olmayan bir şeyle yaşlanıyorum
    Geçiyorum ilk şeklimi tüketerekten
    Ağır ağır yanan bir tuğla harmanını
    Billurdan sarkaçlarıyla.

    Kalbim, sersemliğim benim..
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük