aslında bir sosyal sorumluluk projesidir. bakmayın karakter sınırına takıldık. neyse.
son derece ağır öğelerle cinsiyet ayrımı yapan film. o kadar ki erkekler kapkaçcı, dolandırıcı, sokaktaki hırsız, bardaki rahatsız edici tip, iş yerinde taciz eden patron yani kısacası toplumda huzur bozan kişiler olarak lanse edilmiş. uzun zamandır bu kadar sinir bozucu kökten feminizm yaklaşımcı bir şey izlememiştim. bu kadar duygu sömürüsü yapılamazdı sanırım. bir erkek olarak belki de işyerinde bir patron veya bardaki bir kişi olarak kendimi aşağılanmış hissettim, her ne kadar hiçbir dişiye kötü muamelem olmasa da.
sonuç olarak amacından ve vermek istediği mesajdan feci şekilde sapmış, erkek cinsine ağır ithamlarda bulunan, anayasadaki eşitlik ilkesine aykırı davranılarak çekilmiş bir film ortaya çıkmış. birisini kutlamak istiyorum şahsen. ecobella?
inanılmaz derecede gerçekçi olan reklam. erkeklerin gözlerindeki o korku ifadeleri aynı bunları yaşayan kadınlarınki gibi.. güzel bir empati kurma aracı. anlayana.
tabi ki bütün erkekler karısını dövmüyor, barda yanındaki kadına asılmıyor, sokakta yürüyen kadının üstüne yürümüyor. ama maalesef bunlardan en az birini yapan erkek sayısı da hayli fazla, kabul etmek gerek. kimseyi aşağıladığı yoktur reklamın kanımca, öyle olsa bir bayan olarak "bu kadar ezilmiyoruz kardeşim, benim patronum bana asılmıyor, abartmışsınız" demem gerekirdi sanırım. ne kadar kabul etmesek de bunlar yaşanıyor, yaşatılıyor. yaşananlar örtbas ediliyor, hoş görülüyor. hepimiz sorumluyuz bundan, sokakta bir kıza terbiyesiz laf atan bir arkadaşımızı uyarmadığımız, karısına şiddet uygulayan komşumuzdan korktuğumuz için polise şikayet etmediğimiz için. bunlara maruz kalanları anlayabilmek için çok ama çok güzel bir reklam, yapanların ellerine sağlık.
dünyada her 3 kadından birinin şiddete maruz kaldığını söyleyen film. filmdeki görüntüler çok tanıdık, sadece bir terslik var göze çarpan. tamam, biraz abartılmış olabilir, ama bunlar olan şeyler. fimin başında kadın olmanın nasıl bir şey olduğunu düşünmekten bahsediyordu, bu şu anlama gelir, hava karardıktan sonra bir sokak aşağıdaki bakkala bile gidememek, gündüz de sadece yolda yürürken yiyecekmiş gibi bakan gözlerle ve çeşitli abazan deyişleriyle karşılaşmak, çocuklarını tek başına büyütmek, bilimum ev işlerini yapmak, minibüs şoförüyle yalnız kaldığında endişelenmek... burdaki temel neden erkekler gibi görünse de, tüm erkeklerin adi sapıklar olduğunu, tüm kadınların melek olduğunu filan söyleyemeyiz. sadece kadınların genel durumuna ve bunun erkeklerin kadına bakışıyla olan ilişkisine dikkat çekilmiş filmde, ki hepsi gerçek. kadına değer veren, kadınlığın ötesinde insana değer veren erkeklere kim ne diyebilir ki zaten...