ece temelkuran

entry606 galeri14 video2
    105.
  1. bugünkü yazısı ile taraf güruhuna ve özellikle yıldıray oğur ın kadrolu solcu tasvirine güzelden bir ayar vermiş yazar.

    ' benim (her ne demekse) kadrolu solcu olduğumu yazdırmak için çaçaron çocuklar nasıl köşe yazarı kılığına sokulup ortalığa fırlatıldılar? '

    yazının tamamı için;

    http://www.milliyet.com.t...e%20Temelkuran&ver=46

    buda; değerli genç sivil yıldıray oğur un yazısı;

    http://www.taraf.com.tr/yazar.asp?mid=1519
    3 ...
  2. 104.
  3. (bkz: ece temelkuran a fahişe denilmesi)

    eskiden büyüklerimizin şöyle bir sözü vardı, "kişi kendi lakabını kendisi yayar". şimdi ece hanım ülkeyi kötülemek için gitmiş bir yabancı gazeteye bu kendisi ile ilgili sözü söylemiş, türkiye de sokaklar sapıklarla dolu sakın gelemyin anlamında söylenmiş bir korkutma sözüdür bu, e ece hanım senin yaptıgına ne denir şimdi, diyesi geliyor insanın.
    0 ...
  4. 103.
  5. 102.
  6. "ben de 'magdur olmak istiyorum!' " baslikli yazisiyla cok guzel ayar veren* kose yazari. ilgiyle takip ediyoruz efendim..

    http://milliyet.com.tr/Ya...e%20Temelkuran&ver=91
    1 ...
  7. 101.
  8. candır.. yine duygularımıza tercüman olmuştur..sabah sabah yutkunup birdaha düşünmemize yol açmıştır.

    'Kalbimdekini itiraf edeyim. Böyle günlerde yazılacak bir şey olmuyor aslında. ;Canım yazmak istemiyor; meselesi değil, hakikaten yazılacak bir şey olmuyor. Gerçek bu. Ne söyleyeceksiniz?

    Ekranların tesadüf ettiği görgü tanıklarının ‘Sallandıracaksın birkaç tanesini; derken ne kadar yanıldığını mı? Korkuyla karşılaşan insanların güvenliği, dolayısıyla polis devletini giderek daha çok kutsallaştıracağını mı?

    Şiddetin normalleşmesinin kurban ile faili hercümerç ettiğini, faillerin kurban, kurbanların fail olduğunu mu? Korkmuş insanlar gibi korkmuş ülkelerin de her şeyi yapabileceklerini mi?
    Bir bebek ölünce insanın söyleyecek bir şeyi kalmaz. Nokta.'

    http://www.milliyet.com.t...e%20Temelkuran&ver=84
    5 ...
  9. 100.
  10. link vererek bu yazıyı heba etmek istemiyorum...şöyle bir yazı yazmıştır 9 kasım 2005 te..

    --spoiler--
    Yeryüzü ayaklanacak!

    Yüzlerini göstermeyen gölgeler Paris'in gettolarında ayaklandı. Alevlerin önünde birer kara gövde olarak ellerini kaldırıyorlar şimdi, zafer işaretleriyle bütün dünya gazetelerinin birinci sayfasına çıkıyorlar. Avrupa başkentleri diken üzerinde. Kaybedecek hiçbir şeyi kalmamış insanlarla konuşmak için bir dil arıyorlar.

    Yeniden iki kutup
    Ah! Nasıl da kifayetsiz kurdukları 'çokkültürlülük' cümleleri! Ne?! Ne var?! Koca yeryüzünün G8 toplantılarından yönetilebileceğini sanan, Asyalı çocukları çokuluslu şirketlerin 'köle fabrikalarında' çalıştıran, alçakça bir açgözlülükle ucuz emeği ararken sınır tanımayan sermayeyi meşrulaştıran, orduları ve şirketleriyle mazlum halkların üzerine çullanan, yedikçe daha çok acıkan ve adlı adınca insan kanıyla ve parçalanmış insanlık onuruyla beslenen, Güney'in kanını emip Kuzey'de şöminelerinin başında yağlı ballı reklamlar arasında uzaklardan gelen savaş ve açlık haberlerini hayıflanarak izleyen, 'Aman komünizm olmasın da ne olursa olsun' cümlesiyle beslenen işkencehanelerde düşünen bütün insanları iğdiş eden bu sistem ne bekliyordu?

    Aynı şiddette cevap
    Bütün bu yaptıklarının bir bedeli olmayacağını mı? Sistem ne yaptıysa, nasıl yaptıysa, aynı şekilde ve aynı şiddette alıyor cevabını.
    Üzgünüm ama 'tek kutuplu' diye zafer ayinleri yaparak etrafında döndükleri yeryüzünde, bu kez 'sosyalizmden de beter' bir tehlike var: Açlığın laneti, yoksulluğun vahşeti. Hanımlar beyler, dünya yeniden iki kutuplu: imparatorluk ve yoksullar!
    Benim düşündüğüm başlığı Le Monde attı: Paris Komünü! Evet, yaşananlar Paris Komünü'nü andırıyor. Fakat bir farkla: Bu kez insanlar ellerinde 'büyük söylemlerin' yazılı olduğu metinler tutmuyor. Bu, metinsiz ve dilsiz bir ayaklanma! Bu, yoksulluğun ayaklanması.
    Bundan birkaç yıl önce Wallerstein ayaklanmanın bütün yeryüzünü elli yıl içinde saracağını yazmıştı. Negri ve Hardt yazdıkları 'Yoksulluk' kitabında, yeryüzü yoksullarının, bu sözcüklerle olmasa da, kimliksiz bulutlar olarak ayaklanacağını söylemişti. Latin Amerikalı yazarlar kendi bölgelerinde gördüklerini anlatıyordu.
    Benim de izlediğim Dünya Sosyal Forum'larında ne konuşuluyordu sanıyorsunuz? insanların nasıl ayaklanacağı ve ayaklandıklarında ne olacağıydı hep meselemiz.
    Ya Venezüella? Oraya niye gittik ki? Çünkü birkaç yıl önce aynı ayaklanmayı onlar da yaşadı. Bir lider buluncaya kadar şehri yağmaladı yoksullar. Sonra bir liderle aynı ayaklanma enerjisini devrime akıttılar. Şimdi başkent Caracas'ta yağma ile değil, düzenli bir biçimde hayatı ele geçiriyor yoksullar.

    isyana lider bulunacak
    Avrupa'nın arka sokaklarında yaşayan, kanı emilmiş Güney yarımküreden gelen bu insanlar da pek yakında kendilerine liderler bulacaklar. Çünkü dilsiz, söz söyleyemeyen bir ayaklanma sürdürülemez. Öfkeleri ve farklılıkları sürdüğü sürece bu isyan enerjisi kendisine bir lider arayacak ve nihayet bulacak. Görürsünüz, pek yakında başka Avrupa kentlerinde de benzer olaylar çıkacak. Bu işin rengi çok değişecek!
    'Yoksullar sisteme aynı biçimde cevap veriyor' dedim. Neo-liberal sistem hangi şiddette uyguladıysa kâr vahşetini insanlık üzerinde, şimdi insanlık da aynı şiddette veriyor cevabını. Nasıl hukuk ve sınır tanımayan yöntemlerle ezildiyse insanlar, öyle hukuksuz ve sınırsız ayağa kalkıyorlar şimdi Başbakan Erdoğan'ın söylediği türban meselesine gelince... O kadar önemsiz ki... O kadar önemsiz ki!
    --spoiler--

    (bkz: yeryüzü ayaklanacak)
    1 ...
  11. 99.
  12. 20 ocak 2008 tarihli milliyet gazetesindeki, "facebook'un ardındaki gerçek" başlığıyla kaleme aldığı köşe yazısı, çok etkileyici olan yazar. duvara asılsa yeridir.
    1 ...
  13. 98.
  14. bu ülkeyi neden seviyoruz sorusunun cevaplarından biridir ece temelkuran.
    5 ...
  15. 97.
  16. kendine ozgu, enteresan bir duyarlilik gelistirmis, 73lu olduguna inanamadigim insan.

    "nasil yazildigini bilsek birbirimizin isimlerinin, anlamlarimizi bilsek karsilikli. herkes ayni sesle soyleyebilse isimlerini, yarisi fisildanmasa.."
    1 ...
  17. 96.
  18. savastan ve savasın iğrencliğinden bahseden, bundan nefret ettiğini acık acık dile getiren ve bu yuzden rahatsız olan kesim tarafından hain ilan edilen yazar. en azından fikirleri var, arkasında duruyor ve fikirlerini dogru ifade ediyor diye bile saygı duyulması gereken kişi.
    4 ...
  19. 95.
  20. 25.05.08 tarihli milliyetteki yazisiyla gozleri dolduran, "niye bi kumruya rastlayamiyorum ki ben de?" diye sorduran, hos insan...

    "...Sizi yazıyorum ve sizin gibi kumrular yüzünden hâlâ dünyanın döndüğünü..."

    http://www.milliyet.com.t...ate=25.05.2008&ver=30
    2 ...
  21. 94.
  22. tamlamalari, tasvirleri, gozlem yetenegiyle turkiyede parmakla gosterilebilecek; duyarliligi dunyaya fazla gelen; memleket meselelerini dusunmekten kendini yipratmis; yasindan buyuk gosteren; yazi dizileriyle takdir toplayan; ozellikle tarlabasi ile ilgili yazisiyla istanbulun yaralarina parmak sokan, cesaretiyle urkuten izmirli yazar.
    3 ...
  23. 93.
  24. solcuyum diyerek ahkam kesip meshur gazetesinin diger odalarına bakmayan yazardır.
    3 ...
  25. 92.
  26. Suikast yöntemi ile katledilen araştırmacı-gazeteci Uğur Mumcu'nun oğlu Özgür Mumcu ile evlenen, selamı dahi tutarlı kadın.

    (bkz: Uğur Mumcu)
    0 ...
  27. 91.
  28. 90.
  29. sevdiğimiz bir yazardır lakin, para kazanmaya başladıkça toplumdan birazcık daha uzaklaşmış olduğu görülmektedir ki buda üzünülesi bir durumdur.
    1 ...
  30. 89.
  31. eski bilgisayarcilardan baris temelkuran'in da ablasidir kendileri ayni zamanda.
    2 ...
  32. 88.
  33. diyarbakır'dan edindiği izlenimleri pazartesiden itibaren milliyet'te yazı dizisi olarak yayınlanacak yazar.
    2 ...
  34. 87.
  35. http://www.milliyet.com.t.../24/yazar/temelkuran.html sayfasındaki yazısı zamanlaması itibari ile son derece yerinde ve geniş perspektifli olduğundan hayran olunası yazardır.
    0 ...
  36. 86.
  37. 85.
  38. bugünki yazısında savaş çığırtkanlığı yapmaktan bıkmayan liderlere "bir grup vatandaşla" konuşulsun çağrısında bulunan yazar. gayet güzel anlatmış nereye gittiğimizi, nasıl bir iç savaşa sürüklendiğimizi http://www.milliyet.com.t.../24/yazar/temelkuran.html
    1 ...
  39. 84.
  40. kağıt üzerinde solculuk oynayan stlize sosyalist.
    2 ...
  41. 83.
  42. ne anlayatim ben sana kitabının kapağı çok anlamlı ve etkileyici olmuştur. zira kapağın üst kısmında kırmızı bir kumaş vardır. bu kumaş parçası ölüm orucundaki insanların başında bulunan kumaşla aynıdır. o yüzden, o kapağı tasarlayan kimse tebrik etmek lazımdır.
    2 ...
  43. 82.
  44. "... Belki Başbakan bilmiyor ama lafın esası ve devamı şöyledir:
    'Ein stad, ein folk, ein Führer!'
    Yani 'Tek devlet, tek halk, tek lider!'
    Nazizmin meşhur sloganıdır... "

    gibilerinden bir seyler yazmis yazar su yazisinda
    --spoiler--
    http://www.milliyet.com.t.../25/yazar/temelkuran.html
    --spoiler--

    belki basbakan bilmiyordur lafin esasi ve devami söyledir küstahligi olmasa üzerinde durmaya bile degmezdi ama, bu durumda boynumuza borc oldu.

    o lafin esasi devrimci sirin'in iddia ettigi gibi "ein stad, ein folk, ein führer" degildir. bir defa almanca'da stad diye bir kelime yok. olsa olsa stadt tir o ama o da burda kullanilmaz zaten lafin esasinda da kullanilmamistir. ikincisi folk almanca degildir. ingilizce bilen herkes bilir bunu. onun almancadaki karsiligi volk dur. bir tek führer de hata yok.

    lafin esasi ve dogrusu ise su: "ein Volk, ein Reich, ein Führer"

    kaynak mi:

    --spoiler--
    http://de.wikipedia.org/wiki/Deutsche_Frage
    --spoiler--

    "... Die NS-Propaganda prägte dabei den Stehsatz: Ein Volk, ein Reich, ein Führer!." yukardaki linkin icerisinden.
    2 ...
  45. 81.
  46. kendisini elestirdigi icin "güclü" iliskilerini kullanarak ayni grupta yazan bir baska meslektasini isten attiran emekci, ezilenin yaninda, patrolarin karsisinda duran insan.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük