politik yazılarını okumuyorum, bilmiyorum, ama ece hanım cok kendime benzettigim bir hanım. o cocukca nesesi, o kusup kusup bir dondurmaya barısması, o umutsuzluklardan umut yaratması filan. ne bilim. okurken cok kendimi buldugum bir kadın.
politik kimligiyle ilgilenmiyorum.
ondan okuduklarım:
-iceriden kıyıdan konusmalar
-muz sesleri
-dugumlere ufleyen kadınlar
-olmayan kuşlar ansiklopedisi
-iyilik güzellik
-ikinci yarısı
cok mert, cok durust, cok kisilikli bir durusu olduguna da inanıyorum.
bu da onu cok sevmemi saglıyor.
bok çukurundan farksız olan cihangir solunun gerzek temsilcilerindendir. azılı bir pkk'lı ve kürdofildir. kendini 7/24 kürdolara bafiletmek istemektedir. ancak kıçımızın aydını ve gazetecisidir. sinsi solcuların sol jargonları kullanarak nasıl şirin görünebildiğinin en büyük kanıtlarından biridir. solcuların büyük çoğunluğu gibi ağır türk düşmanıdır. kendisinin beyni çürümüştür ve beyin nakli yapılması gerekmektedir.
Özgür mumcuyu da fikirsel anlamda kendine benzetmiş olan Cihangir solcusu, kürtçü.
Hukukçu kökenli olması, edebiyata da merak salması gibi nedenlerle abdurrahman çelebi muamelesi görmüştür.
Bir dönem çok reveçtaydı pek çokları gibi, gündemden düştü unutuldu.
Yüzünü yaprak dökümündeki fikrete benzetiyorum, bir de çocuksu bir suratı vardı geçen sene bir videoda gördüğüm üzere o da yıllanmadan nasibini almış.
Hillary clintonla görüşmüşlüğü vardır.
Vatanı vatanın değerlerini acık artırmaya çıkartarak bir dönem ekmek yemişti. Şimdi ne yapıyor merak ediyorum. Başı çektiği bir barış projesi vardı kendi deyimiyle. Hakkârili diyarbarlı cocukların gönlünü hoş etmeye çalışıyordu. Tahiminin bu işi tek başına gögüsleyerek hoş ediyordur Diyarbakırlıları.
Bir ara baya baya terör seviciydi, revaçta olan bir isimdi. Şimdi her sönen balon gibi unutuldu. Normal olanı bu gerçi. Tarih, iyilere bile ömür biçiyor.
düğümlere üfleyen kadınlar kitabını okumuştum. arap baharı nın dört ortadoğulu kadının gözünden anlatıldığı. hikaye de kurgu da çok sürükleyici gelmedi. oryantalist yüzeysel bir kuşbakışının ötesine geçememiş ne yazık ki. konu enteresan gelince çok hevesle almıştım oysa kitabı.
hep merak ederim gazetecilerin bu ısrarlı roman yaz(a)ma(ma) merakı sadece bizim ülkemize özgü bir davranış mı?
kim ne derse desin ece temelkuranı aşırı sert bir şekilde eleştirmeyeceğim. milliyetçiler kusura bakmayın; piyasada saçma sapan tipler varken ece temelkuranı yerde yere vuramayacağım. ayşe arman, ayşe özyılmazel, nagehan alçı gibi tiplerin gazeteci olduğu bir ülkede ece temelkuran`ın gazeteci olması, düşüncelerini açık bir şekilde ifade etmesi normaldir. gerçek bir gazeteci ve köşe yazarı olmak; siyaset, kültür-sanat, sosyoloji vs her konuda düşünceleri mantıklı bir şekilde ifade etmek, farklı konularda, olaylarla, toplumlarla ilgili araştırma ve gözlem yapmaktır. siyasi görüşü nasıl olursa olsun bu kurala uyan basın çalışanlarının hepsi gazetelik mesleğini düzgün yapanlardır. ece temelkuran, bu tanıma uyanlardandır. aynısını ayşe arman, ayşe özyılmazel, nagehan alçı gibi tipler ise bu kategoride yer almadıkları halde birilerinin torpiliyle gazetecilik (!) yapmaktadırlar.
ayşe armanın bazı röportajları fena değildir. ancak köşe yazılarının çoğu berbat ötesidir. "sevgilimle(kocası) şöyle seviştik.", "kızım alya şöyle yaptı." " 18 yaşımda eski sevgilimden hamile kaldım." "arkadaşlarımla bebekte buluştuk." "almanyada alman kuzenimin düğününe gittim. mami (annesi)m alman olduğu için şanslıyım." vb. yazılar yazmakla; dergilere vs mankenleri gibi poz vermekle gazeteci olunmaz. yaş olmuş 45-46, bu ülkede kendisiyle aynı yaşta olan birçok kadının yapmayacağı uç hareketlerde bulunuyor. kendisiyle aynı gazetede çalışan ömür gedikin yazıları bile bu kadınınkinden daha kalitelidir.
ayşe özyılmazel, rtenin damadının genel müdür olduğu sabah gazetesinde "ivana sertin tipsiz ve karaktersiz kocası tarafından aldatılması" gibi magazinsel konularda toplum için önemli olmayan gereksiz yazılar yazmaktadır.
nagehan alçı ise kocası rok ile birlikte ayrı bir cinstir.
yukarıdaki olumsuz örneklere baktığımda ece temelkuran`ı ,onun gibi düşünenleri ya da ondan farklı siyasi görüşe sahip olup ta magazinsel olmayan gazetecileri çok sert eleştiremiyorum.
edit: burada ece temelkuran`ın siyasi görüşünü öven bir yazı yazmadım. sadece magazinsel işlerle uğraşanlar varken kendisini ağır bir şekilde eleştirmediğimi yazdım. bazıları bu yazıyı k.çından anlamış. ece temelkuran hakkında söylediklerimin aynısı kendisinden farklı görüşe sahip olan bazı basın çalışanları için de geçerli.
Türk düşmanı.
Yazdığı yazıları az çok takip eden bunun nasıl bir ideoloji yalaması olduğunu bilir. Bunun ve bunun gibilerin barış kisvesine gizlenmiş gerçek yüzlerini sizlere göstereceğiz.
Mart 2013. Ece Temelkuran Birgün gazetesinde ki "savaşma seviş" yazısında şunları yazar;
“Yaklaşık on yıldır yürüttüğüm şahsi bir ‘barış projem’ var. Politik mi emin değilim, fakat reel olmadığı muhakkak. ‘Annelerini kurtarmak için büyüyen Doğulu çocuklarla’ onlara hiç benzemeyen ve şifası garantili neşeli Batılı kızları biraraya getirmekle ilgili bir şey bu. Dışarıdan bakınca bir tür çöpçatanlık işi gibi.” “Doğulu çocuklarla onlara hiç benzemeyen ve şifası garantili neşeli Batılı kızları biraraya getirmek…”
Yani izmirli kızları k.rt erkelere pazarlıyor apaçık. Bunu da "barış elçiliği" gibi lanse ediyor. Bu mudur barış amına kodumun salağı ? Bu kadın yıllardır PKK propagandası, PKK yalamalığı yapmaktadır. Türk askeri Güneydoğu'da şehit olduğu zaman hiçbir yazı yazmayıp hiçbir şekilde bu konuya değinmez iken Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Sınırötesi harekatların da, PKK operasyonlarında orduyu kötülemek için bir yerlerini yırtan bir kadından ne beklersiniz ? Bizim için önce Anadolu kurtarılmalı. Bırakın Turan hayallerinizi. Düşman içimizde. Bizim amacımız size bu düşmanları tanıtmak, göstermek.
solcu bir arkadaşımı fena etkileyen yazar, kız böyle saçma saçma şiirimsi politik mesajlar yazıyor her yere, ece temelkuran kitaplarının resimlerini paylaşarak instagramda ve twitterda ne kadar kültürlü ve politik olduğunu gösteriyor. arkadaşımada bu hanımefendiye de sinir oldum.