eğer

entry36 galeri2
    11.
  1. can yücel'in en güzel şiirlerinden birinde geçen hoş, anlamlı ve düşündüren bir söz.
    0 ...
  2. 10.
  3. herşey çok güzel olabilirdi
    yollar gözümüzü korkutup
    sevmekten vazgeçmeseydik eğer
    1 ...
  4. 9.
  5. bunu "eyer" şeklinde yazanlar var, katil olma sebebi.
    2 ...
  6. 8.
  7. ucunda birden fazla olasılık bulunan bir kelime. fransızcası ve ispanyolcası " si , "ingilizcesi " if " , almancası "wenn " italyancası "se " olan kelime.
    0 ...
  8. 7.
  9. 6.
  10. stanislavski oyunculuğunda kullanılan sihirli sözcük...
    0 ...
  11. 5.
  12. "egerler ile olsaydi paris siseye girerdi"
    diye bir fransiz atasozu varmis.

    (bkz: fransizca bilmiyorum)
    2 ...
  13. 4.
  14. Eğer ;

    O'nu hatırladıkta başı göğe ermişçesine ya da asansör boşluğuna düşmüşçesine ürperiyorsa yüreğiniz... ömrü saatlere sıkışmış bir kelebek telaşıyla O hüzünden bu neşeye konup kalkıyorsanız gün boyu nedensiz... ve her konduğunuzda diğerini iple çekiyorsanız bu hislerin... O'nunlayken pervaneleşen yelkovanlar, O'nsuz mıhlanıp kalıyorsa yerine, bir akrep kadar hain...

    sınıfta, büroda, yolda, yatakta içiniz içinize sığmıyor, O'ndan söz edilince yüzünüz, sizden habersiz, mis kokulu bir ekmek dilimi gibi kızarıyor, mahcup somurtuyor veya muzip sırıtıyorsa,

    ve O, her durduğunuz yerde duruyor,

    her baktığınız yerden size bakıyor, siz keyiflendikçe gülüp,

    hüzünlendikçe ağlıyorsa...

    dünyanın en güzel yeri O'nun yaşadığı yer, en güzel kokusu

    bedenindeki ter, en dayanılmaz duygusu gözlerindeki kederse...

    hayat O'nunla güzel ve onsuz müptezelse... elmalar pembe, kiremitler pembe, gökyüzü, yeryüzü,

    O'nun yüzü pembeyse, kışlar ilkbaharsa, yazlar ilkbahar, güzler ilkbahar...

    her şiirde anlatılan O'ysa... her filmin kahramanı O...

    her roman O'ndan söz ediyor, her çiçek O'nu açıyorsa...

    bir anlık ayrılık, bir ömür gibi geliyor ve gider gitmez

    özlem saç diplerinizden çekiştirip beyninizi acıtıyorsa,

    iştahınız kapanıyor, iştahınız açılıyor, iştahınız şaşırıyorsa...

    iştahınız, hasret acısında bile karşı konulmaz bir tat buluyorsa...

    eliniz telefonda yaşıyor, işaret parmağınızla ha bire O'nu tuşluyor, dara düştüğünüzde kapıyı çalanın

    O olduğunu adınız gibi biliyorsanız... mütemadi bir sarhoşluk halinde, her çalan telefona O diye atlıyor, vitrindeki her giysiyi O'na yakıştırıyor, konuşan birini dinlerken "keşke O anlatsa" diye iç geçiriyorsanız...

    kokusu burnunuzdan, sureti gözünüzden, sesi kulağınızdan, teni aklınızdan silinmiyorsa bir türlü...

    özlemi, sol memenizin altında tek nüsha bir yasak yayın gibi taşıyorsanız gün boyu...

    hem kimseler duymasın, hem cümle alem bilsin istiyorsanız...

    O'nsuz geceler ıssız, sokaklar öksüzse... ayrılık ölüme,

    vuslat sehere denkse...

    gamze gamze tebessüm de onun içinse, alev alev öfke de;

    bunca tavır, onca sabır ve nihayetsiz kahır hep O'nun yüzü suyu hürmetine...

    uğruna ödenmeyecek bedel, gidilmeyecek yol, vazgeçilmeyecek konfor yoksa...

    dışarıda yer yerinden oynuyor ve "içeri"de bu sizi zerrece ilgilendirmiyorsa, nedensiz küsüyor, sebepsiz affediyorsanız ve bütün bu hallerinize siz bile akıl erdiremiyorsanız kaybetme korkusu, kavuşma sevincinden ağır basıyorsa ve aşk, gurura baskın çıkıyorsa bu yüzden her daim... gece yarısı kadim bir dost gibi kucaklayan tanıdık bir şarkı,

    bütün acı sözleri unutturmaya yetiyorsa...

    Her gidişte ayaklarınız "Geri dön" diye yalpalıyorsa ve siz kendinize rağmen dönüyorsanız,

    sınırsız, sabırsız, doyumsuz bir tutkuyla...

    ...o halde bugün sizin gününüz!..

    "Çok yaşa"yın ve de "siz de görün"üz.

    Can Dündar
    5 ...
  15. 3.
  16. can yücel'e ait mükemmel şiir.

    O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
    arkalarında doldurulması
    mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

    Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
    en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

    Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
    yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer.

    Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
    çalınan birinin kalbiyse eğer.

    Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
    insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

    O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
    hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.

    Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
    kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğerr.

    Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
    öylesine delice bakmasalardı eğer.

    Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de
    kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

    Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
    son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.

    Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
    meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.

    Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
    beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.

    Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
    tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.

    O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
    yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.

    O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
    son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.

    Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
    her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.

    Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
    dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.

    Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
    namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.

    Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
    dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

    Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
    sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.

    Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
    kulağına okunacak biri olsaydı eğer.

    inanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,
    kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer.

    Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
    ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.

    Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
    Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.

    Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
    Yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
    ya canım ellerini tutmak isterse...

    Evet Sevgili,
    Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
    kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
    mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!
    13 ...
  17. 2.
  18. 1.
  19. Şart anlamını güçlendirmek için şartlı cümlelerin başına getirilen kelime, şayet. *
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük