her zaman bir kaç şarkısı ile anılan insan üstü varlık.halbu ki o 2-3 şarkıyla dile getirelecek biri değildir.grunge'ı iliklerimize kadar hissetmemizi sağlamış,ne punk'a ne metal'e yaklaşmıştır çok farklı işler peşinde koşup ağzımızda her zaman güzel bir tad bırakmıştır.onu dinlemek bulutları izlemek bazen,bazen ağlamak,bazen de yollara düşmek...
(bkz: tom waits) den sonra sesi bu kadar muhteşem bir adam daha tanımadım. bu kadar tatlı, bu kadar içten şarkılar söyleyen ve müzik ile uyum içerisinde ki bir ses tonu, harikulade gerçekten. gecelerin bu ilerlemiş saatlerinde dinlenmesi insana müthiş haz veriyor.
society ile zaten gönüllerde taht kurmuştur. nice zaman oldu ki into the wild'ın şarkılarında kendimizi dünyanın birçok yerine göndermedik ve kaçmak istedik. dinlenesi insandır. amerikan kültüründe alınması gereken birşeyler varsa eddie wedder bunlardan biridir kesinlikle.
pearl jam'in eskiden bad radio diye bi grupta şakıyan benzin istasyonu güzeli yemelik gıranç insan.
takıntım. tapıyorum o derece , hayranlık, aşk falan aştım ben bunları.
dul mul evlenirim seninle be.
(bkz: i knew all rules but rules did not know me)
Tracklist:
1. Can’t Keep
2. Sleeping by Myself
3. Without You
4. More Than You Know
5. Goodbye
6. Broken Heart
7. Satellite
8. Longing to Belong
9. Hey Fahkah
10. You’re True
11. Light Today
12. Sleepless Nights (ft. Glen Hansard)
13. Once in Awhile
14. Waving Palms
15. Tonight You Belong to Me (ft. Cat Power)
16. Dream a Little Dream
böyle bir şey.
eddie vedder abinin ''ukulele songs'' ve ''water on the road'' adında eski ve yeni parçalarından oluşan 2 albüm çıktı! the once filminin romantik irlandalısı, the frames ve the swell season gruplarıyla olayına devam eden glen hansard eşliğinde olan 2 parçası da bulunmaktadır bu albümde.
insanın bütün keyfini sikip atmasına izin vereceği türden bir adam. yani açıyorum bir şarkısını, sanki dünyanın tüm derdi benim omzumda. ama belli ki ben kendisini dinlerken ne kadar acı çekiyorsam o da söylerken o kadar acı çekiyor. hele black söylerken ağlamıyor mu "gel buraya, donatalım masayı, karşılıklı ağlayalım eddie'm." deyip yavşayasım geliyor adama. çok yakışıklı adam zaten, elmacık kemiklerini sevdiğim.
o sesi nasıl elde etmiş bilemiyorum ama erkek olsam çok kıskanırdım sesini. ses tellerini yaladığım.
annesinin kızılderili olmasını sesini süper biçimde etkilemiştir.ben guaranteed çalarken onunda yanımda söylemesi için ömrümden 5 yıl verebileceğim süper ses.
yaşı kemale erse bile hala karizmatik. tabii kendisi ile ilgili söylenecek sözler bundan çok daha fazla... mesela gençken daha yakışıklıydı. keh keh...
gördüğüm en güzel şarkı sözlerini yazmış. gördüğüm en güzel bestelerden bazıları onun elinden. o, gördüğüm en güzel insanlardan, en samimi sanatçılardan biri. aynı bizler gibi mtv' ye gıcık olması, unplugged konserinde tabureden düşmesi, inadına tırmanmaya devam etmesi, black söylerken ağlaması falan. çok garip bi adam cidden, tek kelimeyle süper bi insan. ve şu anda fanboyluğun doruklarındayım. edd vedd gibi de bir kısaltmasını buldum, muhtemelen daha önce farkeden kaç bin insan olduğunu merak ettim bak.
sizlere thoughts arrive like butterflys diyorum, dont call me daughter diyorum, jeremy spoken in the class diyorum.