türkiye cumhuriyeti'nin en büyük, en kapsamlı, en tehlikeli iç düşmanlarından birisini tanıtmak, tanımaktır.
evet dostlar. belki herkesin bilmediği, haberdar olmadığı veya ucundan bir yerden yakaladığı fakat sonucunu getiremediği bazı bilgileri paylaşmak istiyorum.
nurcular demiyorum çünkü onlar bediüzzaman said nursi talebeleridir veya sevgilileridir veya ona değer verenlerdir. artık ne derseniz deyin sonuç itibari ile günümüz paralel terör örgütünün yani devlet içinde devlet yapılanması ile uzaktan yakından alakaları olmayan insanlarıdır.
bu paralellolar yani gülen'in peşinden giden güruh çoğumuzun yakından bildiği şuanda ziyadesiyle gündemde olan yahudi güruhu ile aynı mantıkla ilerlemektedirler. bu ne demektir? bu sözden ne anlamalıyız?
şu ki dostlar, bu insanlar hatta hainler, evet hainler şaşırmayın sakın kafi gelecektir bu tabir kendi refah içinde yaşadıkları ülkelerini sırtından bıçaklamış ve bunu gözlerini kırpmadan yapmışlardır. hemde en üst makamdaki yöneticiden tutunda en alt makamda ki, ailesi fert fert eşşek gibi kullanılan son üyesine kadar hepsi dahildir.
yıllardır sinsi bir şekilde devam eden bu hareket bu yapılanma ne zaman gün yüzüne çıkmıştır işte o zaman aralarında bir itilaf olmuş ve bunun yanlış olduğunu düşünenler hemen kendilerini beri tutmuşlardır. amenna onlara lafımız olamaz.
konu açıldı bu yapılanma aynı yahudi taktiğiyle ilerliyor demiştim. siz hiç duydunuz mu bir yahudi firmasının battığını. tek tük, belki çok küçük firmalar. belki. varsa şayet onlarda gün yüzüne çıkmayacak kadar küçük firmalardır. yahudi yahudiyi korur. kendinden fedakarlık eder gene korur. aslında çok güzel bir bağlılık. keşke müslümanlar da bunu başarabilseler. aynı yahudiler gibi bu örgütün firmaları da birdirler. aynı zamanda ticarete de akılları çok yatkındır. diyelim ki bir ilde beş adet okulları üç adette yurtları olduğunu varsayalım. bu okul ve yurtlarda çalışan aşçı grubu yirmi beş kişi diyelim. hemen bir hesap biz bu aşçılara, hazırlanan yemeğe veya hazır gelen yemeğe ne kadar para veriyoruz bizim masrafımız nedir. on bin lira. hemen bir hesap yapılıyor ve bir yemek firması kurmanın daha mantıklı olduğu saptanıyor. hemen bir yemek firması kuruyorlar ve oraya ağa düşürülen yeni bir ailenin ferdini yönetici olarak atıyorlar. ve orası önce kendi ilindeki çeşitli paralel kurumlara icabı halinde şehir dışındaki paralel kurumlara hizmet vermeye başlıyor ve birde bakmışsınız ki türkiye'nin sayılı yemek firmalarından olu vermişler. sistem bu şekilde ilerliyor.
kendi insanlarını kendileri yetiştiriyorlar. yani seni öyle bir tuzağın içine çekiyorlar ki hayat boyunca farkında olamıyorsun artı onlara minnet borcun kalıyor.
misal sen küçük bir işletmesin. seni önce tespit ediyorlar. bu adam müslüman mı müslüman. yumuşak karın tespit edilir edilmez hemen girişimler başlıyor. işletmenin durumuna göre bir veya birden fazla senin konumuna göre zenginsen zengin-bakımlı görünümlü adamları orta halliysen ona göre önceden belirlenen adamları sana yönlendiriliyor. böylelikle "a firması" için süreç başlamış oluyor. ailen ile alakalı tüm bilgileri sahipler. kaç çocuğun var, bu çocuklar nerelerde okumakta durumları nedir hepsi klasör halinde hazır bile. paragraf başında bahsettiğim esnaf hasan abimizin önce ufkunu açıyorlar. işte böyle böyle yaparsan şöyle şöyle yaparsan senin için daha iyi olur gelişirsin, büyürsün vs. vs. anlatıyorlar. tabi hasan abimizin gözü fal taşı oluyor çok hoşuna gidiyor. aynen de söyledikleri gibi yapıyorlar. icabında sana maddi destekte bulunuyorlar, müşteri buluyorlar ticaretin o sıkıntılı anlarında bir an olsun seni yalnız bırakmıyorlar. bu arada tabi çocuklara sarılıyor. onlar aileden koparılıyor. siz bize bırakın biz inşallah çok güzel okullarımızda icabında burslu okutacağız gibi söylemlerle alınıyor. ebeveynlerin tabi içi rahat adam neden kuşkulansınki. bir sebep yok ortada. bu şekilde aile yapılanma tarafından kendi taraflarına dahil ediliyor. artık hasan abimiz onların emrindedir. yani istenilen kıvama gelmiştir. onlara minnet borcu vardır bir kere. müslüman olarak böyle düşünür ki olması gerekende budur ama işte kandırılmıştır. tabiri caiz ise "hasan abimizi" alıp "hasan beyefendi" yapmışlardır. yarın öbür gün işleri düştüğünde "hasan bey bank asya batıyor size 1500 tane zaman gazetesi aboneliği yazdık, 500 tanede burs yazdık haberiniz olsun" ! ! ! ! ! düşünün bu şekilde kaç bin aile var. ve bunların hepsi varlıklı insanlar. kendi mevkiinde sözü geçen insanlar(yukarıda verdiğim yemek firması örneğini hatırlayınız). yarın öbür gün yukarıdan gelen emri harfiyyen yerine getirecek insanlar.
hemen bir örnek vereyim. malumunuz bank asya battı. batmak üzereyken satın alındı ben ona battı gözü ile bakıyorum. çünkü finansal açıdan örgüt için ciddi bir para kaynağının kaybedildi. özellikle büyük firmalar hesaplarında tuttukları ciddi miktardaki nakitleri çekince zaten beli büküldü. bu nokta çok önemli. he bu onlara ne kadar koyar orasını elbette bilemeyiz ama öyle yada böyle koyduğu aşikar.
işte tam bu sırada yani bank asya can çekişirken yukarıdan tebaasına hemen şöyle bir "emir" geldi;
"herkes elinde ne kadar kıymetli ziynet eşyası var ise satacak ve nakit olarak bank asya'daki kendi hesaplarına yatıracaklar". hatta parmağındaki alyansı bile. yanlış duymadınız. evlilik nişanesini yani. evet arkadaşlar. şimdi içinizden "oha lan", "sende ne yaptın", "o kadar da olmaz" vb. ifadeler geçirebilirsiniz. maalesef bu haktır. kafamdan sallamıyorum. hepsi kaynaktır.
ülkenin başında böylesine ciddi illegal bir yapılanma var arkadaşlar. aslında "yapılanma" artık geç bir tabir. "yapılanmışlar" daha yerinde bir deyim olacaktır zannımca. yani iş işten geçmiş gibi. bakalım. uğraşıyorlar ayıklamak için ama saman altında iğne. allah kolaylık versin.
şu aralar da zaten yeni bir emir geldi medyada da çıktı. herkes bulunduğu yerde gizlensin. yani hangi makamdaysa orada kalsın ve ses etmesin. biri gülen'e hakaret mi ediyormuş, paralel mi diyormuş, örgüt mü diyormuş umurunda olmasın ve kendi göstermesin. sizin anlayacağınız eski düzen yani. saman altından su yürütme konumu.
ya emin olun nasıl bir emir komuta sistemidir anlayamıyorum, bu nasıl bir bağlılıktır hani senin arkadaşın paralel ahmet varya. hani sürekli tartıştığınız siyaset yaptığınız işte o ahmet'i artık daha dikkatli izle. sana hiç karşı gelmeyecektir, tek laf etmeyecektir. kendi içinde bulunduğu örgütü savunmayacaktır hatta ve hatta icabı hainde diyelim ki içinde bulunduğu önemli bir makamdan atılma durumu hasıl oldu inkar bile edecektir. duruma göre hoca'yı sövecektir. tabi tabi. şaka gibi değil mi. vallahi hiç de şaka değil. bunları hiç uzak şeyler gibi düşünmeyin. bunların şuan vuku buluyor. pek ala bu tespiti sizde yapabilirsiniz. biraz daha fazladan dikkat yeterli olacaktır.
devletin ivedilikle yapması gereken an itibariye dışarıya çıkmış, kendini göstermiş köstebeklerin yuvalarına kaçmadan tespit edilip gerekenin yapılmasıdır. şu haliyle sadece tespiti bile kafidir. tespit edildikten sonra varsınlar yuvalarına, tünellerine dönsünler. tespit çok önemli. çok dikkat edilmeli. özellikle devletin önemli makamlarında bulunan köstebeklerin hemen tespiti şarttır. birinci vazifedir. bu ülkenin bekası için çalışanlara allah kolaylıklar ihsan etsin.
en çok koyan da ney biliyor musunuz dostlar. bu aileler hallerinden gayet memnunlar. sorun yok. "ne var ki bunda yaa biz gayet iyiyiz" derler. vallahi yazık.
formül belli;
yeni bir aile + aileye makam vermek-ihya etmek = zamanı gelince sömürme onların tabiri ile hizmet almak.