ece temelkuran

entry606 galeri14
    100.
  1. link vererek bu yazıyı heba etmek istemiyorum...şöyle bir yazı yazmıştır 9 kasım 2005 te..

    --spoiler--
    Yeryüzü ayaklanacak!

    Yüzlerini göstermeyen gölgeler Paris'in gettolarında ayaklandı. Alevlerin önünde birer kara gövde olarak ellerini kaldırıyorlar şimdi, zafer işaretleriyle bütün dünya gazetelerinin birinci sayfasına çıkıyorlar. Avrupa başkentleri diken üzerinde. Kaybedecek hiçbir şeyi kalmamış insanlarla konuşmak için bir dil arıyorlar.

    Yeniden iki kutup
    Ah! Nasıl da kifayetsiz kurdukları 'çokkültürlülük' cümleleri! Ne?! Ne var?! Koca yeryüzünün G8 toplantılarından yönetilebileceğini sanan, Asyalı çocukları çokuluslu şirketlerin 'köle fabrikalarında' çalıştıran, alçakça bir açgözlülükle ucuz emeği ararken sınır tanımayan sermayeyi meşrulaştıran, orduları ve şirketleriyle mazlum halkların üzerine çullanan, yedikçe daha çok acıkan ve adlı adınca insan kanıyla ve parçalanmış insanlık onuruyla beslenen, Güney'in kanını emip Kuzey'de şöminelerinin başında yağlı ballı reklamlar arasında uzaklardan gelen savaş ve açlık haberlerini hayıflanarak izleyen, 'Aman komünizm olmasın da ne olursa olsun' cümlesiyle beslenen işkencehanelerde düşünen bütün insanları iğdiş eden bu sistem ne bekliyordu?

    Aynı şiddette cevap
    Bütün bu yaptıklarının bir bedeli olmayacağını mı? Sistem ne yaptıysa, nasıl yaptıysa, aynı şekilde ve aynı şiddette alıyor cevabını.
    Üzgünüm ama 'tek kutuplu' diye zafer ayinleri yaparak etrafında döndükleri yeryüzünde, bu kez 'sosyalizmden de beter' bir tehlike var: Açlığın laneti, yoksulluğun vahşeti. Hanımlar beyler, dünya yeniden iki kutuplu: imparatorluk ve yoksullar!
    Benim düşündüğüm başlığı Le Monde attı: Paris Komünü! Evet, yaşananlar Paris Komünü'nü andırıyor. Fakat bir farkla: Bu kez insanlar ellerinde 'büyük söylemlerin' yazılı olduğu metinler tutmuyor. Bu, metinsiz ve dilsiz bir ayaklanma! Bu, yoksulluğun ayaklanması.
    Bundan birkaç yıl önce Wallerstein ayaklanmanın bütün yeryüzünü elli yıl içinde saracağını yazmıştı. Negri ve Hardt yazdıkları 'Yoksulluk' kitabında, yeryüzü yoksullarının, bu sözcüklerle olmasa da, kimliksiz bulutlar olarak ayaklanacağını söylemişti. Latin Amerikalı yazarlar kendi bölgelerinde gördüklerini anlatıyordu.
    Benim de izlediğim Dünya Sosyal Forum'larında ne konuşuluyordu sanıyorsunuz? insanların nasıl ayaklanacağı ve ayaklandıklarında ne olacağıydı hep meselemiz.
    Ya Venezüella? Oraya niye gittik ki? Çünkü birkaç yıl önce aynı ayaklanmayı onlar da yaşadı. Bir lider buluncaya kadar şehri yağmaladı yoksullar. Sonra bir liderle aynı ayaklanma enerjisini devrime akıttılar. Şimdi başkent Caracas'ta yağma ile değil, düzenli bir biçimde hayatı ele geçiriyor yoksullar.

    isyana lider bulunacak
    Avrupa'nın arka sokaklarında yaşayan, kanı emilmiş Güney yarımküreden gelen bu insanlar da pek yakında kendilerine liderler bulacaklar. Çünkü dilsiz, söz söyleyemeyen bir ayaklanma sürdürülemez. Öfkeleri ve farklılıkları sürdüğü sürece bu isyan enerjisi kendisine bir lider arayacak ve nihayet bulacak. Görürsünüz, pek yakında başka Avrupa kentlerinde de benzer olaylar çıkacak. Bu işin rengi çok değişecek!
    'Yoksullar sisteme aynı biçimde cevap veriyor' dedim. Neo-liberal sistem hangi şiddette uyguladıysa kâr vahşetini insanlık üzerinde, şimdi insanlık da aynı şiddette veriyor cevabını. Nasıl hukuk ve sınır tanımayan yöntemlerle ezildiyse insanlar, öyle hukuksuz ve sınırsız ayağa kalkıyorlar şimdi Başbakan Erdoğan'ın söylediği türban meselesine gelince... O kadar önemsiz ki... O kadar önemsiz ki!
    --spoiler--

    (bkz: yeryüzü ayaklanacak)
    1 ...
  2. 101.
  3. candır.. yine duygularımıza tercüman olmuştur..sabah sabah yutkunup birdaha düşünmemize yol açmıştır.

    'Kalbimdekini itiraf edeyim. Böyle günlerde yazılacak bir şey olmuyor aslında. ;Canım yazmak istemiyor; meselesi değil, hakikaten yazılacak bir şey olmuyor. Gerçek bu. Ne söyleyeceksiniz?

    Ekranların tesadüf ettiği görgü tanıklarının ‘Sallandıracaksın birkaç tanesini; derken ne kadar yanıldığını mı? Korkuyla karşılaşan insanların güvenliği, dolayısıyla polis devletini giderek daha çok kutsallaştıracağını mı?

    Şiddetin normalleşmesinin kurban ile faili hercümerç ettiğini, faillerin kurban, kurbanların fail olduğunu mu? Korkmuş insanlar gibi korkmuş ülkelerin de her şeyi yapabileceklerini mi?
    Bir bebek ölünce insanın söyleyecek bir şeyi kalmaz. Nokta.'

    http://www.milliyet.com.t...e%20Temelkuran&ver=84
    5 ...
  4. 102.
  5. "ben de 'magdur olmak istiyorum!' " baslikli yazisiyla cok guzel ayar veren* kose yazari. ilgiyle takip ediyoruz efendim..

    http://milliyet.com.tr/Ya...e%20Temelkuran&ver=91
    1 ...
  6. 103.
  7. 104.
  8. (bkz: ece temelkuran a fahişe denilmesi)

    eskiden büyüklerimizin şöyle bir sözü vardı, "kişi kendi lakabını kendisi yayar". şimdi ece hanım ülkeyi kötülemek için gitmiş bir yabancı gazeteye bu kendisi ile ilgili sözü söylemiş, türkiye de sokaklar sapıklarla dolu sakın gelemyin anlamında söylenmiş bir korkutma sözüdür bu, e ece hanım senin yaptıgına ne denir şimdi, diyesi geliyor insanın.
    0 ...
  9. 105.
  10. bugünkü yazısı ile taraf güruhuna ve özellikle yıldıray oğur ın kadrolu solcu tasvirine güzelden bir ayar vermiş yazar.

    ' benim (her ne demekse) kadrolu solcu olduğumu yazdırmak için çaçaron çocuklar nasıl köşe yazarı kılığına sokulup ortalığa fırlatıldılar? '

    yazının tamamı için;

    http://www.milliyet.com.t...e%20Temelkuran&ver=46

    buda; değerli genç sivil yıldıray oğur un yazısı;

    http://www.taraf.com.tr/yazar.asp?mid=1519
    3 ...
  11. 106.
  12. yıldıray oğurla girdiği münakaşayı takip ettim ilgili yazılarından. her ne hikmetse bana ece temelkuran yine demogoji yapmış ayarları yıldıray oğur vermiş gibi gözüktü.

    --spoiler--
    Önce kelimeyi daha yakından tanıyalım. Oksimoron: iki zıt kavramın birlikte kullanılması durumu.

    Yani Kemalist solcu gibi, darbeci demokrat gibi bir şey.

    Anlaşılmadıysa hem Cumhuriyet Mitingleri'ne katılıp, hem de sosyalist olduğunu söyleyenleri düşünün. Hrant Dink'in davasında taraf olup ama Veli Küçüklü Ergenekon davasında tarafsız kalanları. Kartelleşen bir medya grubunun parasıyla Latin Amerika'ya gidip çoklu sermayeli küçük işletmelerle yükselen yeni sosyalizme methiyeler düzenleri.

    Oligarşik esas iktidar odaklarıyla yan yana durup rejimin kırmızıçizgileri içinde solculuk, muhaliflikçilik oynayanları. Darbelere karşı, parti kapatmalara karşı net bir pozisyon alamayıp hâlâ demokrat olduğunu iddia edenleri.

    Hâlâ belleğinize yerleşmedi mi? Yeni bir kelimeyi unutmamak için onu somut bir cisme benzet der dilbilimciler. Kime benziyor?..
    --spoiler--

    şimdi bu son bölüme baktım ve ece hanımın yazısının tamamında buralara cevap aradım ama bulamadım. ayarı kim vermiş allah aşkına?
    2 ...
  13. 107.
  14. siyahlar içinde, sivri topuklu ayakkabılar üzerinde, kurduğu cümleler ile soru sorarken öne doğru hamleleri ile, renklerini açtırmış saçlrı ile, kolyesi ile, zekası ile. güzelliği ile hele hele o saçları dolgunlaştırmak için yaptığı hamle ile hayranı olduğum yazar..*

    offff ulaaann!! efkarlandım, karşıma çıkacak mı acaba böyle biri?

    sözlük bana bir bira kap gel allahsız!!
    5 ...
  15. 108.
  16. bayrak, vatan, asker ve bu cumhuriyet için kutsal olan ne varsa istikrarlı bir şekilde düşmanlık etmeyi başarmış bayan kişi. iki asker eleştirisi yapıp, baskın oran'a ya da ufuk uras'a destek verdi mi olağanüstü bir kişi ilan edilmiştir.

    ne yazık ki türkiye'de aydın sınıfına girmek bu kadar ayağa düştü.
    2 ...
  17. 109.
  18. 110.
  19. aydın sınıfını ayağa düşürenler arasında sayılmayacak biridir ece temelkuran. yazılarını samimi bir dille yazar.
    her yazısını beğenmeseniz bile, bilirsiniz ki;

    derdi bayrak, vatan vs. ye küfretmek değil, bayrak ve vatanın arkasına sığınarak devleti derinleştirenlerledir.
    11 ...
  20. 111.
  21. http://www.milliyet.com.t...e%20Temelkuran&ver=85

    "kenan paşaaa! kenan paşaaa!
    bugün 21 dakikalığına öl. öl. 21 dakika öl ve geri gel, yeniden ve yeniden öl sonra, yeniden ölmek için yeniden diril. kaç çocuğu katlettiysen o kadar kere, hepsi için öl sen bugün. kenan efendiiii! bugün 12 eylül; bu memleket seni en derin ve en taze intikam hisleriyle selamlar! bir gün çıkacağın sanık kürsüsünde salya sümük ağlarken korkudan yerlerde süründüğünü görmek dileğiyle...
    ve bunu ne kadar kalpten söylediğimi anlatamam kenan paşa!"
    5 ...
  22. 112.
  23. bu gün yazdığı 21 dakika başlıklı yazısıyla mest etmiş gazeteci. son paragrafı adeta haykırarak okudum.

    " kenan paşa, kenan paşa bugün 21 dakikalığına öl. öl. 21 dakika öl ve geri gel, yeniden ve yeniden öl sonra, yeniden ölmek için yeniden diril. kaç çocuğu katlettiysen o kadar kere, hepsi için öl sen bugün. kenan efendiiii! bugün 12 eylül; bu memleket seni en derin ve en taze intikam hisleriyle selamlar!"
    4 ...
  24. 113.
  25. genel itibariyle pek sevmediğim biri olsa da, bugünkü gibi dokunaklı ve güzel yazılar yazdığı oluyor. kalemine sağlık...
    0 ...
  26. 114.
  27. baharin gelisinden sorumlu 'genc kose yazari', aydinlik insanda denilebilir. Inadina okuyoruz.... Ama ben onu yasliligimda da okumak isterim, 'bu deli kari gencliginde de boyleydi, o zamanda egilip bukulmezdi' demek isterim...Ben tribunde ki yerimi aldim. Bakalim ece hanim engellerden engel beyen duayen gazetecilik maratonunda bitis cizgisini gorebilecek mi? egilip bukulmeden...
    0 ...
  28. 115.
  29. Fotoğraflarına bakıyorum. Bu kaçıncı bakışım acaba? Daha önceleri bu kadar genç değillerdi sanki. Giderek gençleşiyor vesikalıkları. Yaşlanan benim elbette. O yüzden gençleşiyor ölü çocukların vesikalıkları.
    Eskiden aynı yaşlarda olurduk, şimdi kardeşimden bile küçükler. Ben büyüdüm, onlar öldüler. Hiçbirinin adı dizilerde yeni ünlü olmuş bir jön kadar bile bilinmiyor ama bazı evlerin havasız salonlarında onların vesikalıkları kahraman yakışıklı olarak hâlâ gülümsüyor.

    Ne eşlerinin ne de kızlarının isimlerini dün çıkmış şarkıcılar kadar bile bilmiyoruz. Onların isimleri şehit ailesi aylığı listelerinde birikiyor. Bizim kandan ülkemiz böyle böyle, öğüte öğüte ülke oluyor. Burası bir kan ülke, fotoğrafçılarda hep birazdan ölecek çocukların vesikalıkları çekiliyor. 18 ine gelen çocuklar bu ülkede tarayıp saçlarını, en yakışıklı bakışlarını takıp gözlerine, son fotoğraflarını çektirmek için şipşakçılara koşuyor.

    9.5 saat
    Başını gazeteden kaldırıyor erkekler. Bu ülkenin her yerinde yaslı bir sessizlikle gazetelerden başlarını kaldıran erkekler birbirlerine şunu soruyor:
    9.5 saat! Nasıl olur da kimsenin haberi olmaz!
    Soru işaretsiz sorular bunlar. Kan damlası sesi kadar bir ses çıkıyor ünlemlerinden. Değil mi ki bu memlekette bütün erkekler askerlik yapıyor, değil mi ki herkes askeri metalin ürpertisini tıraşlı ensesinde hissetmiş, neyin ne olduğunu biliyorlar. Herkes birbirine soruyor:

    Cep telefonu da mı yoktu?
    Birbirlerine hepimizin paralarıyla alınan silahları, elektronik haberleşme cihazlarını anlatıyorlar. Kendilerini artık Bu vatan için kurşun yiyen de atan da... zırvalarına inandırmadan önce soruyorlar. Bu mırıltı, kutsal askerlik duvarında bir çatlak açıyor.
    Ölü çocukların ne zamandır bizi açmaya, derinleştirmeye çağırdıkları bir çatlak o. Hepsi ölüm anındaki korkuları yüzlerinde donmuş olarak bu savaşı bitirecek şüpheyi duymasını bekliyorlar kalabalıkların.
    Vesikalıkları sararırken evlerin duvarlarında. En sevdikleri bile unutmak zorunda kalıyor yokluklarını ve bayraklarla sokaklara çıkanların ölümlerini gürültüye getirmesini istemiyorlar. Onlar hesap sorulsun istiyorlar.

    Cephane çocuklar
    Hepsi ölürken korktu ve hepsi ölüm anında sorsan bu savaşın bir kişi daha ölmeden bitmesini isterdi. Ne generaller ne kutsal Türk ordusu, ne Allahallahallah ne Müslüman Türk gencinin cennetteki şehitlik mertebesi; hepsi biraz daha yaşamak, çocuklarını görmek, genç kadınlarının belini sarmak isterdi.
    Yüzleri yaslı duvarlarda eskiyen o çocuklar bu ülkenin bitmez tükenmez, hesabı sorulmaz, sonu gelmez cephanesi değildi. Analar scorsky doğurmuyor değil mi komutanım? Askerlik yan gelip yatma yeri değil değil mi ey Başbakan? Ah! Bilsen ikbal sahibi olmayan evlerde erkek doğuran kadınların rahimleri ölü çocukların vesikalıklarını görünce nasıl bir acıyla geriliyor! Biliyorlar; bu çocuklar kendilerini yaşasalardı aç bırakacak bir ülke için ölüyorlar.

    Sorun!
    Delirmiş, korkudan delirmiş erkekler çoğalıyor her gün. Savaştan dönenler, öldürmekten ve ölüm korkusundan dönenler yapayalnız evlerine dönüyor. Onlar kurtulanlardan sayılıyor. Hadi bakalım geçti bitti deniyor onlara. Onlara sorun. Yalnızken sorun, numara yapmak zorunda kalmayacakları zaman sorun. Anlatsınlar size savaşın ne olduğunu. Kimse sormuyor onlara.
    Askerlikten soğumamak için değil, yaşamaktan soğumamak için, korkmamak için, şüphe etmemek için sormuyorlar.
    O vesikalıklar oysa, ne gürültülü bir yas bekliyor bizden ne yeni ölüler için yemin etmemizi. Bir tek şey bekliyorlar. Hesap sormamızı. Bu hesabı kendilerine benzeyen Kürt çocuklardan değil, askeri ve sivil iktidardan sormamızı bekliyorlar. Giderek gençleşiyor fotoğrafları.

    *****bu yazısı ile yine akılların başa gelmesi için çalışmıştır. umarım bir nebze katkı sağlar.
    1 ...
  30. 116.
  31. şahsım tarafından gönderilen 5 e yakın mail e cevap gelmemişti kendisinden. zaten hayranım kadına, acaba dünya da hem zeki hem de güzel insan var mı diye düşünürken attığım maillere cevap gelmemesinden dolayı kıllanmaya başlamıştım ' ulan acaba bu kadın aklımdan uydurduğum bir karakter mi diye?'

    ama azimle sıçan dağları delermiş arkadaşlar. bugün itibari ile bu gerçek rüya olayını da mesaj ile ilettim ve en sonunda cevap attı. bu mutlu anımı sizlerle paylaşmak istedim;

    mail1: from: sir isaac

    to: ecetem@hotmail.com

    sevgili ece temelkuran bu kaçıncı mail bilmiyorum artık ama hiç olmadı birdaha mail atma diye bir karşılık verseniz sizin tv ve gazeteler dışında da canlı olabildiğinize inansak. hiç olmadı maillerin size ulaştığından haberimiz olsa. ya da ne bileyim hiç olmadı köşenizde maillerniz ulaşıyor diye bir dipnot yazsanız.

    neyse bu mailden de umudum yok zaten. belki salı günleri yapacağınız programa telefonla falan bağlanırım.

    esen kalın

    sir isaac
    ----------------------------------------------------------

    mail2: from: ece temelkuran

    to:sirisaac@hotmail.com

    merhaba sir hazretleri;

    mailleriniz ulaşıyor ve ben hepsini büyük bir dikkatle okuyorum.

    sevgiler,
    ece temelkuran

    çok mutluyum lan sözlük! var mı başka temelkuran la mailleşen? haa?
    3 ...
  32. 117.
  33. zatı sahanelerımınde maıl gonderdıgı ama cevap alamadıgı sahane...Gercı benım maıllerım kendısıne olan yogun hayranlıgımı gızlemek nıyetıyle bıraz elestırel kacmıstı...vardır boyle psıkopat ınsanlar; sevgılerını hırcınlıkla dısa vururlar. Ayrıca Nazlı Ilıcak'la adı en son anılması gereken ınsanlardandır. Hotttt agır ol molla desınler....
    0 ...
  34. 118.
  35. bugunku yazisiyla da dusuncelere surukleyen yazar. perspektifi o kadar farkli o kadar ayri bir gezegenden ki korunmasi gerekiyor.
    http://www.milliyet.com.t...e%20Temelkuran&ver=79
    4 ...
  36. 119.
  37. ideal kadındır kendisi, bilgili, kültürlü, güzel. severek takip edilmektedir.
    1 ...
  38. 120.
  39. siyah saçlı milliyet gazetesi yazarı kadın.
    2 ...
  40. 121.
  41. msn adresi çalınınca, bunu köşesine taşıyan yazardır.
    0 ...
  42. 122.
  43. ece temelkuran ın habertürk tv de karşısında başörtülü yazar ın demokrasi tanımına karşı" sizi anlattıgınız ülkede yasamak istiyorum cidden, beni görünce yere tükürmeyen insanların oldugu bir ülkede, başı açık kadın görünce yere tükürmeyen insanların oldugu bir ülkede yasamak istiyorum cidden" türü bir açıklama yaptı.

    şimdi burada başı açık kapalı ayrımını yaparak ve sürekli bu konuyu yurt içinde ve dışında kaşıyan bir kadın!! olarak bu kendisine yapılan olayı sanki başı açık oldugu için yapıldıgı iddia ederek ki gerçekten böyle bir olayın oldugunu sanmıyorum ben, sadece kaşımak amaçlı, provake edenlerin basında kendisi ve kurumu gelmektedir. türkiyenin hiç bir noktasında bir kadın görünce başı açık diye yere tüküren bir lama tipli insan ben görmedim duymadım ve böyle bir şeyin olabilecegini aklım almıyor, daha öncede kendisine yolda fahişe diye bagırıldıgını ulusalar arası bir toplantıda hezeyan olarak ifade etmiş ülkesine iftira atmıstı bu bayan, hezeyanlarına -çalıştıgı kurum geregide- devam etmektedir, anlayacagınız ece temelkuran cephesinde yeni gelişme yok, akşam poposundan uydurdugu hezeyanı sabah gerçekmiş gibi anlatmaya devam ediyor.

    (bkz: ece temelkuran a fahişe denilmesi)
    6 ...
  44. 123.
  45. hayatındaki en güzel haberi bile başına büyük bir bela gelmiş kıvamında anlatmayı başarabilen yegane entel yazarlarımızdandır.
    0 ...
  46. 124.
  47. sureklı marjınal fıkırler ılerı surerek "aydın" sıfatını kazanacağını sanan mıllıyet gazetesı yazarı. kendısını ermenılerden ozur dıleyen aydınlar! arasında gormek ısterız.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük