Ebeveyn... ebeveyn olmak. Aslında 1, 2 kelimeden ibaret görünüyor ancak o kadar büyük ve bir o kadar da önemsiz görünen, basite indirgenen ki.
Olmamalı işte. Kimisinin hayali bu görevi üstlenemeyen bir başkasının olmamalı. Hak etmeyenlerin olmamalı.
El ayak altında anlamını kaybetmemeli, ezilmemeli, unufak kalmamalı.
Çok tuhaf. Çok anlamsız.
Çok anlatılamayacak.
Üremek için zaruri durum ve biyolojik vaka.
Norm ve inançla gelen yakınlık.
Sevgi ile büyüyen kutsallık.
Aile kavramı kişinin en derinden özlemle devam ettirdiği yuva.
Bakamıyor sevgi veremiyor iseniz biyolojik olmaktan öteye geçilmezsiniz ve böyle durumda soyut hak talep edilmesi anormaldir.
Bir ebeveyn olarak çocukların gelişimine hassasiyetle ve dikkatle yaklaşıyorum. Onların gelişimini ve öğrenme sürecini eğlence hale çevirmek için ise çeşitli oyunları eğitici hale getiriyorum. Bu noktada MentalUp'ın eğitici oyunları ile çocuklarımın gelişimini keyifli hale getiriyorum. Yakınlarda ise dikkatimi çeken bir konu oldu. Pokus kartlıların MentalUp alışverişi sonrası %15 nakit hediyesi olması. Bu nakitleri biriktirerek daha sonra güzel bir dönüşüm sağlayabilmeniz oluyor.
Bir ebeveyn olarak çocukların gelişimine hassasiyetle ve dikkatle yaklaşıyorum. Onların gelişimini ve öğrenme sürecini eğlence hale çevirmek için ise çeşitli oyunları eğitici hale getiriyorum. Bu noktada MentalUp'ın eğitici oyunları ile çocuklarımın gelişimini keyifli hale getiriyorum. Yakınlarda ise dikkatimi çeken bir konu oldu. Pokus kartlıların MentalUp alışverişi sonrası %15 nakit hediyesi olması. Bu nakitleri biriktirerek daha sonra güzel bir dönüşüm sağlayabilmeniz oluyor.
ebeveynler ikiye ayrılır :
ilki kendileri çocuklarına daha sert muamele ederken, kendisine kendilerine veya üçüncü kişilere ufak çaplı dahil olsa zarar verebilecek kusurlarına hiç sabır ve tahammül gösteremezken çocuklarına üçüncü kişilerin sert muamelesine musamma gösteremeyenler.
diğeri, çocuklarına daha sabırlı ve tahammüllü yaklaşırken üçüncü kişilerin ölçülü sert muamelesi durumunda otomatikman çocuğu koruma moduna geçmeyenler.
bizim yan dairede iki çocuklu bir aile vardı. (taşınalı on yıldan fazla oluyor.) benden bir yaş büyük bir oğulları vardı. evin hanımının sürekli oğluna bağırtılarını duyardık. hani çocuk da öyle haşarı bir çocuk değildi, (ki çocuk dediğin zaten put gibi sus pus olmaz.) ben o günlerde "okula gitmek istemiyorum." diye ağlıyordum. "senin sabrına çok imreniyorum, benim oğlum böyle ağlasa ben döve döve öldürürdüm." demiş anneme.
şu an annemle halen görüşüyorlar. bir gün bize oturmaya gelmişti. annemle konuşurlarken bir yerden bir konu açılmıştı, "artık öğretmenler öğrencilere bağırmıyorlar." demiştim. hafif hiddetlenerek, "bağırmaya ne hakkı varmış canım !" demişti.
benim annem ise daha çok 2. gruptandır.
bizi bir zevk uğruna harcayan kişiler.
hayatın bir sorumlusunu aradığımızda
tanrıya degilde özgür iradeleri olan
anne ve babalarımıza bakmak daha
mantıklı.bizi neden buraya getirdikleri hakkında fikirleri yok. bizi o kadar dusunseler,bu dunyaya getirmeden önce dusunurlerdi.elbet acı var,burda olmasa da gerçek dünyada.
bunlardan birisi olmayacagima,belki de yaşamak istemeyen hiçbir ruhu bu cehenneme getirmeyecegime yemin ederim.tecrübe iste bu.