Ebu Leheb'in tüm inananları şüpheye düşürecekken önündeki durumu farketmeyerek tarihi bir fırsatı elinden kaçırmasıdır. Şöyle ki; Kuran'da hiçbir yanlışlık olmaması kaidesi üzerine ve Tebbet suresinin inmesinden sonra, Ebu Leheb'in en muttaki bir müslüman olması halinde, kendisi sahabe efendilerimizden olacak, ve hakkında söz söylemeye müslüman olarak çekinecektik. Ancak kendisi bunu farketmeyerek ortayı gole cevirememiş ve bütün müslüman olmayan insanları hüzne boğmuştur.
kuranın kimin sözü olduğunu bilmeyen kişinin ayarsız derecede zeka içeren söylemidir.
Ebu leheb o an için kendini iyi bir müslüman olarak gösterse islamı çürütebilirdi. Ama sonra kendine taraftar toplayamazdı.
Çünkü o dönemdeki çoğu kafir, peygamberliği kendine beklediği için peygamber efendimizi hazmedememişti, bu yüzden aşırı derecede muhalefet olmuş ve inkar etmişti, ebu leheb ise bunların arasından en azılı olanlardan biriydi. O yüzden ebu leheb bu ayeti doğrulamayı da yalanlamayı da başaramamış, ikisinden de fayda elde edememiş ve elindeki küfrün lekesi ile kalmıştır.
Ne demişti sayın başbakan, "Allahın da bir planı var". Sen saatsin, saatçiye karşı üstünlük mü iddia ediyorsun?