40 yaşındaki Poe, 3 Ekim 1849da Baltimore, Marylandın sokaklarında muazzam bir sefalet ve hezeyan halinde bulundu. Kaldırıldığı Washington Üniversite Hastanesinde dört gün sonra hayatını kaybederken o gün yazarın başına neler geldiğine mantıklı bir açıklama getirilemedi.
Poe, en son 27 Eylülde New Yorktaki evine dönmek üzere Richmond, Virginiadan ayrılırken görülmüştü. Baltimoreda bulunana kadar nerede olduğuna ilişkin bir ipucu yok. Hastanede geçirdiği dört gün boyunca sarhoşlara ayrılan bir bölümde tutuldu ve hiçbir ziyaretçiye izin verilmedi. Ölmeden önceki gece tekrar tekrar Reynolds adını haykırdığı söylenir.
Poenun, üzerindeki sakil görünümüne bakılırsa ona hiç uymayacak şekilde başka birinin giysilerini giyiyor olması gizemi daha da artırıyor. Elbiselerin sahibi asla tanımlanamasa da, bu durum Poenun sokaktan birinin derdest edilip uyuşturulduktan sonra birden fazla mahalde oy kullandırılmasında dayanan ve kafesleme denilen bir oy sahtekarlığına kurban gittiği spekülasyonuna yol açtı. Ancak Poe, Baltimoreda iyi tanınıyordu ve kılıksız haliyle bile birilerince fark edilmemesi imkansızdı.
vaktinden çok çok önce hassaslaşmış ve olgunlaşmış marazlı büyük bir deha . aşağıdaki şiiri 18 yaşındayken yazmıştır .
''
Alnına konsun bu öpüş
Ve,şimdi senden ayrılırken,
itiraf edeyim ki
Günlerimi bir düş
Sayarken yanılmıyorsun;
Ama ,Umut gitmişse uzaklara
Bir gece ya da bir gün
Bir görüntüde ya da bir şeyde olmaksızın
Fark eder mi bu yüzden?
Bütün gördüğümüz ve göründüğümüz
Yalnızca bir düşün içinde bir düş.
Kırılan dalgaların dövdüğü bir kıyının
Haykırışları içinde duruyorum:
Ve altın kum taneleri tutuyorum avucumda
Ne kadar az! Ama nasıl da
Süzülüyorlar parmaklarımın arasından derinlere
Ben ağlarken- ben ağlarken!
Ah Tanrım! Daha sıkı
Tutamaz mıyım onları?
Ah Tanrım! Tekini bile kurtaramaz mıyım acımasız dalgadan?
Bir düşün içinde bir düş mü
Bütün gördüğümüz ve göründüğümüz? ''
27 yaşındayken 13 yaşındaki kuzeniyle evlenmiş bir sübyancıdır . evlendiği kuzeni evlendikten kısa süre sonra hastalanarak ölmüştür . kendi ülkesinden önce fransa' da (bkz: charles baudelaire) tarafından değeri anlaşılmış ve yerlere göklere sığdırılamamıştır . yaşadığı ülke olan abd'de ise edebi çevrelerce ; yok sayılmış , aşağılanmış , (bkz: meczup) ilan edilmiştir . baudelaire ve (bkz: stephane mallarme)olmasa dünya edebiyatı hala ondan habersiz olurdu .
--spoiler--
all that we have seen is a dream within a dream
--spoiler--
\\\"bütün gördüğümüz rüya içinde rüyadır\\\" diyen en büyük amerikan edebiyatçılarından birisidir. kendisi pek bi güzel şiir olan annabel lee\\\'nin şairidir.
seneler seneler evveldi
bir deniz ülkesinde
yaşayan bir kız vardı bileceksiniz
ismi; Annabel Lee
hiçbir şey düşünmezdi sevilmekten
sevmekten başka beni
o çocuk ben çocuk, memleketimiz
o deniz ülkesiydi
sevdalı değil karasevdalıydık
ben ve Annabel Lee
göklerde uçan melekler
kıskanırlardı bizi
bir gün işte bu yüzden göze geldi
o deniz ülkesinde
üşüdü bir rüzgarından bulutun
güzelim Annabel Lee
götürdüler el üstünde
koyup gittiler beni
mezarı oradadır şimdi
o deniz ülkesinde
biz daha bahtiyardık meleklerden
onlar kıskanırdı bizi
evet! Bu yüzden Şahidimdir herkes ve deniz ülkesi
bir gece rüzgarından bulutun
üşüdü gitti Annabel Lee
sevdadan yana kim olursa olsun
yaşca başca ileri
geçemezlerdi bizi
ne yedi kat göklerdeki melekler
ne deniz dibi cinleri
hiç biri ayıramaz beni senden
güzelim Annabel Lee
ay gelir ışır, hayalin erişir
güzelim Annabel Lee
orda gecelerim uzanır beklerim
sevgilim sevgilim hayatım gelinim
o azgın sahildeki
yattığın yerde seni
gerceklikten kendini soyutlamis, polisiye ve bilimkurgu turlerinin yaraticisi, sonsuz ve muhtesem bir dusun gucune sahip sair. poe'yu okurken diger sanat eserlerinde oldugu gibi huzur bulmazsiniz, duygulanmazsiniz, kendinizden bir seyler bulmazsiniz, yalnizca rahatsiz olursunuz ve bu his bir sure sonra hosunuza gitmeye baslar. poe da zaten budur.
siirlerini yazarken basucunda hep sarap bulundurmus olan sair. zaten o siirler ayik kafayla yazilamazdi dedirten cinsten. benim icinse the raven cok ayridir.
2007 yapımı masters of horror adlı dizide " the black cat" bölümüyle hayatını izlediğimiz yazar. ünlü edebiyatçının böyle bir korku-gerilim dizisinde görmek hem orijinal olmuş hem de hikayeye gerçeklik katmıştır. ve benim gibi siyah bir kediniz varsa o bölümden fazla etkilenmeniz muhtemeldir.
"from childhood's hour i have not been
as others were; i have not seen
as others saw; i could not bring
my passions from a common spring.
from the same source i have not taken
my sorrow; i could not awaken
my heart to joy at the same tone;
and all i loved, i loved alone.
then- in my childhood, in the dawn
of a most stormy life- was drawn
from every depth of good and ill
the mystery which binds me still:
from the torrent, or the fountain,
from the red cliff of the mountain,
from the sun that round me rolled
in its autumn tint of gold,
from the lightning in the sky
as it passed me flying by,
from the thunder and the storm,
and the cloud that took the form
(when the rest of heaven was blue)
of a demon in my view."
dizelerine sahip alone adlı şiirin, muhteşem yazarı.
" Sevilmek mi?-öyleyse bırakma yüreğini
Şimdiki yolundan ayrılmaya.
Olduğun her şeyken şimdi,
Olmadığın şey olma.
Böylece kibarlığın, lütfun,
Aşkın güzelliğin,
sonsuz bir övgü konusu olacak yeryüzünde,
ve aşk-basit bir görev. "
amerikan gotik edebiyatının öncülerindendir kendisi. modern anlamda korku, gerilim ve polisiye türlerini ele almıştır. her ne kadar bugün değeri çok bilinse de, hayattayken sık sık küçük düşürülmüş ve aşağılanmıştır. babası evi terketmiş, annesi veremden ölmüş, bir iskoç ailesine evlatlık olarak gitmiştir. öğrencilik hayatında alkol ve kumar ile ilgili pek çok sorunla karşılaşmış. kendisi babasıyla hiç anlaşamadığı için eserlerinde sıklıkla baba ile oğul arasındaki çatışmalardan bahsetmiştir. meyhanede kötü bir halde bulunduktan 4 gün sonra hayatını kaybetmiştir. öldüğünde 40 yaşındaydı. cenazesine ise sadece 4 kişi katılmış. iç ürperten hikayeleri ve harika şiirleri var efenim.
-Dedektif Auguste Dupin Öyküleri
-Morgue Sokağı Cinayetleri
-Altın Böcek
en sevdiklerim.
-Anabell Lee
buyrunuz Sacit Onan'ın sesinden dinleyiniz.
" Dünyanın gerçekleri bana hayal gibi, sadece ve sadece hayal gibi görünürken, buna karşılık, düş ülkesinin çılgınca fikirleri her günkü varoluşumun gıdası değil, bu varoluşun ta kendisi oldu. "
ondokuzuncu yüzyılın hiti; "diri diri gömülmek" mizanseni, yapıtlarında sıklıkla göze çarpar.
ayrıca, yıllanmış, sayfaları kan ağlayan bir ikinci el kitabına, hiçbir şeyin değişilmeyeceği gotik yazar. *