cok sevdigim ve ornek aldıgım bir arkadasım soyle demisti bir kez; anne olmak vicdan azabı cekmeyi goze almaktır diye, simdi yirmi sekiz haftalık hamileyim ona hak vermiyor degilim. neden mi, daha simdiden her yedigimde her ictigimde kızımı dusunuyorum. ornegin bu ictigim meyve suyunun kızıma yararı var mı, ya da bu yedigim balık kızım icin ne olcude faydalı gibi. dahası ve fazlası; dogdugunda ona nasıl bir gelecek hazırlayacagız kaygısı yasıyoruz babasıyla. hormonlu gıdalar, kuresel ısınma, deprem tehditi, ulkemizin durumu... ustelik bunların hicbiri ne yazık ki bizim tekelimizde degil. bazen kızıma sadece iyi bir egitim verip babası ile ortak degerlerimizi yuklemek yeterli diyorum. peki ya egitim? fırsat esitligi? cevre faktoru?
ebeveyn olmaya karar vermek degil ki, is bunu basarabilmek...
ustelik kendini cok yıpratmadan,
mutlu bir ebeveyn olarak kalmayı basararak...
son bir not(ebeveyn olacaklara): tanrı o gucu veriyor size, korkmayın.
evladını kaybeden bir anne - baba kadar olmasada , maddi durumdan dolayı cocuklarının istediğini ihtiyacını yerine getiremeyendir . içi yanar evladının önünde ezilir büzülür ama yapamaz işte . . .
şen şakrak gururlanarak askere yolladığı evladının acımasız bir hain terörist tarafından vurulup şehit düştüğü haberini almasıdır. allah kimseye yaşatmasın.
tam dokuz ay karnında taşıdığın, onun rahat uyuması için gözünü kırpmadığın, yemeğin en güzelini onun için ayırdığın, kendi egolarını yeryüzünden silip onun için nefes almaya başladığın, yüzüne bakmaya dokunmaya kıyamadığın biricik varlığını vatanını beklemeye gönderdiğinde iki soysuzun onu elinden aldığını öğrendiğin an olsa gerek..