savaşta karşı tarafın illaki "allahsız" olabileceğini öngören dindar yazarın aklınca ateistleri gafil avladığı "sorunsal".
e be "cin" dindar, türkiye ve onun öncülü osmanlı devleti, hiç bir savaşında "allahsız"lara karşı göğüs göğüse savaşmadı mesela. ha bir istisna var ama: ilk "esaslı" dindar liderlerden menderes'in döneminde, nato'ya ve dolayısıyla abd'nin gözüne de girmek için kore'ye gönderilen yüzlerce dedemiz, komünist kuzey'in askerlerine karşı savaşmıştı evet.
ingilizler, fransızlar, araplar, ermeniler, sasaniler filan hep "allahsız" milletler miydi? onlar nasıl hücuma kalkıyorlardı türk askerlere karşı? aynı allaha inandıklarına göre bu askerler, "allah" için birbirlerini niye öldürüyorlar? herhalde asıl çelişki burada başlamalı.
ateistler, "allah"a inanmadıkları gibi, allah adına yapılan savaşlara da karşı çıkarlar. dinin ve tanrının halkları tarih boyunca nasıl bölüp parçaladığını bilen bir ateist; eğer siyasi akla ve sınıf pusulasına da sahipse, esas savaşın burjuvazi ve proleterya arasında olduğunu/olacağını, bunun dışında yaşanan tüm çatışmaların egemen sınıf olan burjuvazinin devlet aygıtı ve yan kuruluşları tarafından kendi yüzünü gizlemek ve bu arada çıkarlarını da koruyup pekiştirmek için çıkarıldığını bilir.
ve bir ateistin proleterya (işçi sınıfı) adına proleterle birlikte verilecek savaşta onu motive edecek duygu, insanlığın nihai kurtuluş düşü olan komünizm için ölebileceğini bilmek hissi, hiçbir şeyle tarif edilemez. insanlık tarihinin en asil duygularını taşıyan o an odur.
(bkz: stalingrad)
stalin aşkına, biri bana tüfek versin!
iki askerden birine tüfek, diğerine sadece mermi verebilen kızılordu nun ateist askerleri alman makineli tüfekleri ile kızılordu makineli tüfekleri arasında büyük bir ihtimalle böyle bağırıyorlardı.