cumhuriyetten sonra böyle olmuştur bu. şimdi bizim aslında divan edebiyatı ve halk edebiyatı diye iki kök çıkış noktamız var. aslında en harbicisi tabi halk edebiyatıdır. bozkırdaki ozan kopuzundan tıngırdatırken divan mı vardı? *
neyse gelelim mevzuya, milli edebiyat kapsamında yazdıkları bi şeye benzeyen adamlar çıkmış tabi. ama sonra orhan veli, melih cevdet, oktay rıfat tayfası garip diye bombok bir şiir akımı ortaya çıkarmışlar ki, bunlardan sonra zaten eli kalem tutan, saçma sapan sıçıp sıvamalarına şiir deyip dayamış.
roman hadisesinde de farklı mıyız sanki? memleketten güya iki romancı çıkmış biri yaşar kemal, öbürü orhan pamuk. ikisi de "lan dur marjinal olalım ki bizi avrupa'da adam yerine koysunlar" hesabı memleketine ağız dolusu küfrediyor.
nihayetinde halk edebiyatı eskisi gibi üretken değil. hala en popüler olanı 1960'larda derlenmiş türküleri dinliyoruz.
divan edebiyatı desek, zaten tiksinç duruma geldi. geçen istiklalden dallamanın birinin kitabını aldım baktım aruz vezni falan yazıyor başında, y.rrrrak gibi yazmış.
nihayetinde dandik bi kamplaşma var şimdi. sol cenahın idol kişisi ve bi şeye benzeyen şiirler yazan adamı nazım hikmet. herkes onu taklid ediyor ve piyasada berbat bi düşük kalite var. özgün yazar kalmadı. sağ cenahın idol kişisi necip fazıl kısakürek. hani şu harrrroini harmanlayıp cıgarayı sarıp çektikten sonra şiir yazan mübarek nur yüzlü. sağcı şairler de onu taklid ediyor.
yav 100 yıldır bi yahya kemal beyatlı çıkmadı, bi fuzuli, bi nefi, bi neyzen tevfik, bi nazım hikmet, bi necip fazıl çıkmadı. çıkanlar paso taklit. bi kilometreden geliyor sayfaların arasındaki bok kokusu. taklit ve bombok kitaplar.
nihayetinde n'Oldu biliyo musunuz?
toplumda edebiyat algısı yamuldu! edebiyat algısı yamulunca kavramlar zengin kullanılamadığı gibi, toplum kendi kavramlarını yitirdi, kendi kavramlarını yitirince onun bunun kavramlarının s.kine t.şağına kurban olup çağdaş ve batılı olmaya başladık, öyle olunca onun bunun kavramlarına sahip olabilecek çapa ve ecnebi diline hakim olmayanlar konuşmak yerine ses çıkarmaya başladı. şimdi de tdk'nın cinyıs dilbilimcileri "ohohoho günde 300 kelimeyle konuşuyo bu ayılar ohohoho" diye ağlanıyorlar.
lan akordu bozulmuş g.t deliği!
sen ne yaptın ki şikayet ediyorsun toplumdan? sebebi sensin bu zoraki angutlaşmanın!
atatürk cumhuriyeti kurduğunda milli kütüphaneler, halk evleri, türk dil kurumları, türk tarih kurumları koymuş çatır çutur her ile. siz ne yaptınız? milletin kavramları, dili s.kertilip göçertilirken göz yumdunuz bunlara.
nihayetinde bi con kristof gıranj, den bıravn gibi piyasa kitabı yazan dallamaların bile edebi üslûbuna "işte budur abi yeaaa" diyebiliyosak bizim dilimiz, edebiyatımız, sanatımız bitmiş. biz bitmişiz.
modern edebiyattan haz almasını bilmeyen kişiliğin yumurtlaması.
divan edebiyatı devrinin en güzel edebiyatıdır ve fakat o edebiyattan da yüzyılda bir iki şair-i azam çıkar. bu devrin çıkardığı şair-i azam sayısı tüm yüzyıllardan fazladır ki yahya kemal, ahmet haşim, tevfik fikret bir dönemin zirvesini yapmış daha ileriye gidilebilecek nokta bırakmamışlardır. milli edebiyat akımı ise bir savaşın harabelerinden çıkan bir edebiyattır. tümüyle değişen bir toplumun bocalama döneminde yaratılmış ve toplumu yönlendirmek için bir araç olarak kullanılmıştır.
garip akımı dünyadaki edebiyat devrimini izleyen, ve edebiyatımızın tekrardan divan -halk edebiyatı boyunduruğunda ilerlemesinden korkan şairler tarafından oluşturulmuştur ki gerek sadeliği gerek lirizmi ile büyük bir şiir oluşturan; orhan veli'nin ölümüyle kısa sürede biten ama bu kısa süre boyunca türk edebiyatında büyük izler bırakan bir akım olmuştur.
daha sonra büyük bir bocalama devrinden geçse de türk edebiyatı özdemir asaf, can yücel, cemal süreyya gibi şair-i azamları birarada görmüş ve bu bocalamadan onlar sayesinde kurtulmuştur.
günümüz edebiyatının kısırlığı tartışılabilir fakat bunda suç ne edebiyatçıların ne de dilbilimcilerindir. suç tümüyle eğitimcilerindir. ziraat mühendisi, işletmeci, hatta veterinerken öğretmen yapılan eğitimcilerin.
roman kısmına hiç değinmedim çünkü roman türk edebiyatında hiç zirve yapamamıştır. şiirle gelen kültür şiirde devam etmiştir.