at the gates, in flames ve dark tranquillity. bunlar isveç melodik death metalinin üç silahşörleri olarak görülüyor bildiğimiz gibi. nasıl görülmesinler.
bir de edge of sanity var. çoğu kişinin unuttuğu, görmezden geldiği, bilmediği. bu üç grubun arasına katıp üç silahşörden ziyade mahşerin dört atlısı olarak anmayı gerektirecek etkileri olduğu tartışılır belki, ancak özgünlük, yaratıcılık ve müzikalite anlamında edge of sanitynin olağanüstü işler yaptığı, türle az biraz yakından ilgilenen herkesin malûmu.
crimson, edge of sanity adı telaffuz edildiğinde akla gelen ilk iş olsa da, bahsetmeye çalıştığım albümün de nasıl bir şey olduğunu olduğunun anlaşılmasını isterim,
bence diye başlamayı düşündüm ama sonra vazgeçtim: purgatory afterglow gelmiş geçmiş en iyi melodik death metal albümlerinden biridir. bir liste yapacak olsam ilk 10a kesinlikle gireceğini söyleyebilirim. bir önceki the spectral sorrowsun çiğliğinin nispeten daha sofistike bir yere kaydığı, melodilerdeki ufak nüansların grubun ve özellikle de dan swanönün 70ler sevdasından tatlar verdiği albümün yazımından önce grup elemanları arasında şöyle bir diyalog geçtiğini düşünüyorum:
- abi 10 tane şarkı yazalım ama hepsi mükemmel olsun bence.
+ bence de.
içinde bu kadar fazla hit şarkı barındırıp da bu denli az bilinen bir başka melodik death metal albümü daha var mıdır emin değilim. elbet vardır da şu an böyle demek geldi içimden. hangi birinden söz etsem deyip bu bahsi kapatıyorum, çünkü ciddi anlamda her şarkıdan bahsedebilirim. twilightta boyut değiştirmemek, elegyde infilâk etmemek mümkün mü? silentta tüylerinizin ürpermesini engellemek, black tearsa eşlik etmemek mümkün mü? sadece son şarkı song of sirensı sepultura ile wolverine blues dönemi entombed arası -bence- gereksiz bir deneme olarak görüyorum. ama onun da seveni vardır.