tadı kaçırılmış bir sanattır.
(bkz: silah icad oldu mertlik bozuldu)
geleneksel ebru kitre ve toz boyalarla, sanatçının her aşamasında içinde olduğu bir sanattır. oysa şimdi hazır boya ve yapay kitre kıvamında mediumlarla, hazır kitlerle oyuna dönen bir şey. ayrıca sanatsal ürünler satan firmaların kazanç kapısı.
Kurtlar Vadisinde Omer Baba nın stres atmak icin suya dokunarak sekillendirdigi renkleri,kagıda yansıtması sonucu yapmaya calıstıgı sanat..( ayrıca (bkz: ney) )
Ayrıca bu sanat, Sertab Erener'in turk halk muziginden sanırım on ezgiyi kendince yorumladıgı bir konseri esnasında arkadaki buyukce bir ekranda unlu bir ebru sanatcısı tarafından yapılıp , izleyenlere de muzik esliginde tanıtılmıstır..Ebru figurleri, sarkıların ritmlerine ve surelerine gore sekillendiriliyordu ve gayette basarılı bir Ebru tanıtımıydı..
Ebru kelimesi Farsçadır, kaş, bulut anlamlarına gelmektedir. Ortaya çıkan şekillerin buluta benzemesi nedeniyle bu adı almıştır. Şemsedddin Sami, Kamusu Turki'de Ebru; "Çağatayca Ebre: Roba (elbise yüzü, kürk kabı) hare gibi dalgalı ve damarlı (kumaş,kağıt), cüz ve defter kabı yapmak için kullanılan renkli kağıt" olarak tanımlamıştır. Ciltçilikte, yazı sanatında (Hüsn-ü Hat) pervaz süslemelerinde ve yazı kağıdı olarak kullanılan ebru, günümüzde çiçek ebrularının daha da geliştirilmesiyle başlı başına levha olarak kullanılmaktadır.
Türklerin, Ortaasya'da bu sanatı bildikleri ve göçler sırasında iran üzerinden Anadolu'ya getirdikleri tahmin edilmektedir. Ebru'nun tarihinin bilinmemesi; eski ebru ustalarının yaptıkları ebrulara tarih atmamalarından kaynaklanmıştır. Çünkü ortaya çıkan ebru, sanatkarın tamamen kendi iradesini yansıtmamaktadır. Özellikle klasik ebrular; battal, gel-git, taraklı, şal ebrularına sanatkarın iradesi yansımaz.
Ebru'ya, 18.yy. Avrupa'da "Türk kağıdı" denmesi bu sanatının bir Türk sanatı olduğunu göstermektedir. 1608 yılında yazılmış olan Tertibi-i Risale-i Ebri, ebru konusunda o tarihlerdeki bilgileri bir araya getiren bir eserdir. Ayrıca Gelibolulu Mustafa Ali Bey tarafından yazılan Menakıbı-ı Hunerveran diğer sanatların yanında ebru hakkında da bilgi vermektedir.
Tarihimizde bilinebilen ebru sanatçıları; Şebek, Hatip Mehmet Efendi (Ö.1773), Şeyh Sadık Efendi (Ö.1846) ve oğlu Salih Efendi, Edhem Efendi.(Ö.1904), Sami Efendi (Ö.1912), Şeyh Aziz Efendi (Ö.1934), Necmeddin Okyay (Ö.1976) ve oğulları Sami Bey (Ö.1933), Sacid Okyay (Ö.1910), Abdulkadir Kadri Efendi (1942), Mustafa Düzgünman (1990), Alpaslan Babaoğlu, Fuad Başer, Peyami Güler....
Mustafa Düzgünman hocanın yetiştirdiği öğrencilerle günümüzde ebru tanınan ve sevilen bir sanat haline gelmiştir.
Klasik sanatların yayılması toplumun öz kimliğine dönmesinde önemli bir faktör olduğunu düşünüyoruz yeter ki sanatkarlarımız hasis davranmayıp bu sanatları sevdalılarına öğretsinler.
kağıt üzerine özel yöntemlerle yapılan geleneksel süslemesanatına verilen ad olup; aynı zamanda bir bayan ismi olarak da kullanılmaktadır. ''ebru'' sözcüğüne köken olarak, bulut anlamınagelen ''ebr'' sözcüğü gösterilir. bu sözcükten türetilen ve ''bulut gibi'' ya da ''bulutumsu'' anlamına gelen ''ebri'' sözcüğü türkçe'de değişerek ''ebru'' biçimini almıştır.
su üzerine yazı yazmak kadar zor olan sanattır. tv kanallarında kolayca yapanlara bakılarak girişmek, renkli bir bulamaç ile karşılamanıza sebepe olabilir o yüzden kesinlikle eğitim alınmalıdır.
iki sene aynı sınıfta okuyupta ilk gördüğümde korkudan son kez gördüğümde ise öpüşürken heyecandan titrediğim ve ilk günkü ebru ile son günkü ebru arasındaki farkın resmen bir ebru gündeş olduğunu varsayabileceğim kızın ismi.
kitre veya benzeri maddelerle yoğunluğu arttırılmış su üzerine özel fırçalar yardımıyla boyaların serpilip orada meydana gelen desenlerin kağıda alınmasıyla ortaya çıkan sanat eseridir.
70 li yıllarda doğan bayan kişilere verilen isim.genel olarak kocaman gözlü,sevimli insanlar olurlar.halk tarafından çok sevilen bu insancıklar ablalık konusunda pek bir beceriklidir,iyi ablalık yaparlar.takdir edilesi insanlardır aynı zamanda.
Ebru, kitreli yoğun su üzerine, özel hazırlanmış ödlü boyalarla resim yapma ve bunu kağıda aktarma sanatıdır. Ebru, bulut veya bulutumsu anlamına gelen Farsça ebr kelimesinden türemiş ve Türkçede ebru halini almıştır. Ebruda hazırlık aşaması uzun, eser meydana getirme aşaması ise tam tersine çok kısa zaman alır. Sanki benliğimizden alıp su üzerine bıraktığımız boya damlaları, düştükten sonra yayılırlar ve şekiller oluştururlar. Bizim de müdahalemiz ile inanılmaz resimler çıkar ortaya. Büyük sabır ve çok emek gerektiren ebru, kim tarafından, nasıl ve ne amaçla geliştirildiği tam olarak bilinmeyen mistik bir sanattır. Bazı kaynaklara göre Hindistanda ortaya çıkan ebru, önce irana ve oradan da Osmanlı´ya geçmiştir. Diğer kaynaklara göre ise, Türkistan´da Buhara kentinde doğan ebru, ipek Yolu´yla Osmanlı´ya geçmiştir. Avrupalılar ebruya Marbling Paper Araplar ise damarlı kağıt anlamına gelen Varak-ül Mücezze demektedir. Bilinen en eski ebru 1554 yılına aittir. Onyedinci yüzyıldan kalma Tertib-i Risale adlı bir kitapta ebrunun hangi malzemeler kullanılarak nasıl yapıldığı ayrıntılarıyla anlatılmaktadır. Bir ebrucunun bilinçli bir şekilde mükemmel ebrular yapması, ancak bir usta ebrucunun yol göstermesi ile mümkün olmaktadır. Bu nedenle, ebru usta-çırak yöntemi ile yüzyıllar boyunca bir nesilden diğerine aktarılmıştır. Osmanlı, önemli kitap, tezhip ve hat belgelerindeki kayıpları engellemek için ebruyu kenarlık olarak kullanmıştır. Ebru ile tanışan ve onun kıymetini anlayan Avrupalılar ise ebruyu tablo şeklinde sergilemeye başlamıştır. Bugün kağıt üzerine yapılmış nadide ebrular duvarları süslemeye devam ederken; kumaş, cam, toprak süs eşyaları ve ahşap üzerine yapılan ebrular da hayatımıza girmeye başlamıştır. Güzel bir ebrunun sunduğu görsel zarafetin insan ruhu üzerinde olumlu etkilerini anlatmaya gerek yok. Ebru yapmanın ise çok daha olumlu ruhsal etkileri olduğu bilinmektedir. Geçmişte olduğu gibi bugün de çeşitli merkezlerde terapi amacıyla ebru yaptırılmaktadır. Son yıllarda değeri anlaşılmaya başlanan muhteşem ebru sanatımızın, ben ve benim gibi ebruya gönül vermiş ebrucuların çalışmaları ile daha da gelişeceğini ve yeni nesillere aktarılacağını umuyorum.