"Düşünsene, sen de bugünlerde zorla yaşamıyor musun aslında? Geçip gitsin de bitsin diye bekliyorsun sanki. Öyle değil mi?
Vitesi boşa alıp kendine yuvarlanmak, etin o hastalıklı, yumuşak kıvamı alıncaya kadar durmak, sesli mi içinden mi konuştuğunu unutana kadar yalnız kalmak, gitgide 'zaten insanlarla birarada olmanın saçma olduğu' kanısına varmak, derken ipin ucunu kaçırmak...
Bir gün zararsız bir 'mola' gibi başlayan o durma halinin, balçık gibi insanın üzerine yapıştığını söylemişlerdi de, kimse oradan nasıl çıkılacağını dememişti ki..."
"Yara çünkü Filipina, en canlı yeridir gövdenin. Hareket oradadır. Can, tam yaradadır. Biz, yani kimilerimiz, kan gibiyiz. Yaranın olduğu yere doğru akıyoruz. Başka türlü akmayı bilmiyoruz. Bizim için hayat orada."
şimdi yıl olmuş 2012. bu hanım abla çıktığında türkiye'nin gündemi, yunanistan'la it dalaşı, amerika'nın kuzey ırak işgaliydi. yazılarını okuma ihtiyacı duymadım hiç. gitti lübnan'dan, filistin'den bahsetti zamanında. oralardan yazdı yazılarını. önemli bir figürdür kendisi. ortadoğu'yu tükiye'nin gündemine sokmuşluğu vardır. kendisi sokamasa da payı vardır. haz ettim mi? pek değil, ama duygusallığına vurulmuşluğum vardır.
şarkıcının türkücüyü yediği, aslında aynı yapıya sahip insanlardan oluşan bir milletin içinden çıkıp farklı şeylere dikkat çektiği için desteklediğim bir insandır. yamuk yumuk da olsa söyle amk. yanlış da söylese öncü oldu. ne diyelim. düzelmek bizim insanımıza düşüyor.
ne yazar ne çizer bilmem. aynı mecliste bulunmuşluğum vardır ama. sert içkileri sever. muhabbette ettik kendisiyle. güzel insandır kendisi. dünyanın hakimiyeti bu kadına verilse inan savaş falan kalmaz yeryüzünde. (ki hiç siyasi konuşmadık. ama anlaşılıyodu yine de)
popülist sol diye bir kavramı lügate sokmasına ramak kalmıştır. neticede bunları da kendilerine kanaat lideri gibi kabul edecek bir sürü ergen var sokakta. yine de benim kendisine sempatim vardır ama sempati yeterli değil tabii.
bi seri arkadaşı var böyle ama en light formdaki tuna kiremitçi. ondan sonra sevgi pıtırcığı cezmi ersöz geliyor. *
tam bir paralı kalemşördür, az çok kimlerin kuklası olduğu bellidir, sosyalizmden bahsederken, hizmetçisine yaptıkları dilden dile dolaşır zira. küfür etsem olmaz şimdi nasıl ülke lan burası neyse allahtan evde tek başımayım.
romanlarını beğenenler olur beğenmeyenler olur lakin siyasi mesajları, duruşu itibariyle tam bir balondur benim gözümde. solcu maskesini bir an evvel çıkarmalı ve gerçek ideolojisine yönelmelidir. faşizme küfretmek için faşist olmamak gerekir.
faşist: sadece kendi görmek istediklerini gören kimse.
ulkesini yabancilara sikayet etmekten zevk alan , her kurt gerilla dogar gibi sacma sapan bolucu soz soyleyen bu ablamiz, lüks zevklerede sahiptir. Mesela pahali ayakkabi kolleksiyonu ya da fazla para verip silent flight tercihi gibi!!! ülkemizin sozde guzide solcularindandir...
"Bir insan bir insanda başka bir hayatın kapısını görünce aşık olur. Ne mutluluktur öte yandaki, ne de tadıyla meraklandıran bir acı. Aşk diye buna denir: ''Bir insan bir insanda tekinsiz bir ev görür."
--spoiler--
...çünkü, artık çocuk değilsin. Çocuk kalmak üzerine yapılan edebiyatları koy bir kenara, hepsi saçmadır aslında. Büyümek iyidir. Çocuklar insana yakışmayacak kadar acımasız olabilirler. Çocuklar insanlara hak etmedikleri merhametleri gösterebilirler. Çocuklukla ilgili bir tek "şaşırmak yeteneğini" alabilirsin yanına. Almalısın, becerebilirsen mutlaka!*
--spoiler--
üniversiteyi bitirince hemen çalışmaya başlama. git, dolaş, ülkeler gez, aç kal, meteliğe kurşun at, ama ne yap et, koşturmaya başlamadan önce biraz amaçsız yürü. maceraya çık, bedeli ne olursa olsun bunu yap. çünk çünkü hayat, onu erken anladığını sananlardan çok fena alır öcünü. bir şeyi vaktinde yaşamadan geçersen, çok sonra, seni rezil etme pahasına, sana yaşatır o eksik bıraktığın bölümü. âşık mı olmadın on altı yaşında? gelir seni kırk beşinde bulur, en olmaz zamanda. maceraya mı çıkmadın yirminde? sürükleye sürükleye götürür seni otuz beşinde. yırtık kot, yer bezinden hallice bir kazak giyip, nasıl göründüğüne aldırmadan
geçiremedinse öğrencilik yıllarını mesela, elli yaşında, artık kalabalıkların gözleri seni hiç de öyle görmeyi beklemezken, sana giydirir o kot pantolonu. hayatı sakın erkenden yaşama, sonradan çok fena komik eder adamı. serserilik ederek geçirmeli insan serserilik edilecek yaşları. zira atlayıp geçtiğin ne varsa dönüp dolaşıp bulur insanın yakasını. kendini yaşatıncaya kadar yapışıp kalır.
--spoiler--
ama maskesi iyidir; hem solcu hem kadın. bu maske bu ülke için yeterlidir. taxim de 3 kadına, yelkenleri kaldırıp saldıranların ülkesinde insanları bu öge ile daha çabuk etkilersiniz.
