Hiç kimse ne düşündüğünüzle ilgilenmez , olay onu açıklamaya yani bir ürün halinde dışarıya sunmaya gelince sorunlar başlar. Dünyada yaşama hakkıyla birlikte en fazla zarar gören zedenen insan haklarından birisidir.
insanların dini değerleri ile alay etmek düşünce özgürlüğü değildir. Komik midir ? Hayır ! Sizin inanıp uğruna hayatınızı noktalayacağınız şeyler için birinin bunu yapması, komik değildir.
Düşünce özgürlüğünü büyük bir çember olarak hayal edin.
Herkesin büyük çemberleri olduğunu...
Birbirlerinin iç içe girmemesi neredeyse olanaksızdır.
Realist ( gerçekçi) bir yaklaşımla bakmak daha doğru olur.
Fakat bunu en aza indirgemek yine bizim elimizde.
Kişinin görüşleri, görüş veya düşünce olarak kaldıkça bu düşünce özgürlüğüdür.
Kağıda, filme, elektronik ortama veya kısa bir ifade ile
Görsel ortama aktardığımız her şey düşünce özgürlüğünü
ihlal etme yetisine sahiptir. Örneğin; ülkenizdeki azınlıklıkların ırkları, dilleri, dinleri ve yaşayış biçimleri ile ki buna fakirlik ve zenginlik de dahil.
Ahlak değerlerini yükseltecek davranışlar sergilemek ve ahlakın gerçekten ne olduğunu anlayabilmek için araştırma yapmalı insan. Çünkü her toplumda ahlak estetiği ( kavramı )
farklıdır.
Düşüncenizi terbiye çerçevesi içinde ayan ( halka açık veya belirgin ) bir yerde sizin düşüncenize zıt düşünceye sahip insanlara sunup bunu tartışabilirsiniz. Bu münakaşadır ve bu düşünce özgürlüğünü ihlal etmek bir yana, doğru düşünceye ulaşmayı sağlar.
Dikkatinizi çektiyse bir niteleyici kullandım. ( Terbiye çerçevesi )
saçma bir kavramdır. düşünceler bastırılamaz dolayısıyla böyle bir özgürlükten söz edilemez. bir şey için özgürlükten bahsederken onun için tutsaklık durumunun da var olması gerekir. aslında var olan düşünceleri dile getirme özgürlüğüdür. işte bunu engelleyebilirsiniz.
insanlarla buluştuğu sürece tehlikeli olan bir şeydir, hayvanlar özgür düşünebilmelidir! ama insanlar düşünürken özgür olsalar da düşüncülerini beyan ederken özgürlüğün rahatlığını yaşamamalıdır, zira insanlar kötüdür ve yine zira....
her fikir yansızdır, ya da öyle olmalıdır; ama insan onu canlandırır, alevlerini ve cinnetlerini yansıtır ona; saflığını yitirmiş, inanca dönüştürülmüş fikir, zaman içindeki yerini alır, bir olay çehresine bürünür: Mantıktan sara hastalığına geçiş tamamlanmış olur… ideolojiler, doktrinler ve kanlı şakalar böyle doğar.
hakaret değildir, ırkçılık değildir, Aşağılama değildir.
Karşıdakileri incitmediğin kadar özgürsündür.
aslında felsefeye girersek yok öyle birşey. Huxley ve orwell güzel açıklamalar getirmiş bu konuda. başkasının istediği yaşam şeklini, düşünceleri kendilerimizmiş gibi düşündürmeleridir düşünmce özgürlüğü.
ya da bildiğin paranoyak bunlar bilemedim şimdi, çok şey yapma.
Düşünce zaten ozgurdur. Dünyanın en despot insanının yanında da istediğini dusunebilirsin. Zira beşerden kimse senin ne düşündüğünü bilemez.
Fakat genelde insanlar düşünce özgürlugu ile ifade özgürlüğünü karistirdirdigindan, alakasız şeyleri savunurken düşünce özgülüğü değil mi derler. Tüm dünyada az ya da çok mutlaka yasak olan şey ifade ozgurlugudur. Zira ifadeler illa ki birine dokunabilir.
türkiyede var olan bir özgürlüktür. yani ben içimden düşünüyorum ve kimse bana bir şey demiyor. bu özgürlüğün ihlal edildiğini insanlar nasıl düşünüyor anlamıyorum. eğer salak değilseniz düşünürsünüz yani.
burası kabile devleti değil arkadaşlar..
biz de bu ülkenin şerefli, aklı başında insanlarıyız..
tabii ki hukuk devletiyiz ve bunlar eşliğinde vatandaşlık görevlerimizi icra ederiz..
bu kadar basit..
Konuşmaktan korkarak, elde edemediğimiz; asla yeltenemediğimiz; bize kimsenin vaat etmediği özgürsüzlüktür. yıllarımızı yitiriyoruz. ''ufak'' bir şey de olsa konuşmuyoruz, bu yazıları yazarken bile acaba arkamızda durup bunu okuyan herhangi biri var mı korkusu sarıyor insanı. bence sözlüklerde anonim yazmak, IP adresimize erişilene kadar bizi rahatlatan tek şey. burada kesinlikle özgürüz diyemiyorum ama fikirlerimizi beyan ettiğimizde karşı tarafın tepkisi en fazla küfür ya da hakaret içeren bir yazı oluyor. bu arttıkça insanoğlu konuşmaktan çekiniyor. sağ ya da sol partisiyle bunların ilgisi daha fazla zannımca. kendi fikirleriyle bağdaşmayan insanların onlar için bir önemi yok, asla da olmayacak. çünkü ağzımızı açtığımız ilk anda ülkeyi terk etmemiz istenecek. burası kimin ülkesi? ya da dünyada bize yer yok mu? bunlar tartışmaya açık sorular. bunların düzeleceğini kesinlikle
ümit etmiyorum ama sanmıyorum ki bu bütün dünyada böyle. eminim bir gün bu topraklardan çıktığım takdir de böyle bir manzarayla karşılaşmayacağım. korkmadan yaşamayı öğrenmeliyiz tabi bu şartlarda ne kadar mümkünse...
Düşünce özgürlüğü demek dine kitaba peygambere hakaret etmek değildir. Atatürk e küfretmek düşüncesinden olmadığına aşağılamak değildir. "Günde 5 vakit domalmak" hiç değildir.
Düşünceye Saygısızlık olmasa çok güzel birşeydir ya. Mesela düşünsene koministlerle kanka olmuş ülkücüler halk evlerinde ellerinde tesbih delikanlılar. ocaklarda lgbtliler kerimcan falan.