eba tv de yapılan ateizm tanımı

entry19 galeri0
    1.
  1. yine iyiymiş. bir ara meb'in ateist tanımı "allah yokmuş gibi davranan" idi.
    14 ...
  2. 2.
  3. sonra "alayınız sahtekarsınız. din kültürü dersi filan değil sünni islam propagandası dersi dayatıyorsunuz zorla" deyince kızıyorlar.

    neye kızıyorsunuz a sahtekarlar?

    sizde gerçekten din kültürü dersi verecek yürek var mı? her inanışı veya görüşü, o inanışın, görüşün orjinal tezleriyle, çarpıtmadan, kendi pisliğinize bulamadan çocuklara aktaracak cesaretiniz var mı?

    yok, çünkü korkuyorsunuz.

    ebleh olduğunuz için şu kadarını bile düşünemiyorsunuz: madem dinim diğer din ve görüşlerin düzgün aktarılmasıyla zarar görecek kadar zayıf, öyle ki o din ve görüşleri yalanlara bulamamız gerekiyor takdim etmeden önce, o zaman hak din üzerinde olamam. çünkü hakkın yalana ihtiyacı olmaz, ancak batıl yalanla savunulmaya ihtiyaç duyar.
    14 ...
  4. 3.
  5. Beğenmiyorsan yallah halk tvye.

    Evet.
    3 ...
  6. 4.
  7. Az bile yazmışlar. Ateistlerin oçe ve gavad olduğunu yazmamışlar.

    Eved.
    1 ...
  8. 5.
  9. Yobazların pis yalanlarından ibarettir çünkü dinlerinin ayakta kalmak işin yalana ihtiyacı var. Çünkü dinleri batıl ve de yalan.

    Diyorlar ki batan gemide, düşen uçakta ateist olmaz. Nereden biliyorsun a yalancı papaz, nereden? Konuyla ilgili bir araştırma mı yaptın? Kaza geçirenler arasında anket filan? Sonuç böyle mi çıktı? Hangi bilimsel dergide yayınladın bu çalışmayı?

    Diyorlar ki ateizm insan fıtratına ters. Hayırdır? işte o kadar üniversiteniz, fonunuz var, bu yalanı doğrulayacak bir araştırma yaptınız da bizim mi haberimiz yok?

    işte bunların inançları bu kadar... Ancak yalanla mastürbasyon yaparak besleyebiliyorlar... Ancak bacak kadar çocukları istismar ederek, korkutarak ayakta tutabiliyorlar.

    Allah yok, din yalan...
    5 ...
  10. 6.
  11. bunlar din öğrettiğini sanıyor insanlara ama dini öğretmek için insanlık tarihinin derinlerine inmek gerekiyor.
    yahudiligin nasıl ortaya çıktığı gibi konuların anlatılması gerekiyor. fakat sadece mal mal yapılması gereken şeyleri nedenini anlatmadan söylüyorlar.
    1 ...
  12. 7.
  13. ateizm, semavi dinlerden binlerce yıl daha eskidir. ahmak ısrarınızın insanlara nasıl zarar verdiğinin farkında bile değilsiniz.
    3 ...
  14. 8.
  15. ne dendiğini tam olarak okumadım ama umarım ateist bir beyinin düşük zekası, idrak kapasitesi hakkında alaycı ifadeler kullanmışlardır.

    bunun yanında kişilerin ateist olma sebepleri olarak bağnaz ve inatçı kişilik yapısına sahip olmak, reddettikleri şey hakkında derinlemesine ve tarafsız bilgi sahibi olmamak, onun yerine kopyala yapıştırdan ibaret dini bilgilerine cevap niteliğinde olan açıklamalara karşı kör bir önyargıya sahip olmak şeklinde işlenmiştir umarım.

    işte o zaman çocuklara gerçek ve samimi bilgiler verildiğine kanaat getiririm.

    çünkü anca zeka ve idrak kapasitesi yerlerde olan birisi ateist olabilir. hayatta kimse alaya alınmamalı sadece inatçı beyinsizler dışında...
    1 ...
  16. 9.
  17. bizim bloktaki yobaz oğlancığın katkılarını eksik bıraktıkları sözde tanımdır.

    Oğlancık bir şeyler saçmalamış, onlar da söylenseymiş tam süper olurmuş!

    Ulan Oğlancık, madem bu kadar çok biliyorsun, şu yalanlarını destekleyecek bir bilimsel çalışma yapsana. Nobel töreninde alkışlarız seni.

    Gidinin eblehleri sizi...
    2 ...
  18. 10.
  19. Ateistlere sormak istediğim soru madem allah yok diyorsunuz.ozaman biz insanlar niye dogduk bu dunyada bosamı bu acıları cekıyoruz.
    1 ...
  20. 11.
  21. Mal insanı tanımak için deney yapmaya gerek yok. Hayata, evrene bakarak yaratıcı olduğunu idrak edemeyen kişi basit çıkarımlar bile yapmaktan acizdir.

    Ha normalde elinde olmadan bişey yapmayı beceremeyen kişiye kızılmaz tabi ki, ona yardım edilmeye falan çalışılır. Ama adam hem mal hem de inatçı bir bağnazsa ondan köşe bucak kaçılır.

    *dindarım diyenler arasında kötü örnek oluşturan bağnaz kimseler vardır evet ama ateistim diyen kişilerin eksiksiz olarak tamamı bağnazdır. Bağnaz olmadan ateist olunamaz. O kadar bağnaz olmalısın ki yaratıcının varlığına dair sayısız delili görmezden gelmelisin.
    0 ...
  22. 12.
  23. Oğlan hala ahkam kesiyor!

    Tam ebleh bu çocuk ya..

    Diğer yobaz da ayetle tehdit modunda!

    istediğiniz kadar tehdit edin. Ne inanıyoruz, ne de korkuyoruz.

    Hep aynı numaralar işte...
    3 ...
  24. 13.
  25. 14.
  26. Ayet numarası yaz geç. Ayetler üzerinde hiç düşünme. Senin gtünden anladığını anlatmaya çalışanlara da hayır öyle değil böyle de.

    Ya siz nasıl tiplersiniz aq.

    Şu yazdığın ayetlerin tamamına şu uludağ sözlük gibi bir çöplükte bile defalarca açıklamalar yapıldı ama karşılığı hakaret oldu konuyu çarpıtmak oldu.

    Sktirin gidin neye inanıyorsunuz yada inanmıyorsunuz onu yapın ama inanan insanların inançlarını o pis iftiracı ağzınıza alıp durmayın...
    2 ...
  27. 15.
  28. Oğlan sinirlendi!

    Üstelik sadece bazı ayet numaraları verildiği için! O ayetler hakkında bir yorum yapılmış mı? Hayır. Çirkefe bulanıp, öyle mi takdim edilmişler? Hayır.

    E o zaman neden kızıyorsun? Eba'daki papaz gibi yalanlara batırılıp öyle sunulsa ne hissederdin? Hem de itiraz edecek hali olmayan çocuklara? Ya da senin yaptığın gibi ahkam kesilse?

    Yobaz budur. Empati yeteneği yoktur. Bir nevi psikopat beyni taşırlar.
    2 ...
  29. 16.
  30. Bununla beraber, Allah ve Rasulü bir işe karar verdiği zaman, gerek inanan bir erkeğin gerek inanan bir kadının kendilerine ait bir işte tercih hakları olamaz. Her kim Allah'a ve peygamberine asi olursa açık bir sapıklık etmiş olur.
    (AHZÂB 36. Ayet)

    Hani bir zamanlar Allah'ın kendisine ikram ettiği, senin de iyilikte bulunduğun kişiye diyordun ki: "Eşini bırakma ve Allah'a karşı saygılı ol!" Ama Allah'ın açıklayacağı şeyi sen içinde saklıyordun; zira insanlardan çekiniyordun: oysa ki kendisinden çekinmen gereken sadece Allah'tı. En sonunda Zeyd o kadınla ilişkisini tamamen kesip boşayınca Biz onu seninle evlendirdik ki, evlatlıkları eşleriyle ilişkilerini kesip boşadıklarında kişilerin onlarla evlenmelerinin önünde hiç bir engel bulunmasın: sonuçta Allah'ın emri yerine gelmiş oldu.
    (AHZÂB 37. Ayet )

    Allah’ın, kendisine farz kıldığı şeyleri yerine getirmesi konusunda, peygambere bir darlık/sıkıntı yoktur. Daha önce gelip geçen peygamberler hakkında da, Allah’ın kanunu böyledir. Allah’ın emri kesinleşmiş bir hükümdür.
    (AHZÂB 38. Ayet)

    Ahzab 37. Ayetin sonunda gerekçe açıklanmıştır.

    Ey Peygamber! Hanımlarınızı boşayacağınız zaman iddetlerini gözeterek boşayınız ve bekleme sürelerini iyice hesap ediniz. Rabbiniz Allah'a saygı duyunuz. Apaçık bir hayâsızlık yapmış olmadıkça onları evlerinden çıkarmayınız. Kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır. Kim Allah'ın koyduğu sınırları aşarsa, aslında kendisine yazık etmiş olur. Bilemezsin ki, belki Allah bundan sonra yeni bir durum ortaya çıkarıverir.
    (TALak1. Ayet)

    Sürelerinin sonuna ulaştıklarında onları ya uygun biçimde tutunuz yahut onlardan uygun biçimde ayrılınız. içinizden âdil iki kişiyi şahit tutunuz ve şahitliği Allah adına özenle yerine getiriniz. işte, Allah'a ve âhiret gününe inananlara öğütlenen budur. Kim Allah'a saygı duyarsa, O, kendisine bir çıkış yolu yaratır.
    (TALÂK 2. Ayet)

    ve hiç beklemediği yerden onu rızıklandırır; ve her kim Allah'a güvenirse, artık O ona yeter: Şüphesiz Allah emrini gayesine erdirendir; doğrusu Allah her bir şey için bir ölçü/kader koymuştur.
    (TALÂK 3. Ayet)

    (Yaşlılıklarından ötürü) Âdetten kesilen kadınlarınızın (bekleme süresinden) şüphe ederseniz, (bilin ki) onların bekleme süresi üç aydır. Henüz âdet görmeyenler de böyledir. Gebe olanların bekleme süresi, yüklerini bırakmalarına kadardır. Kim Allah'tan korkarsa (Allâh) ona işinde bir kolaylık yaratır.
    (TALÂK 4. Ayet)

    Işte bu, Allah’ın size indirdiği emridir. Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah onun kötülüklerini örter ve onun ödülünü büyütür.
    ( TALÂK 5. Ayet )

    Talak süresinin ilk beş ayetinde boşanmanın kadına zarar verilmeden, hakkı korunarak nasıl yapılması gerektiği anlatılıyor.

    işte bu yüzdendir ki israiloğullarına (Tevrat'ta) şöyle bildirmiştik: “Kim bir canı, başka bir cana ya da yeryüzünde fesat çıkarmasına karşılık olmaksızın öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir adamın hayatını kurtarırsa sanki bütün insanların hayatını kurtarmış olur.” Andolsun ki; onlara, peygamberlerimiz apaçık delillerle geldiler. Sonra, onlardan birçoğu, bu ayet ve mucizeler geldikten sonra, yine de yeryüzünde fesat çıkarmaya ve azgınlık etmeye devam ettiler.
    (MÂiDE 32. Ayet)

    Allah'a ve Rasulü'ne karşı savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuğu yaymaya çalışanların öldürülmeleri ya da asılmaları veya muhalefetlerinden dolayı ellerinin ve ayaklarının kesilmesi, yahut bulundukları yerden sürülmeleri, sadece (adil) bir karşılıktan ibarettir. Bu, onların dünyada uğradıkları zillettir; ahirette ise korkunç bir azap beklemektedir;
    (MÂiDE 33. Ayet)

    Ancak onları ele geçirmenizden önce (kendiliğinden teslim olup) tevbe edenler bunun dışındadır. Artık Allah'ın çok bağışlayıcı, çok merhamet edici olduğunu bilin.
    (MÂiDE 34. Ayet )

    Fesat çıkarmak için Sizinle savaşanlarla siz de savaşın, tevbe ederlerse affedin diyen ayetlerdir.

    Allah'ın yol gösterdiği, gerçeğe varmıştır; saptırdıkları ise hüsrana batıp kalmıştır.
    (A'RÂf 178. Ayet)

    Hiç kuşkusuz; cin ve insanın suçlularından birçoğunu (hakedenleri) cehenneme atarız. Kalpleri (akılları) vardır ama onunla ince ve derin düşünmüyorlar. Gözleri vardır ama onlarla görmüyorlar, kulakları vardır ama onlarla işitmiyorlar. işte onlar hayvanlar gibidirler, hatta daha da şaşkındırlar. işte onlar gafillerdir.
    (A'RÂF 179. Ayet )

    En güzel iSiMLER Allah’ındır. Öyleyse, O’na bunlarla dua edin/O’nu bunlarla anın! O’nun isimleri konusunda eğriliğe sapanları terkedin! Onlar yaptıkları şeylerin cezasını çekeceklerdir.
    (A'RÂF 180. Ayet)

    Allah'ın emirlerine uymazsan cehenneme gidersiniz diyen ayetlerdir.

    Allah iman ettiğiniz için sizinle savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanız için destek verenleri dost/veli edinmekten men eder. Kim onları veli/dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.
    (MUMTEHiNE 9. Ayet )

    Ey iman EDENLER! Mümin kadınlar muhacir (hicret etmiş) olarak size geldiklerinde, onları(n gerçeklerini açığa çıkarmak için) imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz (imtihan neticesinde), onların inanmış kadınlar olduklarını anlarsanız, onları kâfirlere geri göndermeyin. Çünkü müslüman hanımlar kâfirlere helâl değillerdir. Kâfir(erkek)ler de müslüman hanımlara helâl olmazlar. Mehir olarak harcadıklarını onlara (kocalarına geri) verin. (Kadınlar aldıkları mehri geri vererek, boşanma haklarını kullanabilirler). Mehirlerini verdiğiniz takdirde, bu kadınlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Müşrik kadınlarınızın nikahlarına tutunmayın. Onlara harcadığınız mehri isteyin. Kâfirler de istesinler. Bu Allah’ın hükmüdür. O aranızda hüküm veriyor. Allah bilen ve doğru hüküm/karar verendir.
    (MUMTEHiNE 10. Ayet)

    Eşlerinizden kâfirlere kaçmış olanlar olabilir. Saldırgan kâfirlerle savaşmak zorunda kalır, yener ve ganimet alırsanız, onlardan (kâfirlerden) eşleri sizin tarafa kaçmış olanlar için, mehirlerini kocalarına iade edin. (Bizim eşlerimiz de sizin tarafa kaçmıştı, diye mazeret öne sürmeyin) ve inandığınız Allah’a karşı gelmekten sakının.
    (MUMTEHiNE 11. Ayet )

    Savaş sırasında gelen ve giden kadınlarla ilgili ayetlerdir.
    2 ...
  31. 17.
  32. ne sığ insanlar şu kafirler. bazen midem bulaniyor.
    1 ...
  33. 18.
  34. Devam ediyorum izninizle,

    Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten/döllenmiş yumurtadan/hücreden yaratan ve eşini de ondan (aynı döllenmiş yumurtadan/hücreden) yaratan, ikisinden de (yeryüzünün her tarafına yayarak aile oluşturan); çok sayıda erkek ve kadın yaratarak yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının! Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz, Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah üzerinizde bir gözetleyicidir.
    (NiSÂ 1.Ayet)

    Yetimlere mallarını verin. Temizi pis olanla (helali haramla) değişmeyin. Onların mallarını kendi mallarınıza katıp yemeyin. Çünkü bu, büyük bir günahtır.
    (NiSÂ 2. Ayet)

    Eğer yetim kızların, (size emânet edilen malları üzerindeki) haklarını, gözetemeyeceğinizden endişe ederseniz, (yetim kızlarla değil), size helâl olup hoşunuza giden (başka) kadınlarla; iki, üç veya dört evlilik yapabilirsiniz. Eğer adaletli davranamayacağınızdan korkarsanız; o takdirde bir tanesini nikâhınız altına alın veya size sığınmış yabancı kadınlardan birini nikâhlayın. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur.
    (NiSÂ 3. Ayet )

    Kadınlara mehirlerini (evlilik hediyelerini), gönül hoşluğuyla verin. Eğer kendi istekleriyle o mehrin bir kısmını, size bağışlarlarsa, onu da güzelce harcayabilirsiniz.
    (NiSÂ 4. Ayet)

    Allah’ın sizin için geçim kaynağı yaptığı mallarınızı, aklı ermezlere (savurgan/sefihlere) vermeyin. O mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin.
    (NiSÂ 5. Ayet)

    Ayetler gayet açık. Yetim mallarının nasıl idare edileceği açıklanmış. Ve yine eğer gücünüz yetiyorsa ve adaletle davranabilecekseniz 4 kadınla evlenebilirsiniz yok yapamam diyorsanız 1 kadınla evlenebilirsiniz diyor.

    Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeşlerinizin kızları, kız kardeşlerinizin kızları, sizi emziren sütanneleriniz, sütkardeşleriniz, kayınvalideleriniz, kendileriyle gerdeğe girdiğiniz kadınlarınızın yanınızda kalan üvey kızlarınız (ile evlenmeniz) size haram kılındı. Eğer onların (analarıyla) gerdeğe girmemişseniz (o kızlarla evlenmenizde) size bir engel yoktur. Geçmişte olanlar hariç (Kur'an'ın hükmü gelmeden önce), kendi sulbünüzden olan (öz) oğullarınızın eşleri ile evlenmeniz ve iki kız kardeşi birlikte nikâhınız altında bulundurmanız yine size haram kılındı. Hiç kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
    (NiSÂ 23. Ayet )

    (savaş esiri olarak kocaları ölmüş veya boşanmış olanlardan) himâyenize verilenler hariç, evli kadınlar (da size) haram kılındı. (Bunlar) üzerinize Allah’ın emri olarak yazılmıştır. Bunların dışında kalanlar ise iffetli yaşamak ve zina etmemek şartıyla; mallarınızla (evlilik hediyelerini vermeniz şartıyla) istemeniz, size helâl (serbest) kılındı. Onlardan (nikahlanıp) faydalanmanıza karşılık, sabit bir hak olarak kendilerine evlilik hediyelerini verin. Evlilik hediyeleri belirlendikten sonra, onunla ilgili olarak uzlaştığınız şeyler konusunda, size günah yoktur. Şüphesiz ki Allah; bilen ve doğru hüküm/karar verendir.
    (NiSÂ 24. Ayet)

    Sizden kimin; hür mümin kadınlarla evlenmeye gücü yetmezse, kendilerine sığınan mümin cariye(esir)lerden (nikâhına) alsın. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Hepiniz birbirinizdensiniz. Öyle ise iffetli yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost tutmamaları şartıyla, himayelerinde olanların izniyle onlarla evlenin, evlilik hediyelerini de güzelce verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, onlara hür kadınların cezasının yarısı uygulanır. Bu içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir. Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
    ( NiSÂ 25. Ayet)

    Kimlerle evlenilebilir kimlerle evlenilemez, bunları açıklayan ayetlerdir.

    Allah'ın, kiminizi kiminize üstün kılmaya vesile yaptığı şeyleri (haset ederek) arzu edip durmayın. Erkekler kendi kazançlarından bir fayda sağlarlar, kadınlar da kendi kazançlarından bir fayda sağlarlar. Çalışın da Allah'ın ihsan ve ikramından isteyin. Şüphesiz ki Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.
    (NiSÂ 32. Ayet )

    Ana babanın ve akrabânın bıraktıklarından her birine vârisler kıldık. yeminlerinizin bağladığı kimselere de hisselerini verin. Allâh herşeyi görmektedir.
    ( NiSÂ 33. Ayet )

    Erkekler eşlerini koruyup kollasınlar. Çünkü Allah, insanların kimini kiminden (kabiliyetçe) farklı kılmıştır. Erkekler kendi mallarından harcasınlar. iyi eşler (Allah’a) itaatkâr olanlardır. Allah’ın onları korunaklı yaratması gibi, onlar da gaybı/gizliyi/iffetlerini korusunlar. Serkeşliğe/çirkefliğe/fuhşa eğilim sözkonusu olursa; eşlerinizi yataklarında yalnız bırakın ve (işin akibetinden korkutarak) suç ortaklarınca şiddete maruz kalabileceklerini hatırlatın! Eğer serkeşlik yapmaktan vazgeçerlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah çok yücedir, çok büyüktür.
    (NiSÂ 34. Ayet )

    Eğer karıkocanın arasının açılmasından endişe ederseniz, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. iki taraf düzeltmek isterlerse, Allah da onların uzlaşmasına izin verir. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdardır.
    ( NiSÂ 35. Ayet )

    Bu ayetler de gayet açık. Evlilik ile ilgili uyulması gerekenler açıklanmıştır.

    Onlar senin (kendilerine) yumuşak davranmanı (taviz vermeni) isterler ki kendileri de (sana) yumuşak davransınlar.
    (KALEM 9. Ayet )

    Şunların hiçbirine uyma: Yemini alışkanlık haline getirmiş alçağa,
    (KALEM 10. Ayet )

    işi gücü birilerini çekiştirmek olan dedikoducuya.
    (KALEM 11. Ayet )

    Hayrı engelleyen, saldırgan, çok günahkâra.
    (KALEM 12. Ayet )

    Kaba, katı (kalpli), üstelik karaktersiz ve kötülükle damgalı olana;
    (KALEM 13. Ayet )

    Mal ve oğullarla şımaranlara (sakın yakınlık gösterme!).
    (KALEM 14. Ayet )

    Bu ayetler de gaaaaayet açık sanırım.

    (onlar) iman eden kimselerle karşılaştıkları zaman: “Biz de iman ettik” derler. Fakat şeytanlarıyla, (münafık dostlarıyla) başbaşa kaldıkları zaman: “Şüphesiz, biz sizinle beraberiz. Biz ancak (onlarla) alay ediyoruz” derler.
    (BAKARA 14. Ayet )

    Allah da onlarla alay eder. Ve onlara mühlet verir. Onları azgınlıkları içinde bocalar hâlde bırakır.
    (BAKARA 15. Ayet )

    işte bunlar o kimseler ki; hidayete (doğru hayat tarzına) karşılık, sapıklığı (yanlış hayat tarzını) seçtiler/satın aldılar. Bu yüzden alışverişleri onlara bir kâr sağlamadı. Ve hidayete/doğru yola da gitmediler.
    (BAKARA 16. Ayet )

    Onların durumu, (geceleyin) ateş yakan kimsenin durumuna benzer. (Ateş) tam çevresini aydınlatınca; Allah da onların nurlarını/ışıklarını giderir ve onları karanlıklar içinde bırakır. Çünkü onlar gerçekleri görmek istemediler.
    (BAKARA 17. Ayet )

    Sağırdırlar (gerçekleri işitmek istemiyorlar), dilsizdirler (doğruları söylemek istemiyorlar), (üstüne üstlük gerçeklere karşı da) kördürler. Artık onlar (doğru yola) dönmüyorlar.
    (BAKARA 18. Ayet )

    Allah'ın buyrukları ve iman eden Müslümanlarla alay edenlerin halini anlatan ayetlerdir.

    Ey israiloğulları! Size lutfettiğim nimetlerimi hatırlayın; hani Ben sizi çağınızın milletlerine üstün kılmıştım.
    ( BAKARA 47. Ayet )

    Öyle bir günden sakının ki; (hiçbir) kimse başka bir kimse adına bir şey ödeyemez. Hiçbir kimseden, herhangi bir şefaat/aracılık/kayırma da kabul edilmez; o kimseden bir fidye/bir bedel de alınmaz ve onlara yardım da edilmez.
    ( BAKARA 48. Ayet )

    Sizi Fir'avn âilesinden de kurtarmıştık. Hani (onlar), size azâbın en kötüsünü reva görüyor, oğullarınızı boğazlayıp, kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı ve bunda sizin için Rabbinizden büyük bir imtihan vardı.
    (BAKARA 49. Ayet )

    Hani, sizin için denizi yarmış, sizi kurtarmış, gözlerinizin önünde Firavun ailesini (de) suda boğmuştuk.
    (BAKARA 50. Ayet )

    Kendilerine verdiğimiz kitabı gereği gibi okuyanlar, işte ona iman edenler bunlardır. Kim de onu inkâr ederse, işte (dünyada da ahirette de en büyük) zarara uğrayanlar onlardır.
    ( BAKARA 121. Ayet )

    Ey israiloğullari! Size lütfettiğim o nimetleri hatırlayın ve (bir zamanlar) sizin diğer kavimlere üstün gelmenizi sağladığım o günleri de!..
    (BAKARA 122. Ayet )

    Hiçbir kimsenin diğerine bir yararının olmayacağı, hiçbirinden fidye kabul edilmeyeceği, şefaatin fayda etmeyeceği ve hiç kimseye yardım edilmeyeceği bir günü(n gelip çatacağını) aklınızdan çıkarmayın.
    ( BAKARA 123. Ayet )

    israiloğulları ile ilgili ayetlerdir. Kıssa içinden hisse alınması beklenebilir.

    Sizinle savaşanlara karşı, siz de, Allah savaşmanıza izin verdiği için savaşabilirsiniz. Ancak aşırı gitmeyin. Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez.
    ( BAKARA 190. Ayet )


    Onları (size karşı savaş açanları sizinle savaş halinde iken) nerede yakalarsanız/bulursanız etkisiz hale getirin. Sizi çıkardıkları yerden (Mekke’den) siz de onları çıkarın. Fitne (insan hakları ihlalleri), adamı öldürmekten daha çok eziyet verir. Yalnız Mescidi Haram yanında, onlar sizinle savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa, (siz de savaşıp) onları etkisiz hale getirin. Kâfirlerin cezası böyledir.
    (BAKARA 191. Ayet )

    Ancak (savaştan) vazgeçerlerse (siz de bırakın). Unutmayın ki Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
    ( BAKARA 192. Ayet )

    (Yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya ve din (yalnız) Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse, artık zulüm yapanlardan başkasına karşı düşmanlık yoktur.
    ( BAKARA 193. Ayet )

    Haram ay haram aya karşılıktır. Hürmetler (saygı gösterilmesi gereken şeyler) karşılıklıdır. Kim size saldırırsa, size saldırmasına karşılık siz de ona karşı kendinizi savunun. Allah’tan korkun ve bilin ki, Allah takva sahipleri ile beraberdir.
    (BAKARA 194. Ayet )

    Müslümanların hangi durumlarda, kimlerle, nasıl savaş yapacağını açıklayan ayetlerdir.
    0 ...
  35. 19.
  36. (Ey Muhammed!) Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki: “Ganimetler(in dağılımı); Allah’a (Allah’ın önermesine göre) ve Rasûlüne aittir (Rasûl/Devlet tarafından dağıtılır). O halde, eğer müminler iseniz Allah’a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltin, Allah ve Rasûlüne itaat edin.”
    (ENFÂL 1. Ayet )

    Müminler ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. O’nun ayetleri kendilerine okunduğu zaman, onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler.
    (ENFÂL 2. Ayet )

    Şunu iyi bilin ki, ganimet olarak aldığınız her şeyin beşte biri Allah'a ve Elçi'ye; dolayısıyla yakınlara, yetimlere, muhtaçlara ve yolda kalmışlara aittir. Eğer siz, Allah'a ve hakkın batıldan ayrıldığı o gün, -yani iki ordunun karşı karşıya geldiği gün- kulumuza indirdiklerimize inanıyorsanız (bu paylaşıma uyarsınız): Zira Allah her şeyi yapmaya kadirdir.
    (ENFÂL 41. Ayet )

    Hani siz vadinin (Medine’ye) yakın tarafında, onlar uzak tarafında, (işkence gördükleri için; Mekke’den kaçan müminlerin bıraktığı eşyaların, satılmak üzere Şam’a doğru taşındığı) kervan, sizin aşağınızdaydı. Şayet buluşmak üzere sözleşmiş olsaydınız dahi, bu şekilde bir araya gelemezdiniz. Fakat Allah adaleti gerçekleştirmek için buna izin verdi ki; helak olan açık bir delille helak olsun, yaşayan da açık bir delille yaşasın. Şüphesiz Allah elbette hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
    (ENFÂL 42. Ayet )

    Ganimetin dağıtımının kime ait olduğunu ve nasıl yapılacağını açıklıyor bu ayetler.

    Ey peygamber! Sana ve sana tabi olan müminlere Allah yeter.
    (ENFÂL 64. Ayet )

    Ey Peygamber! inananları (Allah için düşmana karşı) savaşa hazırla. Eğer sizden sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüz inkârcıya galip gelir. Eğer sizden (sabırlı) yüz kişi olursa, inkârcılardan bin kişiye galip gelir. Çünkü onlar (gerçekleri) anlamayan bir topluluktur.
    (ENFÂL 65. Ayet )

    Şimdi ise Allah yükünüzü hafifletti ve sizde muhakkak bir zaaf olduğunu bildi. Eğer içinizde sabırlı yüz kişi olursa, iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde bin kişi olursa, Allah’ın izniyle iki bin kişiye galip gelirler. Allah sabredenlerle beraberdir.
    (ENFÂL 66. Ayet )

    Bu bahsedilen ayetler de yeterince açık.

    Ve sure ve numaralari verilen bu ayetlerin hangisinden midemizin bulanması bekleniyor?
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük