''
geceleri Galata'da gülerken bacaklarımız uzamış...
alıştık artık ölüme...
diyeceğim şu ivan Milinski
ölüm için ayırdık geceleri gülerken...
Galata'da...''
Vasiyetimdir; herşeyimi zamana bırakıyorum.
Vücudunun %70 i su olan bir canlının nasıl olurda içi yanar .
Birgün herkes gerçek sevdiğiyle buluşacak dense, eminim o kadar çift yer değiştirir ki .
insanlar fazla sevilmemeye programlı galiba. Ne zaman çok sevildiğimi hissetsem gidesim gelir. Ve ne zaman çok sevsem o gider.
Keşke bazı insanlar için imalat hatası var, geri topluyoruz deseler.
Aslında seni sevmeyenlere teşekkür etmelisin. Zaten sen de onlara bayılacak değilsin. ü
Sevmek sevdiği için kendini ateşe atmaktı eskiden. Şimdi; sevdiğini ateşe atıp üzerinden atlamak olmuş.
Aslında kırmak istemiyorum kimseleri; ama hayat bu, bazen kırmak gerekiyor gereksizleri...
Ah be dünya ! Sen dönüyorsun onu anladık da bu insanlar senden daha hızlı dönüyor, hemde ortada hiçbir yörünge yokken.
Tek dileğim ne biliyormusun? Gözlerimi kapamış senli hayaller kurarken, gözlerimi açtığımda yanımda olman.
Kim ne derse desin, tek bir gerçeği vardır aşkın; "Karşındakinin adam olup olmadığını, aşıkken değil ayrılırken anlarsın . Bir tırnağı kırıldı diye 9 tırnağına birden kıyabilen bir kızın, kalbi kırıldığında neler yapabileceğini siz düşünün .
Değiştin diyorlar. Hayır! Kabul etmiyorum. Ben kademe atladım sadece, Artık uzun uzun susabiliyorum...
Seni özlemek nasıl bir borçsa artık, özle özle bitmiyor.
Gidenlerden; aşkınızı, kalbinizi beyninizi mektuplarınızı vs. değil sadece uykularınızı geri isteyin.En çok ona ihtiyaç oluyor. Acı çekiyordum senden sonra fakat unuttuğun bir şey vardı. Çektiğim her acı beni değil, içimdeki seni öldürüyordu.
Her çocuğun kalbinde kendinden büyük bir çocuk vardır. Adının ne kadar güzel olduğunu, ancak sevdiğinin ağzından duyduğunda anlarsın...
Tüm yaptıklarını bilmeme rağmen, Yine de senden bir türlü kopamamak.. ne garip. Ya kal, ya da git. Ama sakın '' bekle gelirim'' deme. Çünkü ben, şimdiye kadar giden birinin, geri geldiğini hiç görmedim.
Sevdiklerimizi tekmelemeye αnne kαrnında bαşlαrız...
Yüreğimi korkak büyütmedim. Kaybettiklerim; dağıttığım servetimdir .
Yeniden sevmek zordu.. Bαşαrdım. Amα bir unutmαyı dαhα becerebilir miyim, hiç bilmiyorum!
Elimden gelen bir şey yoktu, kalbimden geleni yaptım ben de; Sevdim işte, o kadar.
Ne olurdu yani, Bir sene de insanlık moda olsa..
Merakımdan soruyorum...! Elele tutuşan bir çift gördüğünüzde siz de benim gibi üşüyor musunuz?
Ey Yalnızlık ! Herkesin koynuna girip çıkarsın da, Bir tek benimle mi düzenli bir ilişkin var.
Hiç bir αşk bittiği gün bitmez aslındα. Giden için çok olmuştur biteli; ama kalan için belli değildir ne zαmαn biteceği!
Yeter be ! Kimsenin kollαrındα ölmek istemiyorum artık, αnnemin αyαklαrının dibine gömün beni, o yeter.
Birazcık tuz etkisi yaratmalı insan birinin hayatında. Hani yaraya basıp acı vereninden değil, yemeğe katılıp tat vereninden...
Başın sıkıştığında değil; Sevdiğini anlayıp, mutlu olmayı istediğinde gel ki; Ömrümü uğruna harcayayım.
Öyle insanlarla birlikte olacaksın ki; Onlar için "iyi mi ?" diye sormadan "iyi ki" var diyebilesin.
Aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler dizesini bir şairle evlenen arkadaşımın düğün davetiyesinde gördüğüm ve bu şekilde tanıdığım ikinci yeni şiir akımın öncülerinden olan şair.
saian sakulta salkım mahlasındaki ortalama üstü kalitedeki rap sanatçısının çok sevdiği ve etkilendiği şair abimizdir ece abimiz. ölüm için ayırdık geceleri.
mor külhani şiirinde istanbul'un eski, naif ve çok kültürlü yapısının değişimini vurucu bir biçimde anlatan şairdir. aksak betimlemeleri, aile ilişkilerine getirdiği olağandışı bakış ve ibrani metinlere olan hakimiyeti ilgi çekicidir. süleyman peygamberi fare tüccarı olarak nitelendirmesi imgeleminin orjinalliği hakkında bize yeterince ipucu vermektedir.
bunun yanısıra, sade ve alçakgönüllü yaşantısı, şiiri ve pratiği arasındaki uzlaşıyı göstermektedir. türk şiir'inde ortaya koyduğu yenilikler olağanüstüdür.
Ikinci yeninin en sevdiğim şairidir. Bi cemal süreya, attila ilhan kadar tanınmıyorsa şüphesiz ergenlerin bu adamı anlamaya zekası yetmedigindendir. Kaliteli şiirlerin adamıdır. En beğendiğim siiri :
MISRÂYiM
Kaçtığı bilinmeyen bir ülkesinde cinler padişahının, bir yeniyetme.
Değiştirmiştir adını, saçlarını kazıtmıştır.
Soğuk bir tabanca yastığının altında, uyuyabilir ancak.
Bir yelek giymiştir dimi; kuşbilime çalışır, omuzunda simruğ kuşu, eskiden ötermiş.
Bir tehlikeye yaslanmıştır; uçurtma uçurur, yüzlüğü düşmüş.
Yakalanır ming izleyicilere, bileği incecik.
Bir kılıçla keserler kirpiklerini uzun. Kırarlar eklemlerini, pantolonunu sıyırıp gümüş bir şamdana oturturlar, ziftle boğarlar teknede, damgalarlar.
Uçsuz bucaksız kucağındadır barbar anasının, bir yeniyetme.
Büyük bir alınla karşılar ölümü de, alkışlayarak karşılar; unutbeni mavisinden bir yelkenliye binmiştir.
Hamsin yelleri eser Mısrâyim'den, kırk gün.
Saçlarını uzatmıştır, yalnızlığı sever.
Adını ilk duyduğumda kadın zannedip, birden heyecanlandığım 'ulan adını duyduğum ilk kadın şair demek ki kalemi sağlam kadın şair de varmış' diye düşündüğüm fakat Google aramaları sonucu cahillikle duyduğum utançtan sonra beni hayal kırıklığına uğratan şairdir. Ama beni uğrattı hayal kırıklığından sonra mısrâyim şiiriyle de gönlümü almasını bilmiştir.
Görünürde Ece Ayhan başkalarına saldirmayi seçiyor ama önce kendini yaralayarak ...O hep hakliligin inadiyla yaşar Evet. Unutmak istesede asla unutmaz. Affetmez ve unutmaz!Onun gibi yalnız adamlar maruz kaldıklarını daima hafizalarinda yaşar
Leyla ipekçi onu kimi özelliklerinin merkezine yalnızlık koyar ;başka özelliklerini yönlerini bunun ekseninde değerlendirir.
“Ben gemileri çoktan yakmışım. Uzun vadeli hiçbir şey düşünmüyorum, düşünemiyorum. Biz hayatı kaybettik. içimden ağlamak geliyor. iyi ki ölüm var diye düşünüyorum. Ölümsüz olmak ne kötü bir şey düşünsenize.” Demiş.