"düşünüyorum o halde varım" demenin türkiye versiyonu halidir.
bakarsın cama yaslanıp yurdum insanına...
bir köşede şeyini kaşırken cep telefonu ile konuşan adama bakarken;
"acaba hsyk nedir bilir mi?" diyerek,
burnunu karıştırarak yürüyen diğerine takılır gözün sonra,
"acaba anayasa mahkemesinin yeniden yapılanacak olması ne kadar umrunda?"
sonra, yeni fönlenmiş saçlarını rüzgara doğru veren sarı saçlarından sen suçlusun diyerek bağırmaya zor durduğun kokoş ablaya gözün ilişir. belli ki güne gidiyodur güle oynaya.
"acaba en son ne zaman haber izledi, gazete okudu ayırdında mı olup bitenin? neye göre oy veriyorlar ki bunlar? diyerek düşünüp durursun geneli.
kafayı sıyırdığının resmidir bu düşünceler.
dedim ya,
bu memlekette düşünüyorsan o halde anormalsin diye!
okumak, düşünmenin en önemli kaynağı okumaktır. ne yazık ki okumayan, okumaktan aciz bir milletiz. bu memlekette bir yerde kitap okuyan insana farklı bir gözle bakılıyor ise, hepimiz anormaliz. bende anormalim, sen de.
okumak dusunmek bilmek bu memlekete yadirganan seylerdir. ne yazik ki bir cok kisi boyle gelmis boyle gidecek kendini gelistirmemektedir. bu yuzden bu memlekete dusun kisi anormaldir.
eveeet, her nedense çok doğru bir noktaya parmak basılmış. bende biraz tuz ekeleyim, çorba da tuzumuz olsun maksat di mi ama?
bizim halkımız oy kullanmaya pek hevesli bu bağlamda, eline bir mühür verilmeyi görsün, türban mı? eveeet!
padişahımız başbakanımız mı? eveeeet!
çankayaya "müslüman" cumhurbaşkanı mı? eveeet!
78 yaşında yarı ayağı çukurda teyzemin, padişahı aman başbakanı konuşur milli geliri 2000 euro dan 5000 e çıkartmadık mı? eveeeeet!
kimi zaman söyledim yine söylüyorum, konuşulunca bu ülkeyi okumuş insanlar kurtaracak derler, peki ya cahiller?
evet onlar düşünüyorlar, onlar düşünüyorlar ve varsalar, ben anormalim herhalde.
gazeteyi son sayfasından okumaya başlayanları gördüğün zaman,
ekonomi sayfasını gereksiz bulan insanları gördüğün zaman,
kendince iyi yere koyduğu insanlardan duyduğu doğrularla yaşamaya çalışan insanları gördüğün zaman,
apartman kapıcısına selam vermeden üst kattaki banka yöneticisine yalanarak selam verenleri gördüğünüz zaman,
mahalledeki sorunun ne olduğunu bilmeden "avrupada böyle mi, efendim..." diye konuşan insanları gördüğünüz zaman,
toplum içinde deli denilen insanların en iyi şeyleri yaptığını gördüğünüz zaman,
insanların evlerine, arabalarına, yaşadıkları yerlere göre davranıldığını gördüğünüz zaman,
bütün bunları anlatmak istediğinizde yalnız kaldığınızı gördüğünüz zaman,
yalnızlığın güç olduğunu anladığınız zaman,
ağzınızdan mırıldanarak çıkıverir kelimeler...
--spoiler--
dusunen bir adam dusunuyorum. onun beni dusundugunu dusunuyorum. dusunen adam var, cunku dusunuyor. bense yokum cunku dusunmuyorum, yalnizca düşünülüyorum.
--spoiler--
Yer yer doğru olan bir önermedir. Çok fazla ve derin düşünmek insanın beynini sulandırıp paranoyak yapabilecek bir durumdur. O halde işin aslı fazla düşünmemek hayatı ve olayları akışına bakmalıyız.
kim olduğundan ve neden bu dünyada olduğundan dahi habersiz, okumayan, düşün(e)meyen, sorgulamayan
kişiliklerin normal sayıldığı bir dönemde çaresizce dönüp durmak aslında.
ama pes etmemek gerekli. abesle iştigalin normal sayıldığı yerde, -forever anormalizm!-.
eyvallah!