günün yazısı ile kendisine bir kez daha hayran bıraktıran kadın.
balyoz operasyonuna kapılıp gitmesi an meselesi olabilir. kendisi cesur ve açık sözlü bir kadın. takdirimi her daim edinen kadın. helal olsun kadını.
lakin yakın zaman dilimi içerisinde göz altına alındı damgalı haberi ile gündeme gelirse ciddi anlamda fazlaca üzülürüm.
o bir gerçekten helal olsun kadını.
şu denli kendine güvenip kaç kadın şu kelimeleri döktürebilirdi?
herkesin görüşlerin uyuyor veya uymuyor; o, tüm keskinliği ile nefis bir giriş kullanıp, leziz bir gelişme yazıp, enfes bir sonuçla yazısını kapamış kadın. bu yüzden helal olsun kadını.
sonucu içime daha bir ayrı dokundu,
--spoiler--
vakit geldi. artık bağır bağır bağırmanın zamanı. çünkü hava kurşun gibi ağır. yeter artık: bağır bağır bağır!
--spoiler--
işte budur dedirten köşe yazarıdır, son yazdığı yazı yüzünden muhtemelen oda birden ergnekon sanığı olacaktır. işte yazısı:
"METRiS'in önünde durdum / Hasretin yerlere vurdum / Ben dağlarda uçan kuştum, uçan kuştum..." Vakit geldi, gürültü yapmanın zamanıdır. Sokaklara alışmak gerekecek, artık belli oldu.
Belli oldu vicdan yok, utanmak yok, şirazesi patlamış bir hınçla geliyorlar üzerimize. Son düşünce kırıntısını yok edinceye, hepimiz boş gözlerle ve dilimiz dışarıda onların emirlerini bekler hale gelinceye kadar...
Önümüze attıkları ekmek için tüm kalbimizle şükredinceye kadar...
Gözlerinin içine bakmaktan korkup boynumuzu bükerek durana kadar...
Onurumuz, gururumuz, haysiyetimiz, omurgamız iyice bükülene kadar.
Üzerimize gelecekler.
Vakit geldi, hazırlanın.
"Yok artık, o kadarını da yapamazlar" dediğiniz şeyleri yapacaklar.
Şakşakçılarını bile "Bu kadarı da fazla" dedirtecek şeyler olacak.
Belli oldu, bundan sonra iyi haber gelmez mahkeme kapılarından.
Vakit geldi. Şahlandılar. Yöneticilerin bile yönetmediği bir zamana girildi.
KÜF GiBi, PAS GiBi...
Bir garip organizma ele geçiriyor şimdi ülkeyi. Küf gibi, pas gibi, rutubet gibi, için için...
Dizginleri yöneticilerin elinde olmayan başka türlü bir şey bu. Sinsiler, küf gibi, pas gibi, rutubet gibi sessizler.
Adlı adınca çıkmıyorlar ortaya yüzlerini göstermiyorlar.
Allahın adını pis ağızlarında geveleyerek, gözyaşlarını geviş getirerek geliyorlar.
"BAŞBAKAN BiLE DURDURAMAYACAK ONLARI" Vakit geldi, sıkı durun. En büyük başkan Başbakan bile durduramayacak onları.
Çünkü yıllardır çevrelediler iktidar koltuğunu.
iktidar koltuğu hariç her yeri ele geçirdiler.
Tahta kurtları gibi ağır ağır...
O iktidar koltuklarında oturanlar biliyorlar: Koltukları havada duruyor, onların omuzlarında.
Kıpırdasalar düşerler.
Delikanlılığın, kabadayılığın, bitirimliğin sınırı da buraya kadar işte.
Vakit geldi, neyiniz varsa koyun ortaya. Beklediniz değil mi bunca zaman. Birileri, bir şeyler durdurur bu gidişi diye.
Öyle olmayacak. Anlamıyor musunuz, Ahmet'i alıyorlarsa, Nedim'i götürüyorlarsa, denizin sonuna gelindi. Kara göründü hanımlar beyler, kapkara, en kara, zifiri kara göründü.
Vakit geldi, nefesinizi uzun yola göre ayarlayın. Artık şaşırmayın, dona kalmayın hayretten.
Bundan sonra neler neler olacak. Şaka gibi olacak her şey her seferinde ve her seferinde çok ciddi olacak hepsi.
insanı güldürecek kadar saçma sorular soracaklar ve güldüğünüzde suratınıza yiyeceksiniz tokadı.
Tıpkı darbelerin küçük askerlerinin hep yaptığı gibi.
Her faşist her kahkahayı üstüne alınır çünkü.
Vakit geldi, toparlayın ağzınızı, ürkütmeyin faşist vakvakları Vakit geldi. Eski hikâyeleri hatırlayacaksınız.
Babamın 12 Mart darbesinden sonra avukatlık yaptıtğı davalardan biriymiş. Bir öğretmene sormuş gazeteci Fethiye'de: "Hocam turşu yapmak mı zordur, darbe yapmak mı?" Öğretmen cevap vermiş: "Turşu yapmak daha zordur. Çünkü turşu için vasıflı hıyar gerekir. Darbe için birkaç vasıfsız hıyar yeterlidir." Öğretmen böyle bir espri yaptı diye yıllarca hapis cezasıyla yargılanmış. Komik değil mi? Bu komikliklerin hepsi işte bizim de başımıza gelecek, geliyor. insanın hiç de gülesi gelmiyor.
Vakit geldi. Rakı bardaklarını kaldırıp içerideki arkadaşlarımız için içeceğiz. Dışarıda olduğumuz her günü suçlulukla yaşayıp, güldüğümüz her seferinde dudağımızı kırıp onları hatırlayacağız.
Telefon numaralarını çevirdiğimizde buz gibi bir kadın sesi "Aradığığnız numaraya şu an..." diyecek.
Artık arkadaşlarımıza ulaşamayacağız.
Çünkü vakit geldi.
Vakit geldi. Artık bağır bağır bağırmanın zamanı. Çünkü hava kurşun gibi ağır. Yeter artık: Ba bağır bağır!
Vakit geldi (bkz: #11044575) yazısıyla gönüllerde taht kurarken bir sonraki ergenekon dalgasında gözaltına alınmayı garantilemiş cesur yürektir...
En acısı ne biliyor musunuz, bir gün gelecek, biz artık hiçkimseye cesur yürek diyemeyeceğiz... Cesur yüreklerin tümü silivride tecrit edilmiş olacaklar çünkü...
vakit geldi gemi kalkıyor yazarı.kalemi sağlam yazardır amma velakin siyasi görüşü ile yargı kararlarını birbiriyle harmanlama hatasına düşüyor.onu da üzüntüsüne veriyorum.
kelimeleri ustalıkla kullanıyor. yazıları beğeniyle okunuyor. vakit geldi başlıklı yazısından da anlıyoruz ki aplamız korkmuş, biraz tırsmış. korkmasın, biz bırakmayız onu darbecilerin eline.
Bugün Türkiye'de gerilla egitim Kampı diye yazabilen gazeteciler var. Bazen diyorum, içişleri Bakanı haklı mı. Amerikadan daha mı ileriyiz acaba basın özgürlüğünde.
Bunu yazmak istemezdim ama sanki bu ülkede binlerce, suçsuz günahsız Oğlu bu gerilla egitim kamplarında yetişen orospu cocukları taraFindan şehit edilen anne yokmuş gibi yazabilen, onları zerre kale almayan biri için demek zorundayim;
inşallah senin de bir oğlun olUr. Güneydoğuda askerlik yapar ve bu Güzelleye Güzelleye bitiremedigiN gerilla eğitim kamplarında eğitim almış bir gerilla tarafından şehit edilir.
Empati mempati yapacağın yok bari böyle anla o ciğeri yanık anneleri.
kürt sevici değilmiş...bildiğin su katılmadık kürt faşist miş.
bugünkü yazısını şu memleketi seven ve kendini bu ülkeye ait hisseden herkes okusun...hiç şehit annelerinden ve tek suçu o vahşi barbarların yoğun olduğu yerlerde askerlik yaparken gecenin bir yerinde baskınla öldürülen 18 yaşındaki vatan evlatlarından bahsediliyor mu bakın bakalım...
adını anmak istemediğim çirkin kürt kadın milletvekili tokat atmış, ne olmuş yani kürtler de kaç kez işkenceden geçmişmiş...ulan sen rahat durdun da mı millet geldi sana işkence etti...edirneli, yozgatlıya niye kimse işkence etmiyor...bir tek kürdün hakkı hukuku mu var bu memlekette ve bir tek onların hakkı mı ihlal ediliyor...niye kimse hainlik peşinde değil. niye kimse yaşadığı ülkeye silah sıkmıyor...
sen çamurun içine gir sonra bana çamur bulaştı diye şikayet et..
ece isimli faşist kürt hiç bahsetmiyor tabi o milletvekili karı orda ne için bulunuyormuş...o polis orda ne yapıyormuş? hiç bahsetmiyor elinde taşla polis avlayan milletvekilinden..istiyor ki 1 milyon kişi devleti, polisi taşlasın ama kimse gıkını çıkarmasın...ha gidip o vahşilerin üstüne su sıkarsan milletvvekili çirkin kadın hemen kızar...gelir polis tokatlar...
ece temelkuran insanı da gidip milletvekili çirkin karıya demez " halkına sahip çıksaydın da polisi taşlamasaydı..keyfinden mi su sıktı polis..efendi gibi toplanıp gitseydiniz" diye...
bunların alayının kafası böyle işler...kendi şerefsizliklerini görmezler...şerefsizlik yapmayın diyene özgürlüğümüzü engelliyorsunuz, eziyorsunuz bizi derler..
ece temelkuran vekilin attığı tokatı savunmadığı gibi yazar; devletin öğrencilere olan tutumunu vekilin tokatıyla karşılaştırıp çok gerçekçi bir saptamada bulunuyor. aslında yazısının çoğunda tanık göstermiş; daha önce devlet için çalışıp karanlık işlerde bulunan ve bunu bugün inkar etmeyen bir eski memurdan bahsediyor memurun cümleleriyle. 90lı yıllara değinmiş ve zaten yadsımadığımız birtakım yaşanılanları kaleme almış, doğrudur, kürtlere çok haksızlık edildi o dönemde hala da ediliyor.
yazarın yazısını anlayabilmek, satır aralarını okuyabilmek ve kendi içinde bir sentezde bulunabilmek için ancak geniş bir bakış açısı ve bir o kadar demokrat olmak gerekiyor.
kürtlere çok haksızlık edildi...evet..devlet ayırdı vatandaşlarını...dedi ki biz kürtlere haksızlık edecez.zulüm edecez...diğer kökenlerden gelen vatandaşlarının hepsi, yüksek maaşlar, süper hayatlara sahipken, bir tek kürtleri ayırdı devlet...
özellikle 90 larda çok haksızlık yapıldı kürtlere..hani şu pkk'nın şemdinli, yüksekova'yı işgal edip tamamen kendi otoritesine aldığı, açıkça devlete kalkışma yaptığı, her gece bir karakolun basılıp 30 ar 30 ar asker şehit edildiği, özel telefonlarından valilerin, garnizon komutanlarının tehditler edildiği 90 lar...
sen devlete silah sıkar 1 milyon kişiyle taşlarsan, arada ezilenler olur..ağlamayacaksın...ya da yapmayacaksın.kürt kökenli biri cumhurbaşkanı, başbakan olabiliyor mu? isterse astronot olabiliyor mu? sus otur o zaman.
bu ülkenin geleceği olacak şu sözlüğün yaş ortalaması olmasa da çoğunluğunu oluşturanlar hakkındaki yazısını kendini büyük görenlern özellikle okuması gerekir.
--spoiler--
Gençlerden bahsediyoruz beyler! Hayatla beş kuruşluk çıkar ilişkisi bulunmayan dolayısıyla "eyvallah"ı olmayanlardan. Ne derlerse haklılar.
--spoiler--
özellikle son dönemde yazdığı kürt yazılarıyla kafamı karıştıran yazar. bu yazıların çoğuna katılmamakla birlikte, amacınıda henüz anlayabilmiş değilim. yine de iyidir ve okunalasıdır kalemi.
araçları tekmeleyen, taşlayan, cadde ortasında oturan milletvekillerinin ne kadar da muhteşem şeyler yaptıklarını ve ne yapacaklarını 'türklere' mi soracaklarını anlatan yazar...
ulan öyle bir tatlı tatlı anlatıyor ki sanki bu ülkede 30 bin kişiyi gelip marslılar öldürdü amına koyayım ya.
sanki bu ülkede karakollarda gece yarıları baskınlarıyla asker şehit etme olaylarını jüpiterli bi terör örgütü yaptı..
sanki o terör örgütünün piçine "liderimiz, önderimiz" diyen milyonlar kürt değil de uranüslü...
nasıl bir kahpe mantıktır bunları görmeyen, mühürlü kalptir bunları yazdırmayan..
sözüm ona ogün samast bir mektup yazmış. -ki insanlar hapishanede yazar oluyor hakkaten dedirtecek cinsten.- okuyup şapka çıkarmayan edebiyatın elifinden bi'haberdir. Diyor ki özetle: "beni öldürmeye kışkırtanlar da en az benim kadar suçlu."
herhangi bir ülkede devşireceğim, asimile edeceğim, kendime benzeteceğim diye binlerce vatandaşının kanına giren devlet ya da egemen güçler olunca sorun olmaz da devşirilmeye, asimile edilmeye çalışılan, ezilen, hakkı yenen, göreli olarak bilinçli bir şekilde geri bırakılan insanlar başkaldırdı mı haksızdır. maneviyat üzerinden masum, mazlum edebiyatı yapılarak veya bölünmez bütünlük yaygaraları koparılarak buna kalkışanlar vatan haini etiketiyle ödüllendirilir. hal böyleyken dersim'in, kahramanmaraş'ın, çorum'un, bahçelievler'in, 1 mayıs 1977'nin, sivas'ın ve benzeri birçoğunun hesabını sormaya kalkarsanız bu ülkedeki pek çok insana göre vatan hainisiniz. ogün samast'ta öyle diyor işte. bu ülkede benim gibi birçok genç insan o yazılanlar üzerine tahrik olarak hrant dink'e, orhan pamuk'a bileniyordu.
neyse uzatmadan bağlayayım ece temelkuran'ın izleği hrant dink'e benzemeye başladı. -ki şu sözlükte bile hedef olarak gösteriliyor.- günün birinde nefrete kurban gidebilir ogün hiç gelmez umarım.
Kendisine aşağıdaki maili attım. Ama gitmedi. Çünkü mail kutusu kapasitesini aşmış. Niye acaba? Delikanliysa kendisine gelen ve kutusunu fulleyen ve bu halktan gelen maillerden bahseder.
"çok isterdim sizle bu konuyu herhangi bir mecrada konuşabilmeyi ama ırkçı faşist kafatasçi bir ülkücüyle "türkçülük" meselesi ne kadar konuşulup, tartışılabilirse, sizinle de "kürtçülük" meselesi o kadar tartışılıp konuşulabilir.
"kan akacak" ha? yazıklar olsun. türkiye'deki meşru, yasal bir kurum bir karar veriyor ve bu birilerinin kan dökmesine neden olabiliyor.
ve bu bir gazete köşecisi için çok doğal hatta hak görülüyor.
peki mhp'nin adayları aynı veto edilseydi ve onlar çıkıp "bu karar istediğimiz gibi olmazsa daga çıkarız, çete oluruz, mafya oluruz" deselerdi onlara da hak verecek miydiniz?
ya da bir başkasına.
hangi sebep kan dökmeyi meşrulaştirabilir ya allah aşkına. hangi sebep.
haa bir de "kürtlerin cocuklarını öldürmek için batıdan gelenler" ha.
eskiden çok sevilen, takdir edilen, son dönem çıkışları hariç can dündar gibi hayal kırıklığı yaşatan, özgür mumcu ile izdivacının bitimi ile bekar, kültürlü ama aklı biraz karışık olarak kalan hukuk mezunu, eskiden porte allegra'lara gitmiş, şimdilerde habertürk saflarında bir yazar.
az önce istiklalde bir kitabevinde imza gününe denk geldiğim, hemen bir kitabını alıp imzalatmak biraz da sohbet etmek istediğim lakin bu öğrenciliğin gözü kör olsun ki cebimdeki son 20 liraya kıyamadığım için yanına varamadığım güzel insan.