hiç farkına varamadığım sevgililerim olurdu arada,
Ama gece olunca kalan olmazdı.
çocuğu veya annesi vardır diye kalamazlar, bu yüzden genelde kavga çıkardı.
hafta sonunu iple çekerdim kavuşmak için, bir problem çıkar gelemez, hafta sonu zehir gibi olurdu.
görünürde bir sevgilim olsa da ,
odalarda dolaşan biri yoktu.
balkonda çay içelim mi canım,
gelsene güzel bir korku filmi başladı diyen bir ses çıkmazdı.
yatakta sağa sola dönüp uyumaya çalışan bedenim isyan eder,
balkona çıkıp serinleten bir türk kahvesinin aromasında, sarılamadığı
sevgilisinin teninin titreşimlerini arardı.
bu yalnızlık değil,
çaresizliğin tanımıydı aslında..
"evet, elimde bavulumla oturuyorum. sürekli açılan sonra yeniden toplanan bir bavul. ama insan yalnızca giysilerini koymuyor onun içine bir yerden ayrılırken...bütün zamanın içinde birikmiş duyguları, hüzünleri, mutlulukları, acıları, yıpranmışlığı, anıları ve her seferinde kendi kendine sorduğu ama cevabını pek bulamadığı bir sürü soruyu da doldurup gidiyor"
bence sen onu da sevmedin. en çok kendini sevdin ve narsist kalbinde senden başkasına hiç yer olmadı. sen yalnızca onu kıskandırmak ve kendi egonu tatmin etmek istedin. bak o "beni ne kadar çok seviyo" demek, senin en büyük zevkin değil mi?
karakterin otururken sandalyeni mi çektiler? neden böylesin?
ben hayatımda bu kadar bencil bir insan görmedim biliyor musun?
nasıl bu kadar saçma bir hikayenin parçası oldum anlamıyorum. 3 ay birbirimizi hiç görmedik, ama ben kendimi sana o kadar yakın hissettim ki. çok başka bir insan gösterdin bana, ilgili, sevimli, önemseyen.. sonra bir anda başladı her şey. hani o kelebekler var ya 3 gün hissettim belki onları. sonrası? sonrası hep sinir harbi. kafanda benle ilgili 'hayal kırıklıkları' yarattın bir an ben bile inanacaktım onlara. sonra bir durdum, dedim kendimi tanımıyor muyum ben? bu kadar anlayışsız ve bencil olmak zor değil mi ya? nasıl becerebiliyorsun hayatına böyle devam etmeyi?
bugün itibari ile ben de pes ettim. belki de sonu bile olmayan bir hikaye olacak bu. ama ben bugün pes ettim.