küçük bir köyün kahvesinde sabah 06.37 civarında kahvaltı edilmektedir. çaylar söylenir, her çayın yanında bir şeker vardır. çaycıdan şeker istenir ve çaycı herkese sorar "kaç şeker istersiniz" diye sorunun cevabı "2" dir. kahvaltı yapılır, mekan terkedilir. yolda yürürken kişiler arasında ki dialog şöyledir.
kazım=*
munib=+
sercan=-
* adama bak mnkym şeker vermiyor
+ he ya dinini *iktimin laneti
- abi şeker kaç para ?
* çayı içtik içmesinede ağzım taşak yalamış gibi oldu yaa
+ hay ağzını *ikiyim senin lanete bak ağzı taşak yalamış gibi olmuş ( lol)
-lan homo musun?
iğrenç çayın etkisiyle şuurunu kaybetmiş 3 gencin hazin öyküsü böyle sonuçlanmıştır, eve gidene kadar kimse tek kelime daha etmemiştir.
x: evladim bakar misin?
y: buyur amca?
x: plovdiv'den geciyo mu bu? orda insem olur mu?
y: bu otobustekilerin hepsi sofya'ya gidiyor ama amca? neyse seni indiririz biz, hatirlat sen bana.
x: plovdiv nerde ben bilmem ki.
y: ben sana soylerim amcam, tamam.
x: ulan ben hatirlatmasam indirmiyodun demin hani?
belediye otobuste gidilmektedir ama kalabalik degildir, karsimda oturan 3 tane kiz surekli birbirlerine birseyler anlatip kikir kikir gulmektedirler. otobusun bos olmasina ragmen, arka tarafta ayakta duran 35 yaslarindaki sarkik biyikli adam
-bunlarin civatalari gevsemis sikmak lazim, diye bir laf eder.
adamin yaninda duran 20-25 yaslarindaki arkadasi, muhtemelen oto sanayiden ciragida ayni zamanda.
-ingiliz anahtari veriyim mi abi ? diyerek abisine destek olur.
gulsem mi ? aglasam mi ? karar veremedim, dunya bir anda anlamsizlasti benim gozumde.
oda arkadasim tatilden dondugunde havaalanindan ben aldim *
- nasildi turkiyem?
+ super vallahi, her 6 ayda bir gidecem artik.
* what the fuck do you mean he is in florida? *
= .....
* if i ever catch him, im going to show him what a real man is made of.
tahminlerimize gore bu guvenlik gorevlisinin birinden alacagi vardir, ve bu verecekli olan sahis florida da gununu gun etmektedir, ve bizim gariban guvenlik elemanimiz sicacik nemli havada yuzlerce arabayla ugrasmaktadir. ve karsi tarafin birseyler demesiyle guvenlik gorevlisi, eger o adami yakalarsan ona gercek bir erkegin neyden yapildigini gosterecem der.
pirates of the caribbean 3ün sinemasına gittiğimde yarılmama sebep olan diyalogu yaşamıştım. filmin sonunda orlando bloom on yılda bir kere karaya inmesine, indiğinde de keira knightley gibi bir hatunla beraber olmasına hem hüzünlü, hem hayvansal bir tepki veren arka sıralardaki arkadaş
-ulan o abazalıkla ne .iker haa...
londra'nin en fakir semti, yurdum insanlarinin cok oldugu hackney bolgesinde 4 adet orta yasli guzide vatandasimiz. 2'sinin elinde defter kalem, diger 2'si baslarinda. bir emlakci vitrinine bakiyorlar. once anlamiyorum ne yaptiklarini ama sonra cozuyorum. ellerinde defter kalem olanlar ingilizce ogreniyor, digerleri ogretiyorlar. housing agent diyor, digerleri de not aliyorlar. garibim talebeler, omru billah housing agent diye bilecekler simdi letting agency'i. hayat her yerde garip be nazif...