aslında bir halt bilmiyordur. sistemin dayattığı abuk subuk bilgileri ezberleyip sonrada onu sınavda kullanma telaşı içindedir. okumuyordur. yılda birkaç kitap bile okumazken okuduğu sms'in, iletinin, tweet'in, boş içeriklerin sayısı bir kitap edebilir ama içi boş, ufku genişletmeyen yavan bir kitap. şiirin tadını alamayan, romanın rüzgarına kapılmayan bir nesil. daha ilk cümleden son cümleyi kesen ve okumaktan sıkılan hatta onu biraz düşünmeye sevk eden yazıları saçma bulup okumaktan vazgeçen bir moron güruh. okuduğu şeyler de vardır. ucuz ve içi boş, satış kaygısı ile hazırlanmış ticari ve bir o kadar sahte bir inanç sistemi ile bezeli kitaplar. yarına kalmayı bırak, birkaç yıl sonrasına bile kalmayan eserler. peki ya ders kitaplarını hazırlayan devlet ne yapar? daha doğrusu yetki verilen üst düzey memurlar. kendilerini ne kadar geliştiriyorlar. yoksa kendilerini, bir neslin genetiği ile gönüllerince değiştirme yetkisine haiz kimseler olarak mı görüyorlar? rejim ne isterse onu dayatan ve boş kafalarıyla, iş bilmez anlayışları ile hazırladıkları kitaplarla neyi amaçlar? aman canım ben mi kurtaracağım bu ülkeyi mottosu ile hergün mesai yaptıkları konforlu dairelerinde maaşlarını ne kadar hak ediyorlar? bu konformist ve yoz anlayışla bir halt olmayacağını onlar da biliyor. işini bilen memur olarak maaşlarını alıp kendilerini tatmin edip bu pislikten sıyrılma dertlerindeler.
o saçma okul kitabı ile test kitabı arasında en ufak bir bağ yok iken, kutucuk doldurma esasına dayalı, paragrafın şıkları ile sınırlı düşünce yapıysa zahiri bir yazın. itiraz etmek yok. amaç sadece parçaya göre olanı bulmak veya bulmamak. sonuç ne? sonuç, bu soru bitti ötekine geç. yani, koca bir hiç. bu hiçliğe rağmen felsefe yapsak, işin sosyolojik boyutuna baksak ne olur? sınavda çıkmayacaksa, boşver yapmaya gerek yok.