baş ağrısından başka hiçbir şey değil. ona harcadığın parayla yurtdışına seyahat et, gez dolaş. bir de düğünü sokakta yapanlar yok mu, insanı çileden çıkarır o ses.
seni oynamaya kaldırmak için şekilden şekle giren hala dayı çocukları, buram buram ter kokan sarhoş amcalar. masaların üzerinde pardesü ile uyuyan bebeğine bakmak yerine;
eşliğinde kopan gelin ablalar. depresyon tanrıçası demet akalın'ın evli mutlu çocuklu adlı başyapıtı ile salak salak hareketler yapan ergen kızlar, kavga çıkarma meraklısı ağır abiler, kızları kesen liseliler, oğluna kız bakmaya gelenler... yoruldum be. çok sebep var. orkestranın kulak tırmalayıcı müziğine hiç girmiyorum.
oynaman için sürekli ısrar edilmesidir. bir de tehdit ederler aşk olsun benim düğünümde oynamadın bende seninkinde oynamayacağım diye. ben evlenmeyeceğim zaten diyesi gelir insanın.
çocukluktan bu yana sadece oyuncuların zaman zaman değiştiği aynı tiyatro oyununun insanlık için çok revaçta olmasındna mütevellit hemen hemen hepsinin benzeşmesinden ötürü; çocukken aşık olunan sarı gazozlarla gidilen harikalar dünyalarının alislerinin; samimiyetsiz tebessümlerle serengeti düzlüğünde çiftini arayan bir antiloplardan daha ruhsuz birer insan alıcı göze dönüşmelerinden olabilir mi? evet evet olabilir.
oynamamakta ısrar etmeniz ve sandalyenize can simidiymiş gibi sıkı sıkı tutunmanızın sonucunda sandalyenizin altından kaldırılarak pistin ortasına bırakılmanızdır. evet bu düğünleri sevmemek ve bir daha gitmeye tenezzül etmemek için gayet güzel bir sebeptir.
küçükken;
-pet şişeye işemek zorunda kalmak.
-sandalye veya masa üstünde uyumak.
-büyüklerin aşırı ilgi göstermesi.
-kimsenin kola almak için para vermemesi.
ergenken;
-suratın sivilce dolu olması.
-saçların şekil almaması.
-kızların pas vermemesi.
-ortalık yerde büyüklerin cebinize para sıkıştırması.
yaş ilerleyince;
-yapmacık davranışlar..
-evde kalmış kızların sizi hedef alması.