akşam işinden, okulundan çıkar gelirsin evine. oturursun bi köşeye ve sigaranı yakarsın binlerce kişinin güzel diyebileceğin şekilde bi hayat sürdüğünü düşünerek.. benim için x olur, senin için y fark etmez. peki bu adamların-kadınların farkı ne senden bunu düşünürsün.. düşünürsün. kalkar sıçmaya gidersin. şahsen benim için anthony bourdain, hank moody, serge gainsbourg tarzı adamlar bunlar. tvde görürsün, kitabını okursun -mesela ben şu an anthony bourdainin kitchen confidential ını okuyorum- o dolu dolu yaşanmış hayatlara bakarsın dışarıdan ama dışarıdan işte. özenirsin yaptıklarına ve hayatlarına. ama her şey dışardan olur ne içeri girersin ne de çıkarsın. peki şut olmadan gol olur mu.. bi bok olmaz. neden burada oturup göt büyütmek yerine çıkıp yaşamak diye düşünürsün. türlü türlü nedenler uydurursun bok püsür. oysa elindeki fırsatı kullanmazsın ki amk. sıfırdan başlayıp müthiş yerlere gelmek imkansıza yakın gelir. o yakın kısmını bile değerlendirmeden ot gibi yaşarsın. neden yapmak varken oturmak ve dışarıdan seyirci olmak ki sadece. ortalama 70 yıl yaşayan organizmalarız zaten. gidip yapmak lazım bazı şeyleri sanki.