edebiyat cephesi

entry45 galeri2
    26.
  1. uslu ayaklarla başlamış yolculuk
    yürünmez öyle, bazen durulur,
    ve iner erenler katına yorgunluk;
    kapanır sükun üzre kitaplar.

    nefeslerle sürüp giden yaşamamız
    bir su kenarına gelir durur;
    ekmekten, şaraptan öte nimetler vardır;
    yürünmez öyle hep, bazen susulur.

    can yücel
    0 ...
  2. 27.
  3. bir sen anlamıyorsun arsız politikacı esnafı,
    onların içinden çıkmış olsan bile
    -gemisini kurtaran kaptan!-
    uzlaşmacı ve hoşgörülü pezevenk.
    namussuzla hırsızla zorbayla,
    bir yatakta koyun koyuna -saltanat!

    salih mirzabeyoğlu
    0 ...
  4. 28.
  5. konuşmuyor, anlatmıyor diye hissetmiyor sanmayın.
    kimisi içine atar çığlıklarını.

    cemal süreya
    0 ...
  6. 29.
  7. “...toplumdaki "fert", hazırlop olarak aileden, okuldan, toplumdan ne aldığının şuuruna erdikçe ve nefs muhasebesine erişip kendi şuurunu "yıkma, yapma ve zenginleşme" şeklin de değiştirdikçe, ilişkiler bütününü değiştirecek "şahsiyet" olur.”

    salih mirzabeyoğlu - marifetname
    0 ...
  8. 30.
  9. eskiden kızardım. daha çok konuşurdum. gülerdim. gülümserdim. beklerdim. umardım. yaşama sevincimi yitirmedim ama kızmıyorum artık.
    daha az konuşuyorum.

    özdemir asaf
    0 ...
  10. 31.
  11. genellikle, dünün borçlarını ödemek için yarınlardan ödünç alırız.

    halil cibran
    1 ...
  12. 32.
  13. ve yanıma yalnız kitaplar alacağım,
    keser kalın yapraklar dıştaki uğultuyu.

    behçet necatigil
    1 ...
  14. 33.
  15. 34.
  16. öyle çabuk geçiyor ki günler
    hele sen de bir bak hayatına.
    daha dün doğmuşuz sanki
    yeni okula başlamışız
    yeni sevmişiz

    öyle çabuk geçiyor ki günler
    hele sen de bir bak hayatına
    yarın bitecek sanki her şey
    yarın ölecek gibiyiz.

    daha doymamışız yaşamasına
    günlerimiz dün bir, bugün iki
    sakın bir şey bırakma yarına
    yarın yok ki.

    özdemir asaf
    0 ...
  17. 35.
  18. ve bir kadın konuştu, "bize acıdan söz et"
    ve o dedi ki:
    acınız, anlayışınızı kuşatan kabuğun kırılışıdır.
    meyvenin çekirdeğinin güneşe çıkması için
    kabuğunun nasıl kırılması gerekliyse,
    siz de acıyı tatmalısınız.

    ve yüreğinizi yaşamınızın gündelik mucizelerinin
    merakı içinde tutabilirseniz, acınız sevincinizden
    daha az mükemmel görünmeyebilir.
    Ve hatta tarlalarınızdan geçip giden
    mevsimleri kanıksadığınız gibi
    yüreğinizin mevsimlerini de kanıksarsınız.

    ve üzüntünüzün kışlarını da
    büyük bir dinginlikle izlersiniz.
    acılarınızı çoğunlukla kendiniz seçersiniz.

    (...)

    halil cibran
    0 ...
  19. 36.
  20. bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
    iki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
    böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
    zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
    bütün kara parçalarında.

    cemal süreya
    1 ...
  21. 37.
  22. onun bedeni bir tımarhane
    içinde çok işçi, deli ve çalışkan!

    onun bedeni bir kule.
    içinde çok basamak, karanlık ve nemli.
    güdürerek çıkarır merdivenlerden,
    ağlatarak indirir aşağı!

    onun bedeni bir küre
    yüzeyi çok giz, parlak ve akışkan.
    döndürdükçe gösterir çarpıtmaz,
    zamana saygılı ve acıyan.

    nilgün marmara
    0 ...
  23. 38.
  24. sisler bulvarı'na akşam çökmüştü
    omuzlarımıza çoktan çökmüştü
    kesik birer kol gibi yalnızdık
    dağlarda ateşler yanmıyordu
    deniz fenerleri sönmüştü
    birbirimizin gözlerini arıyorduk.

    sisler bulvarı'nda seni kaybettim
    sokak lambaları öksürüyordu
    yukarda bulutlar yürüyordu
    terkedilmiş bir çocuk gibiydim
    dokunsanız ağlayacaktım
    yenikapı'da bir tren vardı.

    attila ilhan - sisler bulvarı
    0 ...
  25. 39.
  26. acaba iyi bir şey olacak mı?
    hayır, dedim kendime. iyi şeyler birdenbire olur; bu kadar bekletmez insanı. sürüncemede kalan heyecanlardan ancak kötü şeyler çıkar.

    oğuz atay - korkuyu beklerken
    3 ...
  27. 40.
  28. dünyada bana hiçbir şey, tabiattan melül bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir.

    sabahattin ali - kürk mantolu madonna
    0 ...
  29. 41.
  30. insan dev gibi bir mezar taşının yanından geçiyor da, bana mısın demiyor.
    büyük bir aldanış içindeyiz.

    oğuz atay - oyunlarla yaşayanlar
    1 ...
  31. 42.
  32. batı cephesi gibi farklı bir şey yok hep aynı terennüm hep aynı terane.
    0 ...
  33. 43.
  34. ee, anlatın bakalım, toplumun temellerinin altını oydunuz mu? suçluları aklayıp, suçsuzları mahkum ettiniz mi?

    tolstoy - diriliş
    1 ...
  35. 44.
  36. anlatmakla, önemsiz bir şeye önem vermiş olurum.

    tolstoy
    1 ...
  37. 45.
  38. resim için boya malzemesi şarttır ama, badanacıyla ressam arasındaki fark, terkib keyfiyetine bağlı bir terkib farkıdır…
    unsurların rastgele bir araya getirilmesiyle ekmek bile yapılamaz. bu iki hikmet, terkibin sanat çehresini ve nisbet şartını gösterir.

    salih mirzabeyoğlu - damlaya damlaya
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük