dün akşam,saat 21:00 sıraları bir kaç arkadaş kayseri sokaklarını aşındırırken, dar bir sokağın başında kaldırıma bağdaş kurmuş yaşlı bir amca gördük.
kıyafetlerinden anlaşıldığı kadar dilenci olduğuna kanaat getirdik.aramızda biraz bozuk para toparlayıp amcaya doğru hamle yaptım.(amca:üstad) ve ben:
ben:(??!!&%!?)şe-şey amca çorba içersin sıcak sıcak.al işte!
üstad:yarın ne halt yiyecem?yine para verecek misin?
ben: be-ben eğer yar-
üstad:yok çocuk istemem.sırf senin gönlün hoş olsun diye dilencilik yapamam.saolasın.
yolun geri kalanında tek kelime edemedik.
not:bugün yine gittim yanına fakat orda değildi üstad.yanda ki çay ocağına sordum:deliyi mi soruyon?ben ne bilem gardaş kim bilir nerdedir?dedi adamın biri.ben de küfrümü içimden usulca bırakıp çıktım.
gerçi onu bulduğumda ne yapacağımı bilmiyorum;ne soracağımı.sadece bir kez daha görmek istiyorum o kadar.
bana,
"gözlerimi geri verin" diyor,
hiroşmalı çocuk.
bana,
sevinçlerimi
geri verin.
sizin olsun
hiroşima,
nagazaki, japonya.
sizin olsun
tümden dünya.
bana,
yalnız,
gözlerimi
geri verin...
önemli bir derde deva olabilecek bir ilaç icat eden bilim adamına, yakını o ilaçlardan intihar amaçlı kullanıp doz aşımından ölen insanın, bu ilacı icat eden adam pek zalimdir demesi gibi garipliklerle doludur hayat. meleklerin yeryüzünde kan dökecek birini neden yaratıyorsun sorusu gibi; insan, ''irade'' sahibi olmayı her zaman hakeden bir varlık mıdır sorusu akla gelebilir bazen insanlara. evet, bunu bilemediği için melekler melek, insanlar insan her şeyi en iyi bilebilecek olan da allah'tır.