insanlarda üniversite mezunlarının "ara eleman" olduğu gibi yanlış bir kanıya sebep olur ki düşmeyiniz bu hataya. ara eleman lise ve teknik (meslek) liselerden mezun olan elemanlardır. üniversite demek "yüksek tahsil" demektir ve ara eleman olmakla ilgisi yoktur.
çok parayla düşük marjlı yatırım yapmak gibidir. okurken yatırdığınız paralar* maliyetiniz. çalışırken aldığınız paralar da kârınızdır. o yüzden yatırım yapacağınız zamanı* ve yeri* doğru seçmek gerekir. aksi halde düşük kâr elde edersiniz...
bu aslında piyasanın hatasıdır/ayıbıdır. gsyih'a zarardır. monopolcü piyasalarda bu tür yüksek emek esnekliği ortaya çıkar...
serbest piyasanın ayıbı olmayan durum. bu tamamen okumayı seçtiğiniz bölüm ile ilgilidir. durun şöyle düzeltelim. bu tamamen okuyabildiğiniz bölüm ile ilgilidir.
ben hiç hacettepe ingilizce tıp okuyup düşük ücretle çalışan kişi duymadım. ama eğer gidip her yıl yüzlerce mezun verip iş alanı olmayan bölüm okursanız tabiki düşük ücretle eğitiminizden tamamen alakasız bir işte çalışırsınız.
herkes üniversite okumaya çalışmak yerine yani üniversite olsun en alakasız en iş bulunamayacak bölüm olursa olsun mantığı yerine mesleki eğitime yönelinse ve iş bulunacak ve iyi de kazandıracak meslekler edinilse böyşe bir durum ortaya çıkmayacak.
bunun sorumlusu biraz eğitim sistemi de olsa genel olarak insanımız büyük sorumlu. benim oğlum mühendis olacak benim kızım doktor olacak mantığı malesef bütün gençleri öss ye girmeye zorluyor.
bunlar utanmasalar (!) bedavaya çalıştırılacak olan kesimdir. kendi aralarında 2'ye ayrılırlar.
birincisi; düşük ücretle çalışacağıma, gururumla evde otururum diye düşünenler. bunlar duvarlarına astıkları diplomalarına, üniversite yıllarındaki fotoğraflarına bakıp iç geçiren kesimdir.
ikincisi; evde otururken kimse cebime para koymuyor, e okurken devletin geri isteyeceğini hiç düşünmediğim öğrenim kredisi borcum da var, oturmak bana haram, düşük ücretle de olsa çalışmalıyım diyenler. bu kesim de genelde okuduğu bölümle ilgisi olmayan, saçma sapan insanlarla uğraşmak zorunda kaldığı, yorgunluktan perperişan olduğu ama cebi dolmadığı işlerde çalışan kesimdir.
evet belki de okuduğu bölümle ilgilidir. ama okuduğu sırada o bölüm müthiş önemli bi bölümdür. mezun olduğu sırada kendisiyle birlikte pek çokları da mezun olur. yani yarışa önde girmelerine imkan yoktur. bu durumda piyasa bunlardan kaynarken iş bulmak da zorlaşır haliyle. çünkü öğrenciyken sadece öğrencilik yapmıştır. kendi farkını ortaya koyacak yetiler kazanamamıştır. bunun nedeni de elbette maddi durumudur. şehir dışında okuyan bi öğrencinin yeterince maddi külfeti olduğunu varsayarsak, ne yabancı dil kursuna gitmesini ne de mesleki sertifikilar almasını bekleyebiliriz.
pek çok işletme, halkla ilişkiler ve bunun gibi bölümlerden nice mezunlar var. ama piyasa malesef ki diplomaya değil tecrübeye önem verdiği için 4 yıl kendini yırtan insanlar açıkta kalmaktadırlar.
bu durumda bu üniversite mezunu gençlikte 'çocuğumu okutursam şerefsizim' şeklinde bi düşünce ortaya çıkıyor ki, katılmamak elde değil!
önceden olsa " insan eşek olursa semer vuran çok olur" derdim ama şimdi görüyorum ki " ben universite mezunuyum, 3 kuruşa çalışmam" diyen bütün dallamalar açlıktan kendi nefesleriyle koku bombası yapmaya başlamış. aylık 300 liraya ders veren özel ispanyolca öğretmenimden sonra " yazık" demekten başka bir şey gelmez elimden.
aylık 300 tl'ye öğretmenlik yapan şahıstır.
birileri de diyor ki ben üniverste mezunuyum 3 kuruşa çalışmam. şimdi hangisi dallama? gidip 300 tl'ye yol masrafı+ yemeğini bile karşılayamayan mı? düzene uymamak için ısrar eden mi? bu iş beğenmemek değildir ağalar beyler. bu inat etmektir! orada 300 tl'ye çalışanlar olmasa bu admaların herbirinin aylık maaşı en azından 800 tl olacak. ama birileri 300 tl'ye çalışmayı kabul ettiği, bir de üzerine verilen ekstra yükleri yüklendiği için binlerce kişi işsiz. bunun yanında liseleri üniversite yapıp bir sınıfını eğitim fakültesi yapan okullardan mezun olan binlerce vasıfsızı da eklemek lazım tabi.
bu işin sadece eğitim kısmına baktım ben ve bu bütün ülkenin profili. bir devlet düşünün öğretmen açığı var, sınıflara yetiştiremiyor öğretmeni ama gidip saat başı ücretle sigortasız öğretmenlik yaptırıyor. hala ahkam kesecek olan varsa önce bir sorsun öğrensin.
Pek çok şekilde açıklanabilecek olgulardır. Olası açıklamaların bir kısmı için;
(bkz: her ile bir üniversite)
(bkz: adı üniversite olup kendi yüksek-lise bile olamayan okullar)
(bkz: üniversitede öğrenci olup kütüphaneye hiç uğramayan tipler)
(bkz: liseli mantalitesiyle ders geçip mezun olmaya çabalayan üniversiteli)
bunun tek sebebini çalışanların kendileri olarak görüyorum.
çalıştığı meslek dalının bir odasına, sivil toplum örgütüne bişeyine kaydolup haklarını sonuna kadar aramaları gerekmektedir.
işsiz sayısının fazla olması iş verenin düşük ücret verebileceği anlamına gelmez. kimse çalışmazsa eşşek gibi odanın ya da sivil toplum örgütünün belirlediği ücreti verecektir. vermek zorunda kalacaktır. şunuda belirtmeden edemeyeceğim, bu oda ve örgütlerde sadece üyelerini aidat zamanı aramasınlar. örgütleyecek olanlar onlar. gerekirse işe girme diyecek. demeli !