Sex and the city nin krıntılarından otlanacak olan orta yaş üstü kadınlar için yapılmış film.
Yıldızlar topluluğu kadrosuna rağmen, bu sakız gibi uzayan 132 dakikalık film çekilmez olmuştur.
Ara ara ordan burdan araklanan hikayeler tarihi alıntılarla bir süre ilgiyi üstünde tutsada bir kadının bunalımları ve bunları aşmak için dünyanın dört bir yanında sürtmesi akıl alacak şey değildir.
kitabı 3 bölümden oluşur, her bir bölüm de 36 hikayeden ve bu hikayeler boyunca bir kadın yaşamayı,hayattan tad almayı öğrenir. hırslarından arınır hayata bakışını değiştirir. daha önce yemek yerken almadığı zevki italya da yemek yemekten haz duyarak alır. içsel huzuru saglamak için hindistan' a gider ve bir aşramda kutsal olduguna inandıgı duaları ederek huzura erer. son olarak dengesini bulmak için gittiği bali de asık olur. daha önceki ilişkilerinde tatmadığı duyguları yaşar.
yazar yıllarca sevdiğini sandığı bir adamla evliliğini sürdürmüş, toplumun ondan beklediği oysaki kendisinin hiç istemediği çocugu yapmaya calışmış, büyük sehirde yok olmuştur. kitap kadının kendini arayışını, içsel huzurunu ve yaşama sevincini nasıl kazandığını anlatmıştır. filmi kadının duygularını tam verememiş onu şımarık bir kadının dünayayı görme merakı gibi lanse etmiştir.
Beatles'ın 50 yıl önce Batı toplumuna getirdiği mistik hava ve huzuru doğuda bulma olguları, sanki ilk kez keşfediliyormuş gibi sunulmuş filmde. Yeni bir şey yok. Maksat italya'nın, Bali adasının güzel manzaralarını görmekse tamam gidin görün.
popüler kültüre muhalif yönümü zaptu rapt altına alıp şimdilerde okuduğum, depresif&evli hatun kişiler için ilginç tespitleri olan, arada bayma sınırında dolaşan güzel çerez niyetine bi kitap...
javier bardem'e yakışmayan film. izlenilesi olmamakla birlikte romantik komedi tarzı filmlere bayılıyorsanız oturun izleyin. italya'da yemek yer, hindistan'da dua eder bali'de aşık olursunuz julia'cığınızla. *
yazar elizabeth gilbertın kendi hayat deneyiminden yola çıkarak yazdığı eat pray love kitabından uyarlanan filmde julia roberts, abdnin bu popüler yazarını canlandıracak. robertsa filmde, the visitors ile oscara aday olan richard jenkins eşlik edecek. film, hayatta herşeye sahip olan ama bir türlü tam bir mutluluğa erişemeyen elizabethin acılı bir boşanma ve depresyonun ardından kendini keşfetme sürecini anlatıyor.
filmin tek etkileyici yanı, bali'nin güzelliğini gözler önüne sermesi. onun dışında, değişik bir maddi durum ile hayat güvencesine sahip insanların kafasına göre gezip anlam aradığı filmlerden pek haz etmiyorum. zaten kafama göre istediğim yere gidebilecek durumda olduktan sonra kim s.ker anlamı.
filme dair hatırladığım birkaç şey: julia roberts altı aydır kimseyle sevişmemiş, ağrıları var. gittiği falcı kadın da bu ağrılarını sevişmemesine bağlıyor.
altı ay öyle uzun geliyor ki esas kızımıza sanarsın altı aydır yemek yememiş.
sevgilisinden ayrılıyor, çat hemen bir başkasını buluyor. dur bi bismillah adamın kokusu geçseydi üstünden!
ya işte böyle amerikanvari bir film, zamanınız bolsa seyredin yalnız uzakdoğuyu görme, italya'ya gitme, meditasyon yapma varsa hevesiniz nüksedebilir uyarayım. javier bardem'i de görmüş olursunuz.
gitmek mi cesarettir, yoksa kalmak mı? sorusunu düşündüren filmdir. hayat çok kısa ve eğer imkan varsa, mutsuz edenle yaşamaya cesaret etmektense, gitmeye ve yeni kapıları tüm riskleri açmaya cesaret etmek en iyisidir...
filmdeki en güzel duygu herkesin gitmek isteyip de sadece bir kadının cesaret etmesidir.
kendisiyle hesaplaşıp yeni dil öğrenmesi de cabası.kesinlikle seyredilesi film.
adına kanıp okuduğum ama beklentilerimi hiç karşılamayan kitap, huzur böyle mi aranır diye sorgulamamı sağlamıştır. bu kitap/filmle ilgili tek hoşuma giden şey modern family dizisinde mitchellın gloriaya sessiz sinema oynarken filmi anlatmaya çalışmasıydı.