düş...
düş görmek dendiğinde rüyayı çağrıştırıyor sanki.
ve düşlemek dendiğinde de hayali.
düş hangisi, rüya görmek uyurken, istemsiz, seçemediğimiz birşeyse ki bunun kabus formatı da varsa düş rüya olabilir mi.
hayal kurmak, hayal etmekse genelde boş boş baktığımız, dalıp gittiğimiz, uyumak üzere yatağımıza yattığımız anlarda, yüzümüzde anlamsız bir gülümseme ile aklımızdan geçenler, isteklerimiz, keşkelerimiz, gelecek planlarımız, bir film kahramanının yerinde olma arzumuz, uçmak istemek gibi, ışınlanmak istemek gibi, görünmez olmak istemek gibi, uçan halıya binmek istemek gibi uçuk kaçık, uçucu şeyler gelmesi akla, getirilmesi, düşünülmesi değil mi?
Her düşün bir gerçekliği, her gerçeğin düşsel bir yanı var... yoksa yaşadıklarımız düşsellik olmadan yavan olurdu ve düşlerimizde yaşadıklarımızdan, bildiklerimizden hareketle oluşurlar... öyle olduğu için düşlerle gerçekler birbirini bütünler.
bir düş gördüm geçen gece, bir kutu gibi köşeleri olan. hani hacmi olan ve uzayda yer kaplayan. rengi olan vektörel bir düş. bir not düş'tüm yırtık bir kağıdın köşesine, tanımına; "tanımlanamaz olan" diye yazdım sessizce.
hayatin; yasadiginiz gerçeklerin sonradan onaylamadıklarınızı ve iç karışıklıgınıza mahal verenlerini kendisine saklayıp, sizi kendi silahınızla vurmaya çalıştıgı hesaplaşmada; bütün bu hengameden ruhunuzun bitkin düşüp, bedeni inkar ettigi açmazda yeni ait olunan gerçekler yazma tutkusu oluşturmasıdır düş.
Bir zaman seç kendine. Bir zaman seç ve defol git oraya. Öyle bir zaman olsun ki benden, miladından, ismimden bile uzak olsun.
Güzel bir evin olsun, güzel bir de sevgilin tabi. Kendine has sevginle sev onu da. Ama onu yorma. incitmeyin birbirinizi.
Güzel bir evin olsun ve bir de bahçen. Bahçende asla güllerin olmasın. Hiç bilme öyle bir çiçeğin varlığını. Başka çiçeklere bak, başka kadınlara baktığın gibi, gülümse.
Kendinden biraz böl ve onu da yine benden uzak bir zamana gönder. Sen anca böyle yarımken bir tam’a bedel olursun. Boşu boşuna çok gelme hayata.
Güzel sözlerin olsun yine. Ama bu defa boşluğa emanet etme onları. Göreceksin ki zaman silecek hatıralarını. Güzel sevgilinin kulağına fısılda güzel sözlerini, o da gülümsesin.
Daha çok say soluklarını, daha çok sevebilirsin belki dünyayı. Hiçbir şeyden kaçma, gardını da almana gerek yok, zamana bırak bu defa ellerini, hislerini, korkularını…
Başka başka olsun aldığın bütün zevkler. Daha sade ol mesela veya boş ver sen, canın nasıl istiyorsa öyle ol. Hatta ben bütün bunları unutayım; bilinmeyen zamanlarda var olduğunu, başkalarını sevebildiğini, güzel bir evin olduğunu, beni bilmediğini, beni
sana hatırlatacak her şeyi senden çaldığımı..
Hadi git yat, uyu sen şimdi. Düşünme bunları, hiç yazılmamış gibi.