Gece yarısı saatleri saçıp savururken
Bereketli zamanı,
Daha da ötelere gideceğim Ulises in yoldaşlarından,
insan belleğinin ulaşamadığı
Düşler ülkesine.
Aklımın almayacağı parçalar kaldı bende
O sualtı dünyasından:
ilkel bir bitkibilimden otlar,
Her türden hayvanlar,
Ölülerle konuşmalar,
Aslında hep birer maske olan yüzler,
Çok eski dillerden sözcükler,
Ve zaman zaman bir korku, gündüzün
Bize sunduğuna hiç benzemeyen.
Ya bunların hepsi olacağım ya da hiç biri.
O öteki olacağım bilmeden olduğum,
O öteki düşe, uyanık halime
Bakmış olan kişi. Şimdi onun değerlendirdiği,
Yakınmadan ve gülümseyerek.
düşünde dünyayı ve içinde ormanları ve ormanların içinde kaplanları düşleyen ihtiyar bir adamdı, düşüyle gurur duymasa da ilgi çekici buluyordu en azından. ta ki bir başkası tarafından düşlendiğinin farkına varıncaya dek ...
doğanın veya yaşamın değil, bütünüyle insan beyninin yarattığı en harika eserlerden biridir. Tutarlı tutarsız davranışlarla, evrende rastlanmayan konularla, akılları durduran görüntü ve serüvenlerle bezenmiştir. Zihinde oluşan bir dünyadır ve dokunamaz, avucunuza alamazsınız. Bu hakiki düşün yanında uyanık gözle ve kafayla görülenler, düşlenenler de var. Katı gerçeklerin ve koşulların sıkboğaz ettiği günlerde sığındığımız, dört elle sarıldığımız renkli, bizleri rahatlatan, avutan, uyuşturan düşler yararlı ve güzeldir.
genellikle hayatında doğru dürüst giden bişey yoktur ve olmasını istediğin şeyleri olmayacak bir dünyada yaşarsın, düş dünyasında. hayaller den oluşur ve her şey senin istediğin gibidir burda kimse bilmez kimse görmez.
gerçek olmayanı görmek. kimi zaman gerçeklikten isteyip ulaşamamanın tasviri, ki bu "hülya"dır. kimi zaman da gerçekliğinden usanıp ya da kaçıp yeniden karşılaşma zorunluluğuna düşme anıdır. acı verir.
düşleri cazibeli kılansa sonsuz ve uçsuz olmasıdır. çünkü insanoğlunun diğerinde tek müdahale edemeyeceği şey, tatlı yüreğinden geçirdiği küçük düşleridir. düşün gerçekleşmesine müdahale edebilir ancak. zira bazı insanlar gerçekleştiremediklerini, bir başkasında görmeye tahammül edemeyebilir. konu iki kişiyi tüm eden sevgi ise hayal ile başlayan ve bir tarafın diğer tarafın hayallerini yıkmasıyla sonuçlandırdığı kaçınılmaz acıdır. düşler temelde sınırsızdır ancak insan o düşlerine bir başkasını eklediğinde sonunu sadece kendi yazamaz.
Düş, yaşamı daha katlanılabilir kılar. Birey, arzu ve isteklerini doyuramadığı anlarda düşe yönelir. Yani düş kurmak, arzuların bastırılması amacına yönelik bir davranıştır denebilir.
“Doyuma ulaşmayan birey düş kurar. Bastırılmış istekler düşlemlerle doyurulur. Arzular, düşlemlerin itici gücüdür ve gerçeklik dünyasından kaçış yerleridir. Düş kurma hep aynı biçimde başlar. Yakındaki nesneden kaçar, kaçtığı anda da artık uzaktadır, ötededir, bir öte mekândadır.”
[ BACHELARD, Gaston (1996), Mekanın Poetikası, istanbul: Kesit Yayıncılık 1996:199]
“Düşünmek, ‘düş’ kökenlidir. Düşünmek nasıl bir davranış olursa olsun,‘düş’ kavramının içeriğiyle örtüşmek durumundadır. Yine, ‘düş’ insanoğlunun geleceği algılama becerisi ile var olanı ya da gerçek dünyayı olduğundan farklı kurgulama yeteneğidir, fakat öncelikle geleceği algılama. Sonrası yaşamı, belki de gerçekleşmeyeceğini bile bile duygularından ilham alarak tahmin etme durumudur. Düşünce, insanoğlunun geleceği algılamasıyla birlikte bugün anladığımız anlamda belirginleşir. Geleceği kavramak, belki de zorunlu olarak geleceği tahmin etmeyi, bu tahminlerin posaları, yani gerçekleşmemiş gelecekler de, farklı şimdiler kurgulama becerisine yol açmış olabilir. Düşünmenin, dünyayı algılama yöntemlerinden ayırıcı özelliği, şimdi bağlamında olanla yetinmeyip, gelecek bağlamında, gerçek ya da gerçeküstü olanı kurgulayabilme becerisini içinde taşıyabilmesidir.” GÖKSAL, Bülent, Erişim Tarihi: 8 Kasım 2010, http://www.zorbafikir.com