yakın zamana kadar her ölüm yıl dönümünde bilinmeyen birilerinin mezarını ziyaret edip çeşitli hediyeler bıraktığı ünlü edebiyatçı. bu kişilerin kimliği belirsiz olmakla birlikte, anmanın uzun yıllar boyunca devam edişi baba - oğul oldukları fikrinin ortaya atılmasını sağlamıştır.
Öykülerini okuma şerefine henüz nail olamasam da çok güzel şiirleri olan adam.
"Ben zayıftım, çabuk ıslanıyordum
Sevmek bana yaramıyordu,
ben sevilemiyordum." dizeleri ile bizi bizden almıştır.
Liman Kırıntıları
Bahamalı martılar beni çağırdı
bir ikinci bahar gecesi.
Yalan söyledim
yırtık blucinli tayfalara
Seni sevmediğimi söyledim.
Oysa rıhtımlar
en şarkılı dalgalarla yıkanıyordu
Midye kabuklarında sakladım gözyaşlarımı;
Hastaydım
kırık kötümser bir öksürük yapışmıştı boğazıma
Seni unutmak gerekiyordu...
Bahamalı martılar beni çağırdı
bir ikinci bahar gecesi.
iskele fenerlerinin altında oturup
seni bekledim sevgilim
Ellerim ıslaktı, gözlerim ıslaktı.
Gelip caydırabilirdin beni gitmekten
Oturup sigara içer, anlaşabilirdik...
Sana tapacağım yalan değildi
benim olursan
Seni seviyordum, seni istiyordum...
Bahamalı martılar beni çağırdı
bir ikinci bahar gecesi.
Filler gibi içtim liman meyhanelerinde;
seni unutmak için içtim...
Senin sokağında geceler yıldızsızdı
senin sokağında gece yağmur yağıyordu
Ben zayıftım, çabuk ıslanıyordum
Sevmek bana yaramıyordu,
ben sevilemiyordum...
Bahamalı martılar beni çağırdı
bir ikinci bahar gecesi.
Sana bırakacağım bu kentin
üç semtinde üç damla gözyaşı döktüm
Birincisi seni ilk gördüğüm yerdi
ikincisi seni ilk öptüğüm yerdi
Üçüncüsü... söylemeye dilim varmıyor,
üçüncüsü bana git dediğin yerdi
işte bu mısraları orda karalıyorum;
işte demir aldı şilebimiz
Gidiyor, gidiyor, gidiyorum...
"Yersiz bir derinlik düşünceyi karıştırır, zayıflatır; bir noktaya toplanmış, devamlı, dümdüz bir dikkatle bakarsanız, Çoban Yıldızı bile gökyüzünden silinip yok olabilir."
"Uykuların en derininden bile kalkarken, bir düşün ince ağlarını yırtarız. Ama bir saniye sonra (o ağ o kadar çelimsizdir ki) gördüğümüz düşü hatırlamaz oluruz."
dünya edebiyatının en iyilerindendir. yeraltı edebiyatı ile yerüstü edebiyatının kesiştiği belki de tek isimdir. gotik edebiyatın öncülerinden denir. yazdıklarının muhteşem olmasına karşın yaşarken bunun karşılığını görememiş, sefalet içinde yaşayıp ölmüştür. hiç tanımasanız da "kuzgun" şiirini duymuşsunuzdur. en sevdiğim öyküsü "berenice (the teeth)"dir.
Amerikan Gotik edebiyatın öncülerinden biridir. ABD'nin ilk kısa hikâye yazarlarından olan Poe modern anlamda korku, gerilim ve polisiye türlerinin de öncüsüdür.
ayrica 2012 yapimi bir film olan
(bkz: the raven)
(bkz: kuzgun)
filmine de konu olmustur.
filmin basrollerinde john cusack ve alice eve rol almaktadir.