okunduğunda insanı üzerinde düşünmeye sevkeden satırlardır.
. . . .
Siret i Ömer bin Abdülaziz isimli eserde, Yahya b. Said'in şu sözlerine yer verilir:
''Ömer b. Abdülaziz beni zekât toplamak üzere Afrika'ya gönderdi. Bende gittim, zekâtı topladım. Bu zekâtı dağıtmak üzere onu almaya lâyık olanları aradığımda, zekâta muhtaç bir tane insan bulamadım. Bir tane bile zekât verilebilecek insan yoktu. Ömer b. Abdülaziz herkesi zengin yapmıştı. Sonunda ben bu zekât parası ile bir miktar köle satın alıp âzad ettim.'' (islam ve Tasavvuf,...;s:15) *
çok kişi, tanıştığı insana sıfır verir.
Sonra onun notunu yakından tanıdıkça, yükseltir.
ben ise, biriyle tanıştığımda, ona on numara veririm.
gerekirse, zamanla notunu düşürürüm."
Bir domuz holding kurmuştu.
tilkiyi muhasebeci diye aldı.
Yılan, personel müdürüydü.
Çakal, satış şefi oldu.
alım satım işlerini fare yönetiyordu.
durumu merak eden aslan, holding başkanı domuza ne yapıyorsunuz? diye sordu.
Domuz şu cevabı verdi:
Orman yasalarına göre ülkemize hizmet ediyoruz kralım.
boynunda mavi maymun dişinden
üç dizi gerdanlık taşıyan,
kırmızı tüylü bir kuş gibi göğün altında
ve bir akarsu gibi yerin üstünde yaşıyan,
sözleri sözlerimin
gözleri gözlerimin bakır aynası,
üçüncü kızımın
ve beşinci oğlumun anası
taranta - babu!
"Bir üzüm tanesi, 1 saat içinde buharlaşmaya yetecek yaz güneşinin altında direnir, kurumaz ve solmaz, capcanlıdır.
Bu minik şeker topu nasıl sulu ve taze kalıyor?
korunuyoruz, korunuyorsunuz, korunuyorlar.