"Osmanlı devrinde ve bugüne kadar geçen Cumhuriyet çağında ve bundan evvelki Türk kültürel çağlarında ve hatta bütün kültürlü medeni cemiyetlerde edebiyat denildiği zaman şu anlaşılır:
Söz ve manayı, yani insan dimağında yer eden her türlü bilgileri ve insan karakterinin en büyük duygularını, bunları dinleyenleri veya okuyanları, çok alakalı kılacak surette söylemek ve yazmak sanatı. Bunun içindir ki edebiyat ister nesir halinde olsun, ister nazım şeklinde olsun, tıpkı resim gibi, heykeltraşlık gibi, bilhassa musiki gibi, güzel sanatlardan sayılagelmektedir…
Bu itibarla, edebiyatın her insan cemiyeti ve bu cemiyetin hal ve istikbalini koruyan ve koruyacak olan, her teşekkül için, en esaslı eğitim vasıtalarından biri olduğu kolaylıkla anlaşılır...
Türk çocuğu konuşurken, onun beyan ve anlatış tarzı, Türk çocuğu yazarken, onun ifade üslubu, kendisini dinleyenleri, onun yürüdüğü yola götürebilecek bu kabiliyeti sayesinde Türk çocuğu kendisini dinleyen veya yazısını okuyanları, peşine takarak yüksek Türk ülküsüne iletebilecek, ulaştırabilecektir."
kaynak: Prof. Dr. Afet inan, Atatürk Hakkındaki Hatıralar ve Belgeler, s. 285)
edebiyat dersinin içeriği sadece kitap okumak üzerine kurulu değildir. edebiyat bir ders olmaktan öte bir sanat dalıdır. aynı zamanda ve pek tabii ki eğitimi verilecektir. hiç bir dersin amacı, kişiyi o dersin içeriği üzerine uzman haline getirmek değildir. zaten verilen bilgiler de bunun için yeterli değerli değildir. hele ki lise düzeyi edebiyet dersleri için, hele ki bizim eğitim sistemimizde. nasıl ki dört işlem bilinerek matematikçi olunamıyor; nasıl ki 1453 bilinerek tarihçi olunamıyor; aynı şekilde alper tunga'yı bilerek de edebiyetçı olunamaz zaten. bu dersle amaçlanan diğer derslerde olduğu gibi bireyleri konuyla alakalı olarak bir fikir sahibi yapmaktır.
hayat, tamamen birşeylere kalıplar dahilinde bakmak, bakmamak ve bakamamaktan oluşmaktadır. bakamamak ancak, kişinin duruma karşı belirli bir tutuma yöneltilmesi sonucu ortaya çıkar. bakmamak sadece bir tepkidir; yarın bir gün o konuyla ilgili fikir edinildiğinde, basit bir cümle onu çürüttüğü zaman,* "keşke birşeyler bilseydim." diyecekse eğer o insan; bilmesi gerekenler öğretilmeyecektir. hiç umrunda değilse de; bilmelidir ki, kendi dilinin matematiğini öğrense; çince ve japoncaya yolu açılacaktır, lakin Türkçe dünyanın en zor 3. dilidir; çin ve japonya'nın stratejik önemi de günden güne artmaktadır.
dolayısıyla neyi tartışmaktayız? Kim Türk Edebiyatı'ndan, ev ödevi dahi olsa birşeyler görmüş olmaktan pişmanlık duymuştur ki? (bkz: ödev verilen kitapların keyifle okunması)
yapılan istatistiklere göre milletçe okumaya günde iki dakika ayırdığımız için, malesef uygulanması sakıncalı bir hededir.
ingiltere'de bir çobana sorun, size shakespeare'den soneler okuyabilir. peki biz edebiyatçılarımızı, kendi dilimizin, kültürümüzün edebiyatçılarını ne kadar tanıyoruz da edebiyat dersini kaldırıveriyoruz?
müfredat hafifletilmelidir o başka. bunun dışında okuyan bir toplum haline de gelebilirsek, edebiyat dersleri doyumsuz bir hal alacaktır.
şu sözlükteki abuk subuk şeyleri okumak zorunuza gitmiyor da, demek dilinizin edebiyatı sarstı sizi. vah vah!
"çitlembik gibi taklalar atan cümleler kurmana vesile olan ders yüklem, tümleç uyumunu öğreten türkçe miydi sanıyorsun" dediğim, teknik olarak da sadece lobları olan bilimum organların ciddiye alıp gülüp geçebileceği önerimsi.
medeniyetlerin varolalı beri duyduğu en büyük kaygı,bilinçaltlarına sinen millete ait maddi ve maneci değerler bütünün zamanın tarihsel süreci içerisinde bir sonraki kuşaklara aktarılıp hazmettirilememesi ve korunamamasıdır. bu noktadan edebiyata bakarsak edebiyat terimsel bakışla bir sanat dalı olmanın yanında hayata kattığı değerler bütünü ile de bir yaşayış disiplinidir bir zevk ve estetik haz biçimi aynı zamanda hayata karşı bir duruş bir bakış ve seziş öğretisidir. bu açıdan edebiyatı sadece 45dklık zaman zarfına sığdırılmış bir "ders" olarak görmek hatadır. ülkemizdeki edebiyat öğretimi baştan sona eleştirilmeli ve gerekirse temeldeki zihniyet değişirilip öğrencileri de verimli kılabilecek yeni programlar oluşturulmalıdır. ancak türk dili ve edebiyatı dersi her zaman olmalıdır. edebiyatı müfredattan kaldırmak bireylerin başarısız oluş nedenleri ile temellendirilemez.böyle bir temellendirme ile bu yargıyı öne sürmek sigara içtiği için spor yapamayan öğrencinin beden eğitimi dersi kaldırılsın mantığından pek de uzak görünmez.kaldı ki bir noktada zaten birey dersten birşeyler almak istiyorsa alır almama gayretinde ise ona da cevabını fuzuli versin.
eyleme tutiye * talim-i edayı kelimat
sözü insan olur amma özü insan olmaz .
Kesinlikle olması durumunda gençliğin iyice bozulacağı durumdur. Hiç olmasa yazılıya çalışırken ya da kopya hazırlarken edebiyatımız hakkında bir görüş sahibi olacakalardır.
edebiyat dersi son iki yıldır "edebiyat" ve "dil ve anlatım" olarak ikiye bölünmüş bir şekilde anlatılıyor. dil ve anlatımda dil bilgisi kuralları, okuduğunu anlama, anlatım türleri ve kendini ifade edebilme yeteneğini geliştirmeye yönelik konular işlenirken, edebiyat'ta edebi eserlerimiz ve eserlerin sahiplerinin hayatları işleniyor. bu eserlerin çoğu, dersin hocaları tarafından bile anlaşılamıyor* ki öğrenciler anlayabilsin.
öğrencilerin bu eserlerdeki söz sanatlarını ezberlemesi* ne kadar anlamlıdır? ya da aruz kalıbının kullanışını öğrenmek neye yarar? sayısal öğrencilerine bu dersi okutmanın sebebi nedir?
edebiyata ilgi duyan öğrenciler de olduğundan bu ders seçmeli olmalıdır.
temel olarak verilmesi gerekten bir dersin mufredattan kaldırılmak ıstenmesını son derece yanlıs bulmaktayım. tamam belki birçok insan bu derste yazarlarımızın hayatlarını şiirlerini yapıtların vs. ogrenmek istemeyebilir fakat her ne kadar edebiyat dersini işlemekten çok sıkılsam da bu dersin verilmesinin hiçbir zaman durdurulmaması gerekmektedir. bu vatanda okul harıcı omrunde kitap okumamıs insanlar var * ama onların bir çoğu yazarlarımızın kım olduklarını bu derste ogrenmektedirler keza diğerlerimizde. e sorarım size biz kendi sanatkarlarımızı bılmezsek bu tarihimizden bihaber olmamızı meydana getirmez mi?. bence bıraz düşünülmeden söylenmıs bır istek sanki bu.
...demek kadar absürt bir şey daha yoktur! işin felsefesine girilecekse eğer edebiyat kimyadan da, fizikten de, matematikten de daha önemli ve işlevsel bir yere sahiptir. Açıkçası edebiyat derslerinden elde edinilmiş bilgiler insanın yaşamı üzerinde daha fazla etkiye sahiptir, hiç değilse genel kültür unsurudur!
edebiyat dersi omasa edebi tarih hakkında fikri olmayan, o güzelim söz sanattlarının kullanıldığı eserleri görmemiş yazar kaynar burası.
he zaten kaynıyor ama , iki paralık üslubu ve iki gramlık yazı diliyle ayarı yemesi muhtemel bu tip yazarların.
edebiyat müfredattan çokarsa, kendilerine bir savunma bulmuş olurlar ya bunlar, o yüzden istiyorlar sanırım.
adamım sözlüğe yazıyosun ama gördüğüm kadar yazmaktan haberin yok dersin, ama cevap hazır; biz edebiyat görmedik.
edebiyat bir dilin temelidir, iyi veya kötü olması önemli değil; o dilde verilmiş eserleri tanımak, söz sanatlarını öğrenmek dili iyi kullanmak için gereklidir.
dilimizin ne kadar vasıflı ve ne kadar meziyetli bir dil olduğunun farkına varılmasını temenni eder, kullanabilme kabiliyeti dilerim.
--spoiler--
ay eveetttt aynen katılıdığım önermeeağğğ : ))))
edebiyat bilmek zorunda değilim, rubaiyi, islamiyet öncesi türk edebiyatının genel özelliklerini, tegazzülün, divan edebiyatının ne oldugunu bilmek zorunda değilim. bence çok banaller, ben epsilon gençlik kulübünden kitaplar okuyor ve 14 yaşında ömer seyfettin'i anlamıyorum. ayrıca da edebiyatı öss'deki paragaf sorularından ibaret sanıyorum. ihihih.
arkadaşlarım bana çok komik oldugumu söylerler, büyüyünce sıtendapçı olcaaağğmmmm..
--spoiler--
bir coğrafyadan, matematikten daha önemli olan ders hakkında istenen, türk toplumunda daha çok yaralar açabilecek istek.
böyle bir şey istenmesinde türk milletinin hem matematikçi, hem tarihçi, hem kimyacı, hem müzisyen, hem şair, hem yazar, hem ressam olmasını isteyen müfredatın, hocaların katkısı büyüktür. ondan dolayı isteyeni suçlayıcı bir yorum da yapılması pek uygun olmaz.
ama toplum için, insanın bir bacağı kadar önemlidir. kimisi bu bacağı kullanmak istemez, sürekli yatar durur, kimisi ise hayatını onun sayesinde kazanır.