ebu hureyre

entry63 galeri4
    47.
  1. Hz. Ebû Hureyre: “Resûlüllah’tan iki kap dolusu ilim aldım. Bunlardan sadece birini aranızda yaydım. Diğerine gelince, eğer bunu aranızda yaymış olsaydım, şu gırtlağım kesilirdi.” diyerek gizli bir ilme sahip olduğunu da ifade etmiştir. Ebû Hureyre’nin insanlara yaymadığı ilmin ahkâma ve âdâba dair olması ihtimal dâhilinde değildir. Zira bunu ümmetten alıkoyması risaletin tebliğine aykırı bir husustur. Tercih olunan kanaate göre, bunlar, kıyamet alametleri, ümmetin başına gelecek olan bazı fitneler ve yine onların başına geçecek zâlim idarecilerle alâkalı haberler olmalıdır. Ebû Hureyre’nin (r.a.) bazen kinayeli olarak aktarmış olduğu haberler de bu kanaati güçlendirmektedir. Meselâ Allah Resûlü’nün (s.a.s.) “Vukuu yaklaşan şerden dolayı vay Arap’ın hâline.” (Buhârî, Fiten 4) sözü ile Ebû Hureyre’nin “60 yılının başları ve yönetimin çocuklara geçtiği (günlerden) Allah’a sığınırım.” (ibn Hacer, Fethu’l-Bârî, 1/261) ifadeleri buna işaret etmektedir. O hâlde Ebû Hureyre (r.a.), anlaşılmasında güçlük çekilen haberlerden dolayı Allah ve Resûlü yalanlanmasın diye ancak insanların anlayabilecekleri, akıllarının alabileceği ve istifade edebilecekleri şeyleri dile getirmeye özen göstermiştir. Bundan dolayı da bildiği her şeyi anlatmaktan çekinmiştir. (M. Accâc el-Hatîb, Ebû Hureyre Râviyetü’l-islâm, s.266)

    4. Güçlü Bir Hafızaya Sahip Olması

    Arap toplumunda yazı henüz gelişmemişken, bilgiyi muhafaza etmek maksadıyla hafızaya büyük önem verilirdi. Bu sebeple Araplar, tarihte hafızası en güçlü milletlerden biri sayılmıştır. Nitekim bir bedevînin, "Kalbindeki bir harf, kitabındaki on harften daha değerlidir." sözleri onların bu özelliğine işaret etmektedir. (ibn Abdilberr, Câmi’u Beyâni’l-ilm, s.87)

    Hz. Ebû Hureyre de güçlü bir hafızaya sahipti. Ancak hadîsleri ezberleyebilmek için daha güçlü bir hafızaya sahip olmak gerektiğini bildiği için bir gün Hz. Peygamber’e (s.a.s.) hafızasından şikâyette bulunmuş, Hz. Peygamber (s.a.s.) de ona, elbisesini yere yaymasını ve konuşması bitinceye kadar öylece bırakmasını, sonra toplayıp sırtına tekrar giymesini tavsiye etmişti. Ebû Hureyre (r.a.), Hz. Peygamber’in (s.a.s.) bu tavsiyesine uymuş ve o günden sonra duyduklarını bir daha unutmadığını ifade etmiştir. (Buhârî, ilim 43; Tirmizî, Menâkıb 47)

    Ancak Ebû Hureyre’nin (r.a.) bütün duyduklarını mı, yoksa sadece o mecliste duyduklarını mı unutmadığı konusu ihtilâflıdır. Buharî şârihi ibn Hacer, onun söz konusu meclisten sonra duyduğu hiçbir şeyi unutmadığını söylerken, buna Zührî’nin rivayet ettiği “Onu hak üzere gönderene andolsun ki, bir daha ondan duyduğum hiç bir şeyi unutmadım.” (Buhârî, et-Târîhu’l-Kebîr, 1/136-7) ifadesini delil gösterir. (ibn Hacer, Fethu’l-Bârî, 1/260) Hanefî alimlerinden Ebû Ca’fer et-Tahâvî ise, el-A’rec kanalıyla nakledilen “Hz. Muhammed'i (s.a.s.) hak üzere gönderene andolsun ki, bu güne kadar onun söylediği o sözlerden tek bir kelime dahi unutmadım.” ifadesini hakikate daha yakın görmüş ve bu görüşüne Ebû Hureyre’nin (r.a.) unuttuğuna işaret eden bazı rivayetleri delil olarak göstermiştir. (Tahâvî, Müşkilü’l-Âsâr, 2/182-3)

    Ebû Hureyre (r.a.), Allah Resûlü’yle birlikte olduğu yıllarda hafızasının mükemmel olduğunu ve bundan büyük bir haz duyduğunu şöyle ifade eder: “Bu yıllar içinde Resûlullah’ın (s.a.s.) bana söylediklerini özümsemekten daha sevimli hiçbir şey yoktu.” (ibn Sa’d, et-Tabakâtu’l-Kübrâ, 4/b.2, 54) Öğrencisi Ebû Sâlih onun hakkında: ‘Allah Resûlü’nün ashabı içerisinde hafızası en güçlü olanı Ebû Hureyre idi.’ demiştir. (Buhârî, et-Târîhu’l-Kebîr, 6/133

    Ebû Hureyre (r.a.) hadîsleri yazmadığı için sık sık tekrar ederdi. O, ilimle meşgul olanlara zamanın nasıl verimli bir şekilde kullanılacağına dâir önemli bir tavsiyede bulunur ve der ki: “Ben geceyi üç kısma ayırırdım. Bir kısmında namaz kılar, bir kısmında uyur, diğer kısmında da Allah Resûlü’nün hadîslerini müzakere ederdim.” (Dârimî, Mukaddime, 27) Bu durum, tabiî olarak onun hadîsleri daha iyi ezberlemesine önemli bir katkı sağlamıştır.

    https://sorularlaislamiye...inin-nedenleri-nelerdir-0
    0 ...
  2. 48.
  3. 5. Ömrünü Hadîs ilmine Adaması

    Ebû Hureyre (r.a.), uzun süren ömrünü hadîs tahammül ve rivayetine adamış, gecesini gündüzünü sırf hadîsleri öğrenme ve öğretmeye hasretmiştir. Sahabenin bir araya geldikleri cuma günlerinde Mescid-i Nebevî’nin bir kenarına çekilerek hadîs rivayet eder, pek çok insan da onu can kulağıyla dinlerdi. Bu aynı zamanda onun hadîste otorite olarak kabul edildiğinin de bir işaretidir. Ebû Hureyre’den (r.a.) menkul hadîslerin böyle geniş bir kesime hitap etmesi dolayısıyladır ki, sahabe ve tâbiûndan 800 civarında ravi ondan hadîs rivayet etmiştir. (ibn Hacer, isâbe,7/202)

    Ebû Hureyre (r.a.) bütün mesaisini ilme harcarken, Hz. Peygamber’e (s.a.s.) daha yakın ve onunla daha fazla sohbet etmiş olan Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali (r.a.) gibi seçkin sahabiler, devletin idarî yapılanması ve fütuhât işleriyle uğraşmaktan hadîs rivayetine ayıracak zaman bulamamışlardır. Buna bakarak, sahabenin kendi aralarında belli bir iş bölümü yaptıklarını söyleyebiliriz. Nitekim Ebû Hureyre (r.a.) gibi, Abdullah b. Ömer, Ebû Saîd el-Hudrî, Abdullah b. Mes’ûd (r.anhum) gibi sahabilerin isimleri daha ziyade ilmî sahada öne çıkarken; rivayetleri az olan Ebû Ubeyde b. Cerrâh, Hâlid b. el-Velîd (r.anhum) gibi sahabiler ise, askerî sahada vazife almışlar ve bu alanda saygınlık kazanmışlardır. (M. Accâc el-Hatîb, Ebû Hureyre Râviyetü’l-islâm, s.263) Bu iş bölümü dolayısıyladır ki, Muaz b. Cebel, ilim öğrenmek isteyenlere Ebu’d-Derdâ, Selmân-ı Fârisî, ibn Mes’ûd ve Abdullah b. Selâm’ı (r.anhum) tavsiye etmiştir. (Hâkim, Müstedrek, I/98)

    Hz. Ebû Hureyre’nin çok hadîs rivayet etmesine rağmen, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer gibi Allah Resûlü’nü (s.a.s.) yakından takip eden bazı büyük sahabilerin niçin daha az hadîs rivayet ettikleriyle ilgili bir soruya Bediüzzaman Hazretleri de şöyle bir cevap vermiştir:

    “Nasıl ki insan, bir ilâca muhtaç olsa, bir tabibe gider; hendese için mühendise gider, mühendisten nakleder; mes’ele-i şer’iyye, müftüden haber alınır ve hâkeza... Öyle de, Sahâbe içinde ehadîs-i Nebeviyyeyi gelecek asırlara ders vermek için, ulemâ-i Sahâbeden bir kısım, ona manen muvazzaf idiler. Bütün kuvvetleriyle ona çalışıyorlardı. Evet, Hazret-i Ebû Hureyre bütün hayatını, hadîsin hıfzına vermiş; Hazret-i Ömer, siyaset âlemiyle ve hilâfet-i kübrâ ile meşgul imiş. Onun için, ehâdîsi ümmete ders vermek için, Ebu Hureyre ve Enes ve Câbir gibi zâtlara itimad edip; ondan, rivayeti az ederdi.” (Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat, s.132)

    https://sorularlaislamiye...inin-nedenleri-nelerdir-0
    0 ...
  4. 49.
  5. 6. Uzun Ömürlü Olması

    Ebû Hureyre (r.a.), Hz. Peygamber’in (s.a.s.) vefatından sonra yaklaşık yarım asır kadar daha yaşamıştır. Onun yaşadığı bu yarım asırlık zaman diliminde, islâmî fetihler sonrasında çeşitli kültür ve medeniyetlere ait unsurlar Müslümanlar arasına sızmış ve itikadî, felsefî ve siyasî problemlere çözüm yolları bulma lüzumu ortaya çıkmıştır. Şüphesiz insanlar bu problemlerin çözümünde Kur’ân ve hadîslerin hakemliğine müracaat etmişlerdir. Ancak bu konuda onlara, en çok o dönemde hayatta olan sahabiler yol gösterip yardımcı olmuştur.

    Genç yaşlarda Hz. Peygamber’i (s.a.s.) adım adım takip etmiş olan Ebû Hureyre, Abdullah b. Ömer, Ebû Saîd el-Hudrî ve Hz. Âişe (r.ahum) gibi uzun ömürlü âlim ve fakîh sahabiler, bu devirde önemli vazifeler üstlenmişlerdir. Allah Resûlü’nün (s.a.s.) kutsal mirasını gelecek nesillere bu kıymetli şahsiyetler ulaştırmıştır. Dikkat edilirse, bu isimlerin sahabe içerisinde çok hadîs rivayetiyle tanınan şahıslar oldukları görülmektedir.

    Netice

    Hz. Ebû Hureyre, h. 7. yılda Medine’ye gelip Hz. Peygamber’in (s.a.s.) sohbetiyle müşerref olduktan sonra, Mescid-i Nebevî’nin bir kenarında ilim ve irfanla meşgul olan Ashab-ı Suffa’ya katılmış ve Allah Resûlü’nün (s.a.s.) yanından bir an olsun ayrılmamıştır. Her nereye gitmişse O’nu (s.a.s.) takip etmiş, hizmetine amâde olmuştur. Gerektiğinde hane-i saadetlerinde bile O’na (s.a.s.) hizmetten geri kalmamıştır. Kâh bineğinin dizginlerini tutmuş, kâh taş taşımış, kâh su getirmiş ve böylelikle Efendimiz’in (s.a.s.) sevgisini kazanmıştı. Bu muhabbet, onun hadîslere karşı iştiyakını artırmış ve hadîse ulaşmak için her türlü fedakârlığı göze almıştır.

    Ebû Hureyre (r.a.), Allah Resûlü’nün işaretiyle üstlendiği bu mukaddes vazifeyi layıkıyla yerine getirmiş ve muvaffakiyetle neticelendirmiştir. Allah Resulü’nün (s.a.s.) ‘Gökteki yıldızlar’ diye vasıflandırdığı o kutlu insanlar arasında, hadîste önemli konuma sahip olması dolayısıyla Ebû Hureyre’nin (r.a.) hususi bir yeri vardır. Resûlüllah’a (s.a.s.) olan bağlılığı ve hizmet aşkını, ömrünü hadîs ilmine adamasıyla göstermiştir. O, hayatını ortaya koyduğu bu hizmet anlayışıyla, ilimle uğraşan günümüz insanlarına da, gökteki yıldız misâli kılavuzluk etmiştir. ilim uğruna gecesini gündüzüne katmış, sıkıntı ve zorluklara sabırla tahammül göstermiştir. O, bu samimi gayretiyle Allah Resûlü’nün (s.a.s.) hususî teveccühüne ve duasına mazhar olmuş ve bu sayede unutulmayacak derya gibi bir ilime kavuşmuştur.

    Ebû Hureyre’nin (r.a.), Allah Resûlü’nün (s.a.s.) hadîslerine karşı gösterdiği bu aşkın merak ve iştiyakı, bazı sahabilerin hayretini mûcip kılmış ve bu durum, bazen izahı gerektiren itirazların yöneltilmesine sebebiyet vermiştir. O, kendisine yöneltilen bu itirazlara kendinden son derece emin bir şekilde

    “Sizler bağınızda bahçenizde, çarşı-pazarınızda dünyanızla meşgul olurken, bu fakîr karın tokluğuna Allah Resûlü’nün yanından hiç ayrılmamış, O’nu (s.a.s.) adım adım izlemeyi mukaddes bir vazife bilmiştir.”
    diye cevaplamıştır. Bu sözler, Ebû Hureyre’nin (r.a.) üstlendiği bu hususî vazifeye olan sadakatini göstermesi bakımından oldukça mânidardır. Ruhu şâd, mekanı cennet olsun! Allah bizleri şefaatine nâil eylesin!

    Kaynaklar:

    1. M. Ali Sönmez, Ebû Hureyre, DiA, Şamil islam Ansiklopedisi, II, 21-23.
    2. Prof. Dr. ibrahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi, 1/44 vd.

    https://sorularlaislamiye...inin-nedenleri-nelerdir-0
    0 ...
  6. 50.
  7. 52.
  8. Halife ömer'in habire hadis uydurmasından sıkılıp, iyi bir sopa çektirdiği yalancıdır.

    Hayatını emevilere yalakalık yaparak geçirdi.
    2 ...
  9. 53.
  10. Uydurduğu hadisler ile islamın üç kuruşluk itibarını sıfıra indiren yahudi dönmesi.
    0 ...
  11. 54.
  12. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2014384/+

    Ebû Hüreyre (ra) için söylenen takdir ifadelerinden bazıları:

    – O, unutmayı unutan birisidir.
    – O, ibadete çok düşkün, dünyaya meyli olmayan birisidir.
    – O, fakirliği ilme tercih eden, fırıncılık gibi bir mesleği olmasına rağmen, karın tokluğuna kendini ilme veren birisidir.
    – O, güçlü hafızası, keskin zekâsı, derin ilmi ile Sahabe’nin iftihar edeceği birisidir.
    – O, defaatle Hz. Peygamber’den hem dua, hem takdir, hem özel ilgi gören birisidir.
    – O, tüm Sahabe’nin hakkında hüsnü şehadet ettiği birisidir.

    Daha fazlası şurada;
    https://www.siyervakfi.or...n-bir-sahabi-ebu-hureyre/
    2 ...
  13. 58.
  14. 59.
  15. Islama en çok zarar verenler onu
    Tahrif edenlerdir.
    0 ...
  16. 60.
  17. bazı islam alimlerine göre onun rivayet ettiği hadislerin çoğu uydurmadır.
    0 ...
  18. 61.
  19. 62.
  20. 63.
© 2025 uludağ sözlük