düşüncenin çağrısı

entry1 galeri0
    1.
  1. üç ünlü alman filozofu olan immanuel kant, arthur schopenhauer ve martin heidegger'ın düşünceler çağrışımı üzerindeki fikirlerini içeren derleme, fakat sonucu olmayan bir kitap.

    kant'ın ve heidegger'ın eserlerini incelemeye henüz başlamamış olsam da, kitabın ilk bölümünü ele alan "kendi kendine düşünmesini öğrenmek (a. schopenhauer)" adlı kısmında schopenhauer'un "okumaya ve okumuşlara dair" kitabından kesitler alındığını anlamam çok uzun sürmedi. (ve elbette ki kant'ın ve heidegger'ın da başka başka kitaplarındaki yazılarından kesitler alınarak bu kitabın "düşünce" konulu bir derleme yapılarak tamamlandığını anlamam...) *
    kitaptaki bölümler sırasıyla şu şekildedir:

    düşünce düşünülür - ahmet aydoğan [çevirmen]
    *ahmet aydoğan'ın kitap hakkındaki genel değinmeceleri * *
    kendi kendine düşünmesini öğrenmek - arthur schopenhauer
    düşünmek ne demektir - martin heidegger
    düşünmeye çağıran nedir - martin heidegger
    kişinin düşünerek yönünü tayin etmesi ne anlama gelir? - immanuel kant
    düşünmenin gereksindiği: sükûnet - arthur schopenhauer

    schopenhauer çokça sevdiğim bir filozof olmasının yanında onun "düşünceler" üzerindeki düşündüklerini eleştirebilme gibi bir girişimim dolayısıyla bir hayli boşlukla sonuçlanacaktır.

    heidegger'a gelince,
    bu adı gibi tuhaf ve lanet olası adamı -cümlelerinin yarısı beyninde kalmış şu filozofu- okurken kaç kez ölüp dirildim hatırlamıyorum.
    "feriştahını ..** ya da çakralarını ..** kılıbık herifi" gibi lafların ilk defa bu adamı okumuş bi kimse tarafından keşfedildiğine inancım tam.

    çok zor ve azap verici bir dil, allah bu çocuğun annesine sabır versin. * okurken komaya girmediğim içinse kendimi hiç olmadığım kadar şanslı hissediyorum, akşama dayanamayıp bu canlı kanlı varoluşçuluğumla evde sıkı bir parti vereceğim. hâlâ yaşıyorum ama mucize! neyse ki atlattım.

    bir daha bulaştırmayacağım benim biricik dizayn edilmiş ruhuma böyle pis vintage şeyleri, ne idüğü belirsiz kılıksızlıktan ölmüş kelimeler sürüsünü, cümlelerinin yarısı edebiyata bdsm yaşatmış bir kaçığın "illa yazıcam!" diye çığırıp duran tadımsız şeylerini.
    biri buna zamanında diyememiş mi "sen filozof olma fikirlerini güzel güzel içinde tut canım kardeşim" diye? al yazdın işte ne oldu? yazıyla insan gebertiyor herif. ilk defa görüyorum gerçekten. bir daha böyle yaşam sevincimi elimden çalan yazılar almayacağım karşıma yemin ederim.
    hayat sevincimi söktü aldı gitti resmen...

    7 gün boyunca bir kitaba uğramam artık.

    lanet olası herif.

    schopenhauer ile başlayan bir kitabın notunu kırdırdı bende.

    hatta öyle bir şey yaptı ki, yazı yazmaktan haz alan bir insanı kelimeleriyle boğdu içinde.
    * schopenhauer dışında okunacak herhangi bir güzellik yok bu kitapta. şunlar okunulsa kâfi.

    çevirmenin "kitabın ikinci bölümünü oluşturan metin, sorgulamayı daha da derinleştirecek düşünce dediğimiz şeyi köklerinden kavramaya çalışmakta" dediği "ve şu soruların cevaplarını aramaktadır" diye devam ettiği şu soruların can alıcı hallerinden hiçbirini bulamadım.

    --spoiler--

    düşünmek ne yapmaktır -fikir ve kanaat getirmek? çıkarımda bulunmak? bir tasavvur oluşturmak? düşlere dalıp düşlemek? kavramlara dayalı bir model yahut sistem kurmak- Hangisini "düşünme" diye çağırırız bunların?

    "iki bin beş yüz yıldan beri düşünmenin temel ayırt edici özelliği olarak kabul edilegelen nedir?
    mantık ve düşünme arasında nasıl bir ilişki vardır? "geleneksel düşünme öğretisi neden şu ilginç 'mantık' ismini taşır? şiir düşüncenin karşısında nerede durur?

    "tam hakkıyla düşünebilmemiz için ihtiyaç duyduğumuz ön koşullar nelerdir? her defasında düşünmeyi tam anlamıyla yerine getirebilmemiz için bizden istenen nedir?"

    dünyanın ve insanın geldiği yer her haliyle düşünmeye çağrıda bulunurken, karşılaştığımız her mesele bizi durup dinlemeye, dinleyip düşünmeye davet ederken düşüncenin izine rastlanmaması, insanın düşünme karşısındaki bu serkeşliği neyin alametidir?

    düşünme neyi bekler? düşünme neye, ne düşünmeye davet eder? o nedir ki başka bir şeye değil de düşünmeye davet eder?

    --spoiler--

    evet kısaca bunların hiçbirine ulaşamıyorsunuz.

    çantanıza keklik bir söz atayım*:
    "içinde hakikati ve hayatı barındıran sadece ve sadece bir insanın kendi temel düşünceleridir

    bundan başka güzel şeye rastlanılmaz.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük