sıkıcı film. elimde başka film yoktu sırf izlemek için izledim bunaldım. illa izleyecekseniz ilk 15 dakikasını izleyin kapatın. yine de şaşırdığınız anlar oluyor. 2-3 sahne.
Vallahi bu kadar aradan sonra Mel Gibson'u seyretmek güzeldi. Klişeymiş, sıradanmış vs. vs. Bir çok şey söylendi bu filmle ilgili ama ben yalnızca baba-kız ilişkisinin duygusallığıyla bile beğendim bu filmi. Bon Jovi'den ''It's My Life''a klip bile hazırlamışlığım var, göz atmak isteyenlere buyursunlar.http://www.facebook.com/v.../video.php?v=466583579395
yönetmen martin campbell imzalı 2010 yılı yapımı oldukça sıradan bir macera filmi.
thomas craven * kızıyla bir akşam yemeği yerken aniden rahatsızlanması sonucu kızını hastaneye götürmeye karar verir. ne yazık ki bu sırada kapının önünde silahlı bir saldırı sonucu öldürülünce her şeyini kaybeden thomas olayı kendi yöntemleriyle halletmeye karar verir.
bu kadar kötü bir filmde neden oynadın mel abi? paraya mı sıkıştın? oysaki biz seni braveheart'la maverick'le sevmiştik...
son sahnesi sanki eşkiya 'dan alıntı yapılmış, konu olarak pelican brief 'e benzeyen ama yanından geçmeyen vakit harcamalık film yine de büyüksün mel gibson.
mel gibson'ın uzun zaman sonra beyaz perdeye oyuncu olarak döndüğü intikam temalı aksiyon - dram filmidir.
---spoiler---
film Thomas Craven (mel gibson) adlı bostonlu bir dedektifin, kızının gözlerinin önünde öldürülmesinin üzerine aldığı intikamın hikayesini anlatıyor. ilk başta kızının kendisi yüzünden yanlışlıkla öldürüldüğünü düşünse de sonradan bunun kızının çalıştığı bir nükleer şirket ile ilgili olduğunu anlıyor. kızı bu şirkette çalışıyor ve bu tür şirketlere eylen yapan bir guruba şirketin gizli yerlerine girmeleri için yardım ediyor. şirket de bu gurubu öldürüyor ve çalışanı olan bu kıza hastalık bulaştırıyor. sonrasında da kız babasının (craven) yanındayken şirket tarafından öldürülüyor. mel gibson abimiz de daha önceden braveheart, patriot, ransom gibi filmlerde yaptığı şeyi yaparak, ölen yakınının intikamını alıyor.
filmin beğenilirlik düzeyi hakkında konuşmak gerekirse, şahsi fikrimce istenen şeyi vermiyor. konusu klişe olduğundan söylemiyorum bunu. intikam duygusu eskiyecek bir film teması değildir. law abiding citizen adlı filmde de gördüğümüz üzere bu tema iyi kullanılırsa mükemmel filmler de (son sahnesi hariç tabi) ortaya çıkarılabiliyor. ama bu filmde nedense bir kaç sahne haricinde (ki bunların çoğu filmin sonunda) sizi bağlayacak, şaşırtacak ve etkileyecek br yer yok ne yazık ki. bu durumu mel gibson ve Ray Winstone gibi oyuncular da kurtaramamış. ama tabi bu olumsuzluk üzerinde mel gibson gibi efsanevi bir oyuncunun oynamasının getirdiği yüksek beklenti de etkin olabilir.
en etkileyici sahneler filmin sonlarına doğru olan ve sonunda olan ayar içerikli sahnelerdi. mesela craven'ın kendisine "nasıl bir duygu?" diye soran adamın kafasına silahı dayayıp aynı soruyu kendisine yöneltmesi, filmin sonunda yine craven'ın kızını öldürenleri ve Jedburgh'un da senatör ve yandaşlarını (aniden) öldürmesi, craven ile arabada buluşan kızın ölüm şekli (ulan hep de vahşet içerikli sahneleri beğenmişim ya. manyakmıyım neyim?!) ve tabii ki mel gibson'un kızını hayal ettiği sahneler (ki en etkileyicisi traş olduğu sahne ile filmin başında kızın evden çıkmasıyla vurulmasının bir olduğu sahnelerdi) çok etkileyiciydi.
film hakkında konuşup mel gibson hakkında konuşmazsak olmaz tabi. mel abicim çok yaşlanmışsın ya. biz seni küçüklüğümüzde o efsanevi mad max filmlerinle tanıdık. mad'liğin kalmış ama çevikliğin gitmiş ama oyunculuğun hala çok iyi. ama çok daha iyi filmlerde oynamanı isterim şahsen. ama yaşı da hesaba katarak artık birilerini dövmek zorunda kalacağın filmlerde oynamasan daha iyi olur. hem zaten neler çektin her filmde birilerinin intikamını almaktan be abi. al al bitmez bu intikam. her taraf it çakal kaynıyor. neyse abicim sana mektubum bu kadar ben yine filme döneyim.
yani uzun sözün kısacası ortalama bir aksiyon-dram-polisiye filmi. çok fazla aksiyon bulamayacağınız bir film. eğer kendisinizi kızını kaybetmiş olan craven ile özdeşleştirmek için gayretederseniz film sizi etkileyebilir. hatta gözleriniz yaşarabilir de.
not : bir de şu zencefilli gazozu içtikten sonra ölseydi kızla babası çok daha güzel olurdu. benim içimde ukte kaldı ya. ben içiyim bari yarın.
29 ocak'ta birleşik krallık ve amerika dahil bilimum ülkelerde gösterime girecek olan film. bizde vizyona ne zaman girer bilmem.
fragmandan anlaşılacağı üzere mel abi iyice yaşlanmış.* filmin senaryosu da biraz klasik bir en yakınının ölmesiyle ortaya çıkan intikam alma duygusu ve sonrasında çözülen karmaşık ilişkiler ağı üzerine olsa da mel gibson için gidilir!
2010 ocak ayında gösterime girecek olan, Yeni Zelandalı yönetmen Martin Campbell'in yönetmenliğini üstlendiği, Mel Gibson ve ingiliz aktör Ray Winstone'nin de yer aldığı yapım.