Çok şükür şimdiye kadar yaradan elimi boş bırakmadı.Bir keresinde olmayacağını düşündüğüm bir şey önüme geldi.inandığında er ya da geç oluyor.Ben inanıyorum çünkü bizzat yaşadım.Ama duanıza sımsıkı sarılmayın.Hemen olsun demeyin.Dileyin ve Özgür bırakın.Vakti geldiğinde olacaktır.
eminim, 50 yıl her gün sabah akşam dua etsem allah "al kulum bu da benden sana güzellik olsun. günde 1.5 paket sigara içiyorsun, 27 lira günlük sigara paran. al 1.5 paket sigara; bugün sigaran benden" demeyecek, böyle şey olmayacak.
allah tanrı ne olarak çağırırsanız veya nasıl hangi dilde dua ederseniz ediniz, nasıl inanırsanız inanın veya inanmayın yaratıcı varsa onun çalışma prensipleri böyle değil.
yani "mehmet efendi, bir gazete iki ekmek" diye kapıcınıza "bir kuru bir pilav" diyerek garsona "bir kilo muz" diyerek manava verdiğiniz sipariş ile dua olgusunu bir tutmayın.
yaratan karşılıksız bir şey vermez.
siz cebinize 3-4 lira koyduğunuz da karnınız acıktığında anca köşe başında ayran yarım ekmek tavuk döner yersiniz.
hilton da upper lobby de bölümünde grenhouse restaurant da yemek yiyemezsiniz ve yaratan bu duruma müdahil olup "benim adamım, yesin içsin para almayın" demez.
azıcık aklınızı kullanın, yaratana alaaddin'in sihirli lambasından çıkan ve her istediğinizi hemen yapacak cin muamelesi yapmayın.
her zaman tanrı suçludur çünkü insanlar akıllarıyla kendilerini öylesine tahdit etmişlerdir ki afrika'ya 500 TL gönderince olayın çözülüp sorumluluğunun ortadan kalkacağını, mazluma yardım edebilmek için ise ancak şahit olursam şerhiyle halledebileceğini ifade edebiliyor.
ne kadar ucuz derken işte bunları kastetmiştim ama dilden ve manadan anlamayan, isa peygamber göğe nası çıksın orada oksijen yok ki diyen Süleyman ateş kılıklı kaskatı tipleri maalesef yine unutmuştum.
özelinizi kurcalayacak değilim ama herkes bubkadar iddialı madem otursun hem maddi hem vicdani muhasebesini yapsın bakalım...
he 2 günlük yemek masrafını da vermek angarya kardeşim diyorsanız yahut da layık görmüyorsanız, pek tabii ki o sizin kalbinizin güzelliğidir artık!
Boş beleş işler...
Ne bu la: çakıyorsun duayı/bedduayı...
Küt istediğin oluyor...
Toplaşın la duacılar...
1,5 milyar kişiyiz sonuçta...
Çakalım bir dua... Hicazı çöllükten çıkarıp, yağmur ormanları yapalım...
Allahın karşısındaki pozisyonumuz bir insanın karşısındaymışız gibi değildir.
O Allahtır. Rabdir.
Ondan boynu bükük şekilde umut ederiz biz istedik diye vermek zorunda gibi bir durum yok çünkü ortada malı olan bir adamın malından birine vermesi gibi bir durum yok.
Ortada ettiğimiz dua ve bu duanın dünyamıza, ahiretimize olan etkileri var. imtihan var.
Ve sonsuz hikmetiyle bazen duayı kabul ediverirken bazen de etmez ama biz gene de dua etmiş yani ondan medet ummuş, ona yalvarmış olur ve bir kul olarak yapmamız gerekeni yapmış oluruz.
Yani duanın kabul olmasından ziyade dua etmiş olmanın gerekliliği var.
Çünkü katrilyonlarca yıl yaşayıp katrilyonlarca yıl daha devam edecek ve hiç bitmeyecek sonsuz ahiret hayatının yanında birkaç 10 yıl süren dünya hayatının hiçbir değeri yok. Biz şu anki konumumuzda bunu anlayamıyoruz ama Allah buna vakıf.
olay chat-forum tarzı entry haline dönmesin ama şuradan bir alıntı yapmam gerekiyor yukarıdaki entrylerden;
"olsaydı yardım ederdi ama bu işler yine de sizi ilgilendirmiyor değil mi?
afrikalı çocuk da seni ilgilendirmiyor; tek suçlu inanmadığın tanrı!"
ilgilendirmiyor değil, tabi ki ilgilendiriyor. bahsi geçen japon kıza olay esnasında rastlasam mesela, tabi ki yardım edersin değil mi? vicdanın el vermez her şeyden önce. ama şöyle bir durum var ki, maalesef ben her şeyin aynı anda farkında olamam. ben de kendi yaşam mücadelemin içerisindeyim. evimde otururken ben bu olaylara denk gelemem, gücüm yok çünkü. ne afrikaya gönderecek param var, ne de o japon kıza rastlayacak imkanım. hadi yurt içinden bahsedeyim boşver japonyayı afrikayı. fakirlere yardım edebilecek paran var mı? yok. şiddet gören birisine denk geliyor musun hiç? geliyor da görmezden geliyorsan bu senin ayıbın ya da günahın her neyse.
ancak burada tanrı işin işine girince olmuyor dostlar. tanrı her şeyi görüyor, duyuyor, biliyor, her şeye şahit... onun bu şahit olduklarına yardım etmesi lazım.
benim gibi yeterli gücü mü yok? tanrının kuvvetinin ve kudretinin sonsuz olduğunu söylüyor inananlar, o yüzden bu ihtimali geçiyorum.
farkında mı değil bu olanların? tanrı herşeyi biliyor görüyor vesaire bunu da geçiyorum o zaman,
umrunda değil o zaman, şahit oluyor ama olaya karışmaya korkuyor desen kudreti sonsuz olsa korkmaz demek ki korktuğundan değil.
demek ki umrunda değiliz, umrunda değilsiniz. böyle bir tanrı benim için yok, var olsa bile varlığıyla yokluğu fark etmiyor zaten.
ama burada bir sorum var inananlara: neden hala bu şartlar altında şükür ve iman edip ibadet ediyorsunuz? sizi yarattı diye mi?
teknik olarak aslında anne-babanız da sizi yarattı, onların kulu kölesi olmanız lazım o zaman?
olmuyor değil mi? dinin ne olursa olsun ailevi sorunları olanlar da var sonuçta.
eskileri okuduğunuz zaman herkesin birbirine mutlaka nasihatleri olur. "din nasihattir." ölçüsünce selamlaştıktan sonra ilk iş biraz nasihattir.
leyte yazmış "yediğimiz haram" diye. çok güzel hatırlattı sağolsun, eskiler hep nasihatlerinde dua ile ilgili bunu söylüyor. ısrarla ve ısrarla "midenizi haramla doldurmayın" diye ifade ediliyor.
Çoğunlukla yemeklerimizi dışarıda yiyiyoruz ve beni yıllardır çok rahatsız eden bir şeydir bu.
kimin elinden ne olduğu da belirsiz; hangi parayla alındı, hangi parayla aldım...
neyse... günahlara tövbe, allah imandan ayırmasın.
namaz yok
oruç yok
zekat yok
yediğimiz haram
içtiğimiz haram
ceplerde kredi kartı harcadığımız haram
giydiğimiz haram
günahlardan tövbe yok
samimiyet yok
sonra duam niye kabul olmuyor. hadi oradan lan milleti de ifsad etme.
not: çok tövbe edin, duanızın kabulü niyetine sadaka verin ve anne-babanın yaşlıların duasını almaya çalışın. başkalarının duası önemli. anne-babanın evladına duası çok tutar.
"tecavüze uğrayan ufacık bir kızın yardım çığlıklarını duymayan tanrı senin duana karşılık verir mi?"
peki sen niye varsın? bütün bu çirkinliği bir köylü kurnazlığı ile inanmadığın şeyi niye hedef gösteriyorsun?
senin sorumluluğuna ne oldu? hayvan deyince kızıyorsunuz. üstüne bir de mutlaka şey dersiniz "e sizin camialarda oluyor böyle olaylar!"...
ne kadar ucuz!
olsaydı yardım ederdi ama bu işler yine de sizi ilgilendirmiyor değil mi?
afrikalı çocuk da seni ilgilendirmiyor; tek suçlu inanmadığın tanrı!
peki benim bu örneğin tam da karşısında, kısas ve nizam ve de ahlak idealinin tam ortasında varolmaya çalıştığım her anda sen niye engelimsin?
uzun gider.
duayı biraz da icrada aramak gerekir. Allah'tan hayır istemek... hayat o kadar acayip ki yarın bir gün ulan iyi ki öyle olmamış diyorsunuz.
biliyorum hayat böyle çok zor ama sonuçta yaşanıyor...
Misal benim çok duam kabul oldu. Fakat enteresandır hepsini kaçırdım... Ne büyük nasipsizlik. kiminin farkına hemen, kimininse çok sonra vardım. Ve ben hiçbir şey olamadan, "ben" hiçbir şey yapamadan hayatıma meyilli bir yolda kıvrıla kıvrıla akan su gibi nasıl oluyorsa oluyor devam ediyorum...