derin düşüncelerden bıkmış, beyninin içinde dönen milyonlarca çiviyi çakacak bir doğru, bir sona ulaştıramamış, kelime oyunlarının içinde kaybolmaktan başka bir şey yapmadığını düşünen filozoftur. globalizm dünyasında insanların artık düşünmekten ziyade eyleme geçtiğini ve hayatın oturduğu yerden düşünerek değil, kendisi için bir şeyler yaparak, harekette ve etki- tepkide bulunarak geçmesi gerektiğine karar verir.
kısa bir süreliğine yargısını askıya alan filozoftur. yoksa işin içinden çıkamaz, krizlere girer. ama bir süre sonra kaldığı yerden devam edecektir. çünkü o bir filozoftur ve düşünmeden, şüphe etmeden yapamaz.
annesinin ;
descartes hastayken bile duvarındaki örümceği takip ederek koordinat sistemini buldu , ne demek şimdi ben düşünmüyorum demek. verdiğim emeklere yazık gibilerinden azarlayacağı filozoftur. balon satmayan baloncu kadar gereksizdir. filozofların yüz karasıdır.*
aradığı cevapları bulsa bile paylaşmanın zevkine varamayacak kadar yalnız hissettiği için de olabilir. dünyayı bok götürüyor bok. ama yok bir öteki yandan bakıyorsun: her şey çok güzel olacak! n'oluyor yahu? nereye varacak bunun sonu? e peki ölüm? ölümün ardına dair korkunç bir merak salınıyor, yakana yapışıyor. öl öl öl! öl ve vakıf ol ölümün ardındaki sırra! affedilmenin illa ki bir yolu vardır diye düşünürsün, ne de olsa sen her şeyi affedebileceğini, her eylemin bir açıklaması olduğunu bilirsin ki eğer bir tanrı varsa o'nun af konusundaki yetkinliği senden aşağı kalır olamaz. geç ölümü şimdi, geleceğe bak. distopyalar ne kadar gerçeklik payına sahip? ya bırak, şu dilin güzelliğine bile vakıf olmayıp dildeki cehaletleri popülerlik ve üstünlük taslayan genç topluluğun yetişip yöneteceği bir dünyadan ne bok olur sanki. dünyayı bok götürüyor bok! bu cümleyi ilk söylediğim yerle şimdi söylediğim yer arasındaki cümlelerin gereksiz olduğuna karar veren filozoftur. zaman kaybı.