bu soruyu sorup da 'yok abi sağol, bişey istemiyoruz' cevabını aldığım hiç olmadı. hep bir şeyler istediler! bu yüzden de bu soruyu sorarken hep bi 'ulan sormasam mı' çelişkisi oldu içimde. neden? çok mu cimriyim? hayır. ama ben bir şey diye soruyorum, adamlar en az beş şey istiyor!
bunun bir de, sen sormadan isteyen versiyonu var:
- hacı dışarı mı çıkıyorsun?
+ evet.
- gelirken ekmek ve su alsana. haa bir de sigara al.
+ geç gelirim ben ama
- olsun, beklerim ben...
arkadaşım, geç gelirim diyorum, beklerim diyorsun! ben gelene kadar en temel üç ihtiyaç madden olmayacak, nasıl yaşamayı planlıyorsun ki? bi zahmet kıçını kaldırıver de apartmanın altındaki bakkala in! duyan da köyden şehre iniyorum sanacak!
hiç 'bu adamın parası var mı' sorusu yok tabii. genç insanız aga, icabında beş kuruşsuz kalıyoruz. nezaketen sorulan sorunun niye bokunu çıkarıyorsun ki?
'bakkala deyip çıktı, bir daha da dönmedi' olacak sonra!
hiç soran yoksa bunu..bi kere bile komşu ne istiyorsun varsa bişi getireyim dememişse..esasen komşularda böyle bi kültür hiç olmamışsa o zaman türkiye'yi sevme nedenlerindendir..
evden dışarı çıkmayan odanın bir köşesine ağaç gibi kök salmış, bacakları yosun tutmuş ev arkadaşının gezgin bünyeye ''nbr, nasılsın'' dan çok yönelttiği sorudur.
sevgili olalı henüz pek fazla olmamış çift romantik bir akşam geçirmeyi planlar. mekan öğrenci evidir. odaya kapanılmıştır. mumlar yanar, şarap açılır, fon da apocalypticanothing else matters i neşretmektedir.
tam şarap kokan ve mayhoş dudaklar birbirine yaklaşırken boru sesli ev arkadaşı kapıyı yumruklayıp içeri dalar : "hafız bakkaldan bişey istiyonuz mu?" ... **
sürekli olarak sorulunca insanı delirten soru cümlesi.
+ Disaridan bir sey istiyor musun?
- ...( bu arada DOTA oynuyorum)
+ Disaridan bir sey istiyor musun?(bi daha soruyor, sanki bir kere soyleyince anlamıyoruz)
- istemiom mnakoyim.
yaklasık yarım saat sonra
+ Disarı çikiyorum bir şey isteyen var mı?
Oyunda öldükten sonra