" Ne yapsan gözlerini çıkarıp bir başkasına veremeyeceksin. Kitapların, cümlelerin, müziğin ve dansın asla yetmeyeceğini, anlatamayacağını kabul edeceksin. Yetineceksin."
Bu çocuğun yüzü kalbinize mühür olsun. Bir gün de sevdiğinizle uyanmak nasip olmasın. içinize dermansız bir dert düşsün, hiç uyku uyumayın. Her gün çocuğunuzdan bir haber bekleyin de alamayın. Bir tatlı dost sözü duymadan ömrünüz nihayet etsin. Her sabah boğulacak gibi uyanın. Ve size ne desem az. Size ne desem kifayet etmez.
köşe yazarıdır.düğümlere üfleyen kadınlar adlı arap baharında kadınları anlatan bir kitap yazmıştır.ve gezi parkı eylemlerine verdiği desktekten dolayı iran ajanı ve abd ajanı olduğu bile iddaa edilmiştir ne kadar saçma değil mi hem iran hem abd resmen komedi işte bunlarla dalga geçen güzel yazısından sonra başka güzel ama bu kez şakaya vurup güldürmeyen duygulandıran bir güzel yazı gelmiştir.
Erdoğan'a hitaben yazdığı müthiş yazı;
anlaşıldı komutan..ayrıca bundan 2 sene önce buna benzer emret komutan adlı bir yazı yazdığı için işinden kovulmuş,takip ve tehtid edilmiş..acı.. http://www.ecetemelkuran....-yazisi-anlasildi-komutan
kendini fazla önemseyen kürtsevici. bıkıp usanmadan anlattığı kürt fantezilerinin tek kaşlı karakterleri dışında sayan seven var mı merak ediyorum. kürdofil kavramının literatüre girmesine katkı sağlaması dışında bir fonksiyonunu görmedik.
Artık gerçek yüzümü göstermenin zamanı geldi. Nasılsa hakkımdaki gerçekler öyle ya da böyle, bugün yarın ortaya çıkacak. Madem durum bu, gerçekleri benden duyun diyorum ve açıklıyorum:
Ben Cenevre'den alıyorum emirleri. Bana diyorlar ki "Karıştır Türkiye'yi!" ikiletmiyorum. Şak! Karıştırıyorum hemen. Melih Gökçek efendinin televizyonda gösterdiği, kartpostala yapıştırılmış fotoğrafımın sahteliği ya da Cenevre'ye gitmemiş olmam sizi şüphelendirmesin, telepatiyle haberleşiyoruz zaten biz. Mr. Spak var Cenevre'de, ondan alıyorum emirleri. Tencere kapaklarını yapıştırıyorum kulaklarıma, duyuyorum.
italya'da da tanıdıklarım var. Melih Başgan haklı, ama ayrıntıları bilmiyor. Aynen şu şekilde yapıyoruz:
"Ece sen şimdi oradaki insanları ayaklandırıyore, biz de buradan yönetiyore" diyorlar, ben de diyorum ki "Si Sinyore!" Yoksa onu ispanyollarla mı yapıyordum? Zaten herkes var, Türkiye karşıtı lobi mahşer yeri gibi! Yerler numarasız! Almanlar var, ingilizler var, Amerikalılar zaten mecbur var. Biz bunlarla dünyanın heryerinde buluşup buluşup takılıyore, hain planlar yapıyore yani!
Ahmet Kekeç efendi de "BM'yi müdahaleye çağırdı" demiş benim için. Hayır! Çağırmadım! Kibarca rica ettim. Cevapsız çağrı attım Ban Ki-Moon'a, sağolsun hemen döndü. "Banjo!" dedim, böyle derim ona, hoşuna gidiyor keretanın. "Banjo darling" dedim, "Müsait bir zamanda yapar mıyız bir mühadale? Kırma kalbimi bak!" dedim. Bakacaklar bakalım, ne zaman elleri ererse.
"Onlar iki guççük hanfendü" Hilal ile Ceren'in çılgın gazetecilik araştırmaları sonucu vardıkları CIA ve iran ajanı olduğum sonucu ise yüzde yüz isabetli. ABD ve iran, aynı anda her iki ülkenin de istihbaratına çalışabilecek kadar yetenekli olduğuma karar verdiler, sağolsunlar. CIA'de sabahçı, iran istihbaratında öğlenci olarak çalışıyorum. Akşamları da MI6'den arkadaşlar yalnız bırakmıyorlar, sağolsunlar. Böyle böyle geçiyor günler. Kazandığım parayı da malum, faiz lobisinden çocuklar Wall Street'te değerlendiriyorlar. Hafta sonları da MOSSAD ile brunch'dayız.
Benim adıma porno dergilerinden kestikleri fotoğraflarla sahte hesap açan ve dini bütün olduklarını söyleyen genç arkadaşlara da teşekkürü bir borç bilirim. Hakkımdaki fantezilerinin bu kadar gelişmiş olduğunu tahmin bile edemezdim. Fantezi demişken Taksim meydanında bana yapacakları cinsel içerikli şeyleri acaba namaz aralarında mı planlıyorlar yoksa harcadıkları zamanda kaçırdıkları namazların kazası var mı?
Kafama sıkacaklardan da acaba özel bir ricam olabilir mi? Lütfen arkadan sıkın da hem sizin kim olduğunuz belli olsun hem benim yüzüme zarar gelmesin. Malum tanımakta zorluk çekilebilir. Sizi değil, beni!
Tarık Toros beyleri de unutmuş değilim. Hükümetimizin önünü tek başına tıkayabildiğimi söylüyorlar. Tarık bey, daha önce de söyledim, yine söyleyeyim:
Ben televizyonda kilolu çıkıyorum. Normalde minyonum yani. Görseniz şaşırırsınız. Vallahi!
Burada saymayı unuttuğum daha nice müstesna şahsiyet ve bir o kadar bana atfedilmiş sayısız süper güçler var. Bu teveccühü taşıyabilir miyim bilmiyorum.
Şimdi malesef gitmeliyim. Zira daha Brezilya ile ilgilenmem gerekiyor. 2001 yılında oraya gittiğimde attığım isyan ve ayaklanma tohumları ancak sonuç verdi. Onlarla da ilgilenmeliyim. Adios amigos!
Not: Rus ve Suriye istihbaratlarından özür dilerim. Sizi anamadım arkadaşlar. Henüz sizlerle olan bağlantımdan söz etmedikleri için ben de konuyu açmayayım dedim. Yoksa kalbimdeki yeriniz ayrı, bilirsiniz.
köşe yazarıdır.düğümlere üfleyen kadınlar adlı arap baharında kadınları anlatan bir kitap yazmıştır.ve gezi parkına verdiği destekten dolayı iftira yağmuruna tutulmuştur.bu iftiralarla dalga geçen trajikomik bir yazı yazmıştır.en güldüğüm bölümü budur..
yazısından bir bölüm..
"Onlar iki guççük hanfendü" Hilal ile Ceren'in çılgın gazetecilik araştırmaları sonucu vardıkları CIA ve iran ajanı olduğum sonucu ise yüzde yüz isabetli. ABD ve iran, aynı anda her iki ülkenin de istihbaratına çalışabilecek kadar yetenekli olduğuma karar verdiler, sağolsunlar. CIA'de sabahçı, iran istihbaratında öğlenci olarak çalışıyorum. Akşamları da MI6'den arkadaşlar yalnız bırakmıyorlar, sağolsunlar. Böyle böyle geçiyor günler. Kazandığım parayı da malum, faiz lobisinden çocuklar Wall Street'te değerlendiriyorlar. Hafta sonları da MOSSAD ile brunch'dayız
Not: Rus ve Suriye istihbaratlarından özür dilerim. Sizi anamadım arkadaşlar. Henüz sizlerle olan bağlantımdan söz etmedikleri için ben de konuyu açmayayım dedim. Yoksa kalbimdeki yeriniz ayrı, bilirsiniz.
(ece temelkuran)
Bize ne kadar çok tahammül etmişsin meğer Komutan! Meğer ne tiksinmişsin bizden de içine atmışsın. Gazlayıp böcekler gibi kaçışımızı izlemek istemişsin demek bunca yıl. Demek bunca yıl dermansız dertlere düşelim de bir hekim bile bulamayalım istemişsin. Bir avukat bile gelmesin yardımımıza. Polis alıp bizi götürsün bir daha bizden haber alınamasın istemişsin. Sığındığımız yerlerde bile nefes alamayıp boğulalım istemişsin. Yoksa önceki gece niye jandarmanı, polisin yığıp üzerimize, doktorları gözaltına alıp avukatlara bile nerede olduğumuzu söylemeyesin ki! Sen bizden hep tiksinmişsin komutan. Haydi şimdi açıkça söyle. Söyle de bitsin bu yalan oyunu.
Kalplerini neyle mühürledin Komutan?
Hala senin doğruyu söyleyen bir "dünya lideri" olduğuna inananlar var Komutan! Kızların ve oğlanların 15 gündür masum insanlara etmedikleri hakareti, tehdidi bırakmadılar. Sen bunları nasıl zehirlediysen Komutan, minicik çocuklar gazdan yaralanırken dalga geçiyorlar, gevrek gevrek gülüyorlar. Komutan sen bunlara ne yaptın? Senin sivil askerlerin artık ufacık çocuklara bile merhamet etmiyor. Sen bunların kalbini nasıl mühürledin Komutan? Neyle? Hepimizin ölmesini istiyorlar. Yoo, hiç de abartmıyorum. Ben ve benim gibi insanların hepsi günlerdir ölümle tehdit ediliyor, aşağılanıyorlar.
Emret kölelerine Komutan!
Hey Komutan! Kendisine saldırılırken sokak köpeklerinin gözyaşlarını silen insanlardan bahsediyorum. Onlar artık "üç-beş ağaç için" yapmıyor bunları. Ama belli ki sen de bir AVM için yapmıyorsun. Peki niçin bu kadar çok yalan söylüyorsun Komutan? Hala camide içtiler, çadırda bilmem ne yaptılar diye niye hala öfkeli küçük askerlerini üzerimize sürüyorsun? Sen biz ölelim istiyorsun değil mi? Ölemim de kurtul, değil mi? Öldükçe çoğalır insanlar, sen iyi bilirsin. Aşağılandıkça dikleşir, tehdit edildikçe güçlenir. Sen bunları iyi bilirsin. Bu insanları sen kendinden daha az mı gururlu sandın Komutan? Söyle kölelerine sana görüntüleri göstersinler. Yüzlerine bak o çocukların. Kimi öldürmeye çalıştığına iyi bak. Bir AVM uğruna, senin iktidarın uğruna ne güneşler batıyor, gör bunu Komutan!
Senin durumun fena Komutan!
Ne çok pusucuymuşsun be Komutan! Bu çocuklar silahsız-külahsız düelloya davet ettiler seni. Sen arkalarından dolaşıp küçük askerlerinle, yalanlarınla ve binbir türlü oyunlarınla kandırdın onları. Senin gazetelerin, televizyonların göstermiyor diye sakın içini rahatlatma. Çünkü artık herkes kendi gözleriyle gördü. Ben senin gibi kelle hesabı yapamam, yüzde kaçtır bilmem. Ama bu memleket tarihinin en büyük ayaklanmasını gördü. Ömürleri oldukça unutmayacakları bir geceydi. Artık herkesin kendi hikayesi var Komutan. Senin durumun çok fena yani, bilesin.
Açık konuş Komutan!
Uluslararası bir oyun mu var? Bilemem. Ama sen bu uluslararası oyunları iyi bilirsin Komutan. Belki seni o koltuğa getiren oyunlardan biri sana karşı oynanıyor şimdi. Belki bu yüzden asabın bu kadar bozuk. Ben oralarını bilemem, biz bilemeyiz. Bizim senin ve çılgın kölelerin kadar "network"ümüz olmadı hiç. Hiç de olmayacak. Bizim bildiğimiz şudur Komutan: Sen ilaçlı sularla derimizi yaktın. Elektrikleri kesip sopalı adamlarını üzerimize saldın. Ara sokaklarda insan avına çıkardın askerlerini. Gençlerimizin kafasına sıktırdın Komutan! Bizim bildiğimiz bu. Senin bildiğin ne? Açıkça söyle biz de bilelim.
Var mısın Komutan?
Hey Komutan! Bundan iki yıl önce sana bir yazı yazmıştım, hatırladın mı? "Emret Komutan!" diye başlıyordu. Ertesi gün işimden olduğum gibi o çılgın kölelerin hep beraber bana bir yıl hayatı zindan ettiler. Etmediklerini bırakmadılar. Nereye gitsem peşimdeydiler, ne zaman gık desem tepemdeydiler. Parmaklarını gözüme sokup tehditler ettiler. Ben seninkileri iyi bilirim Komutan! Sen de şimdi bizimkileri bildin mi! Bizde tehdit, pusu, oyun, yalan dolan yok. Bizimkiler de böyle işte Komutan. Sokakta hepsi, yüzüyle, adıyla, açık açık. Bir tek yürekleri var ortaya koyacak. Söyle şimdi Komutan:
müthiş kadındır. duyguları türkiye için fazladır... Düğümlere üfleyen kadınlar ise olağanüstüdür.. hiç bir akepeli o tahrir meydanında geçen olayları okumuş mudur acaba? türkiye, özendiği müslüman ülkeleri, o zavallı arap-ortadoğu ülkelerine mi dönüşmek istiyor gerçekten? sadece din için, sadece inanç için...neyse... Direnişe destek verdiği için şeriatçılar tarafından sevilmiyor artık... ne güzel!
gerçek bir kezban. günümüz kezban yakıştırmasını da hiç sevmem, anlamsız bir yaftadır ama bu kadın tam da o şekil. hakaret anlamında söylemiyorum. zira her türlü insan var, olmalı, saygılıyız.
ben hâlâ kendisinden bir açıklama göremedim. şayet şu saate kadar direnişler hakkında konuşmadıysa beni çok şaşırtmıştır. fakat, ne ana akım medyada ne de sosyal medyada kendisine ait bir açıklama bulamadım. umarım ben bulamamışmdır.